Tarih 10 Haziran, Cuma günü… Saat akşamüzeri; 17.00 gibi. S. Demirtaş, Bingöl’de toplanmış binlerce insana sesleniyor. Seçim sürecini, iktidarın yaptıklarını, yapacağım dediği halde yapmadıklarını bir bir anlatıyor…
Güçlü bir konuşmanın altına imzasını atıyor Demirtaş… Seksen yıllık Cumhuriyet tarihini sorguluyor; ayrıştırmadan-ötekileştirmeden, çarpıtmadan-dağıtmadan yapıyor hepsini.
Daha önce bizzat Erdoğan tarafından yapılan; “doğalgaz” ile açıklamalara da mizahi bir gönderme de bulunuyor; “buralara biber gazından başka bir gaz gelmedi” diyor…
Hatta gelen bu gazın bir yıllık olduğu halde; 4 ayda bitirilmiş olmasını da hatırlatıyor… AKP’nin/Polis gücü ile nasıl bir el ense ilişkisi olduğunu açık bir şekilde bu belgeler ve bilgilerle somut bir şekilde ortaya koyuyor…
Dinlettiği ses kayıtları öyle; devletin emniyetinin ya da istihbarat servislerinin gizli kayıt araçlarıyla yapılmış da değil hani. Erdoğan’a ait ses kayıtları onlarca kamera karşısında, binlerce insanın karşısında ve hatta meclis çatısı altında söylenmiş sözlerden ibaretti…
Daha sonra din ile ilgili konulara değiniyor. Öcalan’ın kitaplarında İslamiyet’i nasıl ele aldığını ve nasıl yorumladığını, satır satır okuyor… Bu arada Erdoğan’a önemli bir çağrıda bulunuyor; “eğer Öcalan’ın kitaplarını okuyorsan, onlardan bir şeyler öğrenmeye çalış” diyor…
Bunlarda da herhangi bir itham ya da komplo teoremleri yoktu! Herhalde siyasetin dili ve paklığı böyle bir şey oluyordu.
Öte yandan Erdoğan ise son günlerde; yenilginin soğukluğunu daha yalın hissettiğinden olacak, yürüttüğü siyasette iyice ipin ucunu kaçırmış görünüyor.
Bunun ötesinde sokakta kılınan, namazın kabul olmadığını söyledi. Böyle söyledi de, cevabını da aldı bir yurtseverden; “sen Allah mısın, hangi namazın kabul olacağını, hangisinin olmayacağını söylemeye çalışıyorsun” dedi.
Konuyu bir ara Kürtlerin, binlerce yıl öncesine ait inanışlarına getirdi; Zerdüştlüğe dil uzattı. Fakat bunun da cevabını gecikmeden aldı; “Kürtler, Türklerden iki yüzyıl önce İslamiyet’e geçen bir halktır” doğal olarak, İslamiyet’i Kürtlere öğretmeye çalışmak ya da bu zemin üzerinde Kürtlere hakaretler içeren değerlendirmeler yapmak, ciddi tepkileri ortaya çıkardı.
Bu konu da herhangi bir ciddiyet yok, herhangi bir iddia yok… Bırakalım böyle bir şeyi, buna cüret edebilmek bile çok büyük bir cesaret ister… Hele hele gelinen noktadan sonra, böylesi bir gelişmeyi bırakalım Türkiye’yi, bölge bile kaldıramaz. Bunu Erdoğan’da çok iyi biliyor, hatta kendisinde böylesi bir öd olmadığını da biliyor.
Toprak Cemgil
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com - www.lekolin.org - www.lekolin.net – www.lekolin.info
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder