20 Temmuz 2011 Çarşamba

AKP’nin Ana Siyasi Misyonu...


Silvan’daki çatışmada yaşamlarını yitiren gencecik insanlardan sonra, gazeteler her zamanki tutum içersinde ”askere hain pusu” nakaratı ile ortalığı birbirine kattılar. Tv kanalları, haber tartışma programları da bunlara eşlik ediyor. Sanki durup dururken gerillalar masum gençlere tuzaklar kurup onları yok etmiş gibi gösteriliyor. Bütün bu olanlarda AKP’nin payı yokmuş gibi davranılıyor; seçim öncesi ve sonrasında sürdürdüğü ezme ve tasfiye etme politikalarının sonucu değilmiş gibi…

AKP’nin kan ve şiddet politikalarını körükleyerek, barış ve demokratikleşme çağrılarına sırtını dönmesi, tek taraflı ateşkese karşın savaşta ısrar etmesi görmezden geliniyor. Savaşta ısrar ettiği sürece daha nice ölümlerin olacağı gerçeğinin üzerinden atlanılıyor. Bugün AKP misyon değiştirdi, kendinden önceki partiler gibi politikalarını "şehit kanı” ve "teklik” üzerinden kurguluyor ve bunlar üzerinden nemalanmaya çabalıyor. Çabaladıkça işler kötüye gidiyor, işleri çözüm yoluna sokma olanakları varken, çözümsüzlüğü dayatıyor. Bu da herkesin canını yakıyor.

Uzun yıllar sürdürülen bu politikalar halkımıza pahalıya mal oldu, 40 bin insanımızın ölümüne, faili belli ama meçhullere, kalanların acılar içinde yaşamasına, köylerin boşaltılmasına, kendi ülkesinde sürgünlüğe mahkum etti. Bütün bu acıları çeken bir halk hala barış diyorsa dönüp kulak verilmesi gerekirken, AKP operasyonlara, tutuklamalara, savaşa devam diyor. Muhalefet ise aynı nakarata eşlik ediyor. Kürt siyasi hareketinin taleplerini reddediyor. "Şehitlerimizin arkasındayız” diyor. "Askerde moral bırakmadınız, herkes tutuklu, hapis” diyerek Ergenekon sanıklarını arkalıyor. Ergenekon’cuların çoğunun bölgede ne acılar yaşattıklarını bilmezmiş gibi …

Yemin krizini çözecekmiş Cemil Çiçek... Onun Meclis Başkanlığı’na seçilmesi bile başlı başına AKP politikalarının göstergesidir. Silvan olayından sonra yaptığı açıklamalarla BDP’yi hedef göstermesi ve BDP binalarına yapılan saldırılar, Çiçek’in niteliğinin belirlenmesi açısından elbette önemlidir ama, asıl önemli olan AKP’nin gerilim ve linç siyasetinin göstergesidir.

Nasıl bir anlayıştır? Diğer partiler gibi, mevcut yasalarla parti kur, seçimlere gir onca insanın oyunu al, milletvekili seçil ama meclisten dışlan. Peki Kürtler ne yapacak? Özerklik ilan etmekten başka.
Demokrasi ve özgürlük taleplerine sırtını dön, yüzde 50 oy aldım diye efelen, Dicle’ye verilen oyları çal, kendi partinden milletvekili çıkar, yemin krizinin koşullarını daimi kıl, "ister gelirler ister gelmezler” "tükürdüklerini yalarlar” sözleriyle meydan okuyarak ortalığı ger, sonra da demokrasiden söz et. İnandırıcı olur mu? Hayır AKP ve Erdoğan bu tutumuyla kan ve şiddetin, acı ve gözyaşının önünü açmıştır. Hiç boşuna "hain pusu” şu bu demeyiniz, ülkenin önüne asıl pusuları hükümetiniz kurmaktadır. Basiretsizliğiyle değil, özgür iradesiyle kendi seçimiyle.

Onca insanın yaşamını yitirmesinin nedeni AKP’nin savaş politikasıdır. Seçim sonrası peşi peşine devreye sokulan provokasyonların vardığı yer burasıdır. Bilinmelidir ki! Ölenler AKP politikalarının kurbanı olmuştur. Yine bilinmelidir ki, bu acı herkesindir; sadece ölenlerin yakınlarının değil. Özellikle barış ve kardeşlik isteyenlerin üzerinde durması gereken asıl mesele de budur. Yine bilinmelidir ki AKP’nin ana siyasi misyonu; savaştır.

Hiç yorum yok: