1 Haziran 2011 Çarşamba

“Karıştır Barıştır” Siyaseti

 
12 Eylül Cuntası’nın bir “karıştır barıştır” projesi vardı. Fakat tutmamıştı. Proje, Askeri cezaevlerinde tutuklu bulunan sağcıların ve solcuların aynı koğuşlarda veya hücrelerde yan yana yatırılmalarıydı. Ben o sıralarda Antep askeri cezaevindeydim. 300 civarında solcu ve PKK’li tutuklunun içerisine mevcudu otuz civarında olan bir sağcı grup getirip saldılar. Grup dedikse, solculara ve demokrat insanlara yönelik cinayet işlemiş Ülkücü gençlerden söz ediyoruz. Asker korkusundan birkaç gün kimse onlara karışmadı. Toplu geziyorlar, toplu abdest alıyorlar, toplu namaz kılıp, toplu tespih sallıyorlardı. Bir gece cezaevi de dahil, içinde bulunduğumuz askeri tugayın elektiriği tümden gitti. Gözün gözü görmediği zifiri karanlık bir geceydi. Kalasların, sopaların, çığlıkların gecesiydi. Beş-on dakika sonra ışıklar yandığında durum anlaşıldı: Solcular ve PKK’liler, otuz kişilik sağcı grubu döverek parmaklıkların ötesine atmıştı. Elbiselerine sığmayan eli sopalı iri komandolar da sağcıların intikamını almak için solcu ve PKK’li tutsakların kemiklerini kırmıştı.
Her biri beş-on cinayet işlemiş bu Ülkücüler tez elden tahliye edildiler. Tahliye ile birlikte gittikleri yerlerde, “reis”, “işadamı” ve milletvekili oldular.
Solculara ve PKK’li tutuklulara ise tahliye olsalar dahi ömür boyu takip, gözaltı ve yoksulluk kaldı.
Türk devleti, Türklerin devletidir. Kürt kökenli biri bu devlette ancak Türklüğe hizmet ettiği oranda yükselebilir. Türk devleti aynı zamanda sağcı ve muhafazakar Türklerin devletidir; solcu biri, muhafazakar Türklüğe hizmet ettiği oranda devlet içinde yükselebilir. Tezgah böyle kurulmuş ve böyle yürür.
Türk halkı devrim özürlü bir halk olduğu için, Türk bireyi bu işin gerçek manasına erişemeden ömrünü tamamlar.
Yirmi milyon Kürdün üzerinde tepinen Türklerin devleti Kürtler için neden gereklidir anlamış değilim. Köy boşaltan, enseye sıkan, dil yasaklayan, işsiz bırakan, öldüren, işkence eden, sürgüne çıkaran bir devlet sahi Kürtler için niye gerekiyor? Bu konuda mantıklı bir açıklaması olan var mı?
Kürtler normal bir hayat ve normal bir devlet tanımadıkları için başka bir hayat ve başka bir devlet onlara hayal gibi geliyor. Tepelerinde Türklerin devleti olmadan yaşayamayacaklarını sanıyorlar.
Ama düzen kurnaz… Tezgah iyi işletiliyor. Her seçim dönemi elli-yüz memurluk dağıtarak Kürt ve Kürdistan düşüncesini ötelere itiyor.
Düşünün bir; yirmi milyon oldukları halde ana dilinde tek anaokulu olmayan Kürtlerin bağımsızlık isteyen örgütleri ve partileri yok. Niye yokun açıklaması da yok. Fakat bunun yerine bolca 12 Eylül usulü “karıştır barıştır”projeleri var.
Ama bu “karıştır barıştır” hikayesinde sürekli madde ve kimya uyumsuzluğu yaşanıyor. Kürtlerle Türkler tasın içindeki su ve yağ gibi ayrı duruyorlar. Karışıp, barışanlar ise bulanık bir su gibi duruyor gerçek hayat karşısında. Bir Türkün dünyaya bedel olduğunu söyleyen MHP’deki Kürdün yaşam içindeki anlamı nedir? Boştur…
Ömür boyu milletvekillik için uğraşan Kürt siyasetçilerine göre, yumuşak olan kendileri Türk devleti için son şansmış. Arkadan gelen yeni nesil, yani gençlik, büyük bir duygusal kopuş yaşıyormuş. Vallahi milletvekili ve belediye başkanı seçilemeseler herhalde bizim isim yapmış siyasetçilerimiz de büyük bir ruhsal kopuş yaşayacaklar.
Dedik ya, olanaklardan ve iktidarlardan mahrum edilmiş yirmi milyon Kürdün perişan hali üzerinde tepinen Türklerin devleti, her seçim dönemi 50-100 Kürde devlet memurluğu vererek duygusal kopuşu erteliyor. Bizim siyasetçilerin çoğu da bunu Kürt sorunun çözümü doğrultusunda bir adım sayıyor.
Neye ve kime göre adım? Uyduruk bu adımları, 1970 ve 2011 yıllarına ait iki aracın aynı oto yolda yarışmasına benzetiyorum. Biri, yani Türklerin devleti saatte 150 kilometre yol yaparken, Kürtlerin hak ve özgürlüklerinden ibaret 1970 model araç ise saatte 70 kilometre yol gidebiliyor. Böylece de Türklerin devletini temsil eden 150 kilometrelik araçla hedefe doğru yarıştığını sanıyor.
Kürtler, gövdeleri üzerinde tepinen Türk devletinin Kürdistan’daki varlığını iyice sorgulamak zorundadırlar. Kürtler, mal varlığını Türk devletinden, desteğini meteliğe kurşun sıkan yoksul Kürt halkından alan "karıştır barıştır" siyasetçilerinin duruşunu da sorgulamalıdırlar.
 
bildiricihasan@hotmail.com

Hiç yorum yok: