20 Temmuz 2011 Çarşamba

'Koltuk Değnekleri Benim TC Kimliğim'

Koruculuğu kabul etmedikleri için devlet teröründen yakasını kurtaramayan Esma Polat'ın bebeği karnındayken öldürüldü, kendisi ve bir oğlu felç bırakıldı, eşi ise dağa çıkmak zorunda kaldı. 

 Türkiye'de 30 yıldır süren çatışmalı sürecin en ağır faturasını kuşkusuz kadınlar ödedi. Kimisi savaşın en acımasız yüzünü bedeninde yaşarken, kimisi ise ya canından bir parça olan çocuğunu ya da en yakınını kurban verdi. 1990'lı yıllarda şiddetin en acımasız yüzü ile karşılaşan onbinlerce anneden sadece biri olan Esma Polat, yaşadığı trajedilere rağmen, başında beyaz tülbentiyle alanlarda barışı haykırarak en büyük erdemi göstermeye devam ediyor.

Asker ve korucular karnındaki bebeği öldürdü

Polat ailesinin hikayesi Amed'in Kulp İlçesi Zeruk (Özbek) Köyü'nde başlar. Dayatılan koruculuğu kabul etmeyen Polat ailesinin yaşadığı trajedi de Türk devletinin baskılarıyla başlar. Eşi Ramazan Polat, Dicle Üniversitesi'nin inşaatında çalışırken, köyde yalnız kalan ve 9 aylık hamile olan Esma Polat, eve gelen korucu ve askerler tarafından darp edilir. Eve silah bırakmak isteyen korucu ve askerlere direnen Polat, aldığı darbeler nedeniyle karnındaki bebeğini kaybeder. 9 gün karnında ölü bebeği taşıyan ve aşırı kanamasına rağmen Polat'ın yardımına, bölgeye hakim olan korku nedeniyle kimse gitmez. 9 gün sonra eşi tarafından hastaneye kaldırılıp tedavi edilir.

Oğlu işkenceyle felç edildi

Koruculuk dayatmalarını kabul etmeyen Polat ailesi, köyden göçüp Amed'in Bağlar İlçesi'ne yerleşir; ancak burada da rahat bırakılmaz. 1996 yılında 13 yaşındaki oğlu Bayram, kuzeninin düğününde Kürtçe şarkı söyleyip zafer işareti yaptığı için eve yapılan baskınla gözaltına alınır. Baba Ramazan Polat'ın kafasına silah dipçiğiyle vurulur, anne Esma Polat ise yerde sürüklenip, darp edilir ve elinde sigara söndürülür. Olaydan 29 gün sonra Bayram ile birlikte gözaltına alınan kuzeni, bir arazide çobanlar tarafından bulunur. Ağır işkencelere maruz kalan Bayram'ın sol tarafı işlevsel özelliklerini yitirir. Baskılar devam edince, anne Esma Polat, 8 çocuğuyla Antep'e göç etmek zorunda kalır. Açılan davalardan 20 yıl hapis cezasına çarptırılan baba Ramazan Polat ise PKK'ye katılır. Antep'e yerleştikten kısa bir süre sonra Bayram Polat tekrar gözaltına alınır. 22 gün gözaltında ağır işkencelere maruz kalan Polat, bu kez de yol kenarına bırakılır. Kaldırıldığı hastanede annesine, "Anne, ormanda bana 10 saat işkence yaptılar" diyen Polat, ardından bayılır. Kendine geldiğinde ise konuşma yeteneğini kaybeder. Ve oğul Polat o günden sonra bir daha asla konuşamaz. Yaşadıklarından sonra Kürt mücadelesinde aktif olarak yer almaya başlayan anne Polat, yaşadığı tüm işkence ve baskılara rağmen asla "pişman" olmadığını belirtirken, en büyük acıyı çocuğunun başına gelenleri anlatırken yaşıyor.

'Gözaltında zorla sidik içirdiler'

Antep'te 6 yıl ikamet eden Polat, 5 yılını Barış Anneleri İnisiyatifi'nde mücadele ederek geçirdi. Polat ailesi, 2002 yılında tekrar Amed'e yerleşince, anne Polat, 3 yıl HADEP Kadın Kolları'nda çalıştıktan sonra 6 yıl da aktif bir üye olarak mücadelesine devam etti. Ardından Diyarbakır Barış Anneleri İnisiyatifi'nin çalışmalarına katılan Polat, 4 yıl da burada çalışmalarda yer aldı. Polat, barış annelerinde yer aldığı dönemde 3 kez yerlerde sürüklenip darp edilerek gözaltına alınır, işkenceye maruz kalır ve 2 dişi kırılır. Polat, orada gördüğü insanlık dışı muameleyi ise, "Gözaltında su istedim. Gidip plastik bardağın içine işedikten sonra 2 polis kafamdan tuttu, diğeri zorla sidiği içirdi" şeklinde özetledi. Polat, ayrıca 4 Eylül 2005 yılında gerçekleşen 'Gemlik yürüyüşü' sırasında ülkücülerin saldırısına uğrayanlar arasındaydı. Bulunduğu otobüste sırtına isabet eden taşla 2 kaburgası kırılarak, iç kanama geçiren Polat, saldırıdan sonra bir yıl boyunca tedavi görerek evden dışarı çıkamadı.

'Gaz bombası dirseğini parçaladı'

Ancak Polat'ın hayatını alt üst eden olay ise 15 Şubat 2009'da oldu. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilişinin yıldönümünü protesto etmek amacıyla yürümek isteyen kitleye yapılan müdahalede, atılan gaz bombalarından bir tanesi Polat'ın sol dirseğini parçaladı. Yere düştükten sonra polislerin kendisini darp etmeye devam ettiğini söyleyen Polat, daha sonra bayıldığını, gözlerini açtığında ise aradan geçen saate rağmen hala kanlar içinde kendini yerde bulduğunu söyledi. Kendisini hastaneye kaldırmak isteyenlere polisin izin vermediğini aktaran Polat, doktorların bacağını kesmek istediğini, ancak buna izin vermediğini kaydetti.

Koltuk değnekleri ile yürüyebiliyor

Şu an sol tarafı tutmayan Polat, koltuk değnekleri ile yürümesine rağmen nerede etkinlik varsa katılıyor. Polat, en son 10 Temmuz günü gerçekleşen Barış Anneleri 1. Konferansı'na katılarak yaşadıklarına rağmen barış talebinde ısrar etti. "Eğer biraz merhametleri olsaydı, benim gibi yaşlı bir anneyi bu hale sokmazlardı. Ne hakları vardı buna? Çocuklarımın hem annesi hem de babasıydım" diyen Polat, "Sol tarafım felç oldu. Sinir damarlarım zarar gördüğü için ellerim sürekli titriyor. Kullanamıyorum. Bir bardak su dahi içemiyorum. Bu yaşadıklarımız zulüm değil de nedir? Tüm bunlara rağmen barış diyoruz. Ama sokak ortasında ellimizi kırıyorlar" dedi. Koltuk değneklerini kaldıran ve "Bunlar benim T.C. kimliğim" diyen Polat, şunları aktardı: "2 yıl 5 aydır bu koltuk değneklerini kullanıyorum. Bunun sebebi kim? Erdoğan'dır. Eğer Erdoğan'ın namus ve şerefi varsa, bu koltuk değneklerime baksın ve utansın. Hak, hukuk bu mu? O kesinlikle bizim Başbakanımız değil. Ne zamana kadar bu zulmü yaşayacağız?" 

Tüm yaşadıklarına rağmen verdiği mücadeleden asla pişman olmadığının altını çizen Polat, sağlığı iyi olsa, yine aynı mücadeleyi yürüteceğini vurguladı.

PINAR URAL - DİHA/AMED

Hiç yorum yok: