6 Mayıs 2011 Cuma

Wan’ı Halk Yönetiyor!

Yeni_Özgür_Politika ‘’Kentin ihtiyaçlarını kentte yaşayan insanlarla birlikte tespit ettik. Örneğin bir yere yol yapılacaksa, oranın sakinleri ile görüştük önce. Altı ayda bir neler yaptığımızı ve gelir-gider durumumuzu Wan halkıyla paylaşıyoruz. Şeffaf bir belediyecilik yapıyoruz. Önümüzdeki yıllarda belediye bütçesini, Wan halkı ile birlikte hazırlama düşüncemiz var.“
Önceki ay, bir dizi temasta bulunmak amacıyla Almanya’ya gelen BDP’li Wan (Van) Belediye Başkanı Bekir Kaya ile çalışmalarını, projelerini, Avrupa’da yaşayan Kürtlerden beklentilerini ve yaklaşan seçimleri konuştuk. Kaya, AKP’den borçlu devraldıkları belediyeyi ne düzeye getirdiklerini, yaptıkları çalışmaları anlattı. Şeffaf belediyeciliği esas aldıklarını belirten Kaya, altı ayda bir yaptıklarını ve gelir-giderlerini halkla paylaştıklarını dile getirdi. Avrupa’da yaşayan Kürt işverenlere de çağrıda bulunan Kaya, Wan’da yatırım yapmaları halinde tüm kolaylığı göstereceklerine yönelik de taahhüt veriyor.

Sayın Kaya, Belediye Başkanı olduğunuz Wan’ın (Van) şu anki nüfusu ne kadar?
Wan’da yaşayan nüfus oranı son istatistiklere göre, ilçe ve köylerini de sayarsak, toplam 1 milyon 35 bin. Kent merkezinde yaşayanların resmi sayısı 367 bin. Ancak kent merkezinin şöyle bir özelliği var, Wan merkezinde yaşayan 50 ile 100 bin arası bir kitle kayıt dışı. Wan merkezde yaşadığı halde kayıtları çevre ilçe ve köylerde bulunuyor. Bunun da çeşitli nedenleri var. Yardım teşvikleri, çocuk yardımı ya da köylerdeki herhangi bir muhtarlık seçimi vb. olabiliyor. Wan kent merkezinde yaklaşık 450 bine yakın insan yaşıyor.

Wan, Serhad’ın gözdesi olarak aynı zamanda göç alan bir kent. Göç edenlerin durumu nedir?
Wan kentine iki yönlü bir göç olmuş. Birincisi Wan kendi bölgesinde bir cazibe merkezi. İşte Ağrı, Muş, Hakkari ve Bitlis’ten ekonomik nedenler ve iş kurmak için gelen insan sirkülasyonu var ve bu halen devam ediyor. Bu çok abartılı değil, dengeli bir durum ve Wan’ı çok zora sokmuyor. Ama diğer asıl bir problem 90’lı yıllardan itibaren yaşanan kirli savaştan kaynaklı olarak Kürdistan’da birçok köy yakıldı. Bu da Wan’da ciddi bir nüfus yoğunlaşmasını beraberinde getirdi. Özellikle Şırnak, Hakkari, Wan’ın güney ilçelerinden (Kuzey bölgesinde fazla bir göç yaşanmadı) yaklaşık 100 bine yakın bir insan şu anda Wan kentinde ikamet ediyor. Bu bir sorunlar yumağına dönüştü. Çünkü kent çok istenilen düzeyde olmasa da, en azından belli bir nüfus projesine göre dizayn edilmiş. Birdenbire böyle nüfus patlaması yaşayınca da kentin ne altyapısı ne üst yapı bu insanlara yetmeyecek noktaya geldi ve bu halende devam ediyor maaalesef.

Belediyenizin bu göçzedelere yönelik ne gibi çalışmaları ve destekleri var?
Tabii ki zorunlu nedenlerle Wan’a gelen insanların yaşadıkları bölgeler belli. Kenti çevreleyen varoşlarda yaşıyorlar. Geldikleri tarihten bu yana belediyeler ya da belediye yönetimleri çok büyük bir hizmet arayışı içinde olmamışlar. Hizmet götürme, onların sorunlarını çözme, gerek altyapı ve üstyapı, gerekse sosyal projeler anlamında çok iyi bir yaklaşımları olmamış. Biz belediyeye geldiğimiz yaklaşık iki yıllık süre içerisinde kenti belli kategorilere ayırdık. Bir, hiç hizmet almamış bölgeler; iki, hizmet alması gerekirken yarısını almış, az hizmet almış bölgeler ve Wan kent merkezinde belki tamamen yüzde yüz sorunları bitmemiş ama yüzde doksanında hiç problem olmayan bir kesim. Hem bunlara eşit mesafede yaklaşmak hem de hiç hizmet almamış kesime de pozitif ayrımcılık tanımak. Bir eşitliği sağlamak istedik. Dolayısıyla bu varoş kesimlerinde zorunlu olarak Wan’a göç eden halkın sorunlarının çözümü için de belediye olarak hizmet veriyoruz.

Sizden önce Van Belediyesi AKP’nin elindeydi. Siz belediyeyi devraldığınızda durumu nasıldı?
Doğrusu biz onu tamamen gündemimizden çıkardık. Zaten seçim öncesinde Wan halkına şöyle bir sözümüz olmuştu; öncesinde çeşitli spekülasyonların, ithamların olduğu bir belediye yönetimi mevcuttu. Biz „Wan halkı olarak bize belli bir süre verin, araştırmalar yapacağız. Wan belediyesini nasıl aldığımızı sizlere deklare edeceğiz, varsa bir usülsüzlük; bunu da ayrı bir denetim mekanizmasına tabi tutacağız“ dedik.

Sözünüzü yerine getirebildiniz mi?
Evet, sözümüzü yerine getirdik. Belli bir sürede Wan Belediyesi’nin profilini ortaya çıkardık. Maddi boyutu, borçları, personel yapısı, elinde ki imkan, araç-gereçlerle hepsini çıkardık ortaya. Ortaya çıkan sonuç Wan halkının kendi tabiriyle tam bir enkazdı. Çünkü biz belediyeyi aldığımızda seçime itiraz edilmişti ve biz bir hafta gecikmeli olarak mazbatamızı aldık. Belediyeye gittiğimizde tek bir yetkili bulamadık. Yani „belediye şudur, şu evrak var, şu demirbaş, şu araçlar var“ diyecek kimse yoktu. Tamamen kendi imkanlarımızla gittik, orada oturduk ve kendi imkanlarımızla toparlamaya çalıştık.

Son dönemde basında da tartışıldığı gibi AKP’li belediye döneminde çok büyük bir yolsuzluk yapıldığı ortaya çıktı. Bu konuyu açar mısınız?
Bu enkazın şu boyutu iyi kullanıldı. Belediyenin imkanlarının iyi değerlendirilememesi durumu ile çok büyük bir maddi borç bırakılmıştı. Wan halkı, bu yüzden ‘enkaz’ kelimesini kullanıyor. Bu borçları tespit edip kamuoyuna açıkladıktan sonra, bu borcun kaynağını araştırmaya başladık. Kimi yerlerde kredi alınmış, krediler usulüne uygun kullanılmamış. Ama şu gündende çok tespit etme şansımızın olmadığı ve belediyenin yüzde 96 iştirakçısı, ortağı olduğu bir şirketin varlığı ve beş yıl içerisinde yaklaşık 52 trilyon Türk parasının döndüğü bir şirket bu. Bu dikkatimizi çekti. Bizden önce de zaten partimize mensup belediye meclis üyesi arkadaşlarımız vardı muhalefette. Onların başvurusu üzerine Ticaret Bakanlığı da müfettiş göndermişti ama çok istenilen düzeyde gitmiyordu. Biz bu şirketi bir mercek altına almayı planladık ve meclisimizde öyle bir karar çıkartarak, denetim komisyonu oluşturduk. Yaklaşık bir yıllık bir süre arkadaşlarımız çalıştılar. Bu 52 trilyon paranın o şirkette döndüğü, şirket üzerinden o paranın bir şekilde kullanıldığı ama dönüp baktımızda bu paranın ancak yüzde onbeşi ya da yirmisinin usulüne göre harcandığını, geri kalanının ise tamamen usulsüz bir şekilde kullanıldığını tespit ettik. Bu o dönemde ki şirket yöneticilerinden tutun da belediyede ki AKP’li yöneticilerin kişisel, ailevi harcamaları ya da on liraya yapılacak ihalelelerin 150 liraya yaptırılması gibi şeyler, farklı kuşkular doğurdu bizde. Şu anda da halen onları açığa çıkarmak ya da tespit ettiğimiz hususları geriye dönük olarak çevirmeye çalışıyoruz. Bu anlamda suç duyurusunda bulunduğumz noktalar oldu ama bu biraz uzun sürecek bir süreç.

Belediyeyi devraldıktan sonra neler yaptınız bugüne kadar?
Önce kenti tanımayı esas aldık. Elbette içinde yaşadığımız kenti tanıyoruz ve sorunlarını az buçuk biliyoruz. Ama kentin sorunlarını, kent sakinleriyle teşhis edelim istedik. İlk 5-6 ay içinde bunu yapmayı esas aldık. Sorunların çözümü için kısa, orta ve uzun vadeli planlamalara gittik.

En önemli sorunlarımız altyapı, içme suyunun olmayışı ve yol ağının kötü oluşuydu. Tabii bunları yaparken belediye imkanları, maddi olanakları neye elveriyor? Örneğin 2010’da ne yapabiliriz diye planlamlar yaptık.

İki yılda yaklaşık 100 kilometrelik bir kanalizasyon hattı döşedik. Aynı rakamlı bir içme suyu şebekesi döşedik. 200 bin metrekare yola taş döşedik. Her mahallede bir yol, asfalt yapımına başladık. Tabii bunlar sadece belediyenin rutin yapması gereken işlerdi.

Yanısıra belediyenin sosyal, kültürel anlamda da bir şeyler yapması gerekiyordu. Kentin bir ihtiyacı olarak kültür merkezine başladık, şu an yarılamış durumdayız. Yine okumak isteyip de ekonomik imkanları olmayan yaklaşık 420 öğrenciye üniversiteye hazırlanabilmeleri için bir dershane açtık. Kadın sorunlarını araştırma, şiddete maruz kalan kadınlara yardım için bir Kadın Danışma Merkezi oluşturduk. Kentin otobüs garı ve otopark sorunlarını aşmak için projeler başlattık. Kente yeni bir su hattı getirme projesini başlattık.

Yani kentin ihtiyaçlarını kentte yaşayan insanlarla birlikte tespit ettik. Örneğin bir yere yol yapılacaksa, oranın sakinleri ile görüştük önce. Hiçbir zaman belediyenin gelir-gideri Wan halkına açıklanmamıştı. Biz, altı ayda bir neler yaptığımızı ve gelir-gider durumumuzu Wan halkıyla paylaşıyoruz. Şeffaf bir belediyecilik yapıyoruz.

Yine tam altyapısını hazırlamadık ama önümüzdeki yıllarda belediye bütçesini, Wan halkı ile birlikte hazırlama düşüncemiz var.

Wan halkının bu çalışmalarınıza katılımı, ilgisi nasıl?
Şüphesiz halkta bir sorun yok. Ancak bu konuda en büyük eksikliği kentteki sivil toplum kuruluşları yaşıyor. Tamamen kutuplaşmış bir kent. Doğru da yapsan, yanlış da yapsan sana karşı, sana mesafeli yaklaşan bir kesim var. Dolayısıyla durum böyle olunca diyalog kurmak hayli zaman alıyor. Ama temel hedefimiz, siyasi düşüncesi, ideolojisi, kimliği ne olursa olsun bu kentte yaşayan herkes kentin kimliğiyle çalışma içerisinde yer almalıdır.

İki dilli yaşam ve hizmet konusu Wan’da nasıl işliyor?
Biz parti olarak belediyeleri, özellikle yerel yönetimleri hep demokrasi okulları olarak tanımladık. Bunun böyle olduğuna da inanıyoruz. Dolayısıyla o yerindelik ilkesi gereği de herkesin kurumun sahibi olduğu, kurumun yöneticisi olduğu, istediği biçimde orada hizmet alması gerektiğine inanıyoruz. Dolayısıyla biz şunu savunuyoruz; bu kentte üç tane farklı dil konuşuluyorsa, insanlara konuştukları dille hizmet götürmek önemli. Kürtçe konuşuluyorsa, hizmeti Kürtçe dille götürmek gerekir. Ya da hangi dille konuşuyorsa, o dille hizmet götürmek gerekir.

Sembolik de olsa tabelalarımız iki dilli yaşama göre değiştirdik. Yine mahalle, sokak isimlerinin değişmesi için talep geldiğinde, belediye meclisimiz bu yönlü karar alabilmeli. Ama biz bunları sadece sembolik, teorik olarak değil pratikte yaşamak istiyoruz.

Partili ve meslektaşlarınız hala ‘KCK davası’ndan içeride, bu konuda ne düşünüyorsunuz?
‘KCK operasyonu’nu, parti olarak siyasi soykırım olarak değerlendiriyoruz. Bu bir bütün olarak Kürtlerin yargı yoluyla ortadan kaldırılması operasyonudur. Fiziki olarak bir kırıma uğradılar, uğratıldılar doğrusu. Ama bu sefer konsept değişti. Türkiye’de özellikle 2006’dan sonra iş yargıya havale edildi. Bu Kürtlere karşı topyekün mücadelenin bir bölümüdür. Buna karşı Kürtler şüphesiz mücadele ettiler, edecekler.

Özellikle 2006’nın sonundan itibaren Demokratik Özerklik projesi ortaya koydular. Ortaya koymakla kalmadılar, bunu pratikte sistemleştirmeye başladılar. Ve bunu meyvesini de 2009 seçimlerinde çok açık bir şekilde aldılar. ‘Demokraitk Özerklik’ şiyarıyla örgütlendiler ve bir başarı ortaya çıkardılar. Bunu sistem de, biz de gördük.

Bu bir ‘cadı’ avıdır. Karşı güç, Kürtlerin söz ve statü sahibi olmasını istemiyor. Ama KCK davası ya da siyasi soykırımın hiçbir hukukta yeri yok. Aslında dava da değil bir tiyatro oyunu gibi. Dava filan görülmüyor, orada bağımsız yargı filan da hikaye. Rol verilmiş, piyonlar var. Kürtler de buna karşı bir direniş içerisindeler. Son anadilde savunma talebiyle de, bu mahkemeler tamamen deşifre edilmiş, yargı tıkanmış durumdadır.

12 Haziran’da yapılacak olan seçimlere yönelik hazırlıklarınız neler?
Evet, Türkiye Meclisi, 12 Haziran’da bir seçim kararı aldı. Şüphesiz yine bağımsız adaylarla seçime gireceğiz. Bu son parti meclisi toplantımızdan sonra kararlaşan bir şey. Çünkü anti demokratik seçim barajından dolayı parti olarak seçime girmemiz zor.

Wan özgülünde düşündüğümüzde, 2007 seçimlerinde bağımsız adaylarla girerek, iki milletvekili çıkarmıştık. Şu andaki hedefimiz ve örgütlülük düzeyimiz, bunu yüde yüz aşan bir posizyonda. Hangi ilde, kaç tane bağımsız aday gösterilecek, henüz netleşmedi. Bu, partimizin toplumun nabzını tuttuktan sonra karar vereceği bir husus. Ama Wan’da şu anda yüzde yüz başarı sağlayabilecek bir potansiyele sahibiz.

Avrupa’da yaşayan Kürdistanlılardan seçimlere yönelik beklentileriniz nelerdir?
Şüphesiz, herkesin geldiği yerde mutlaka bir çevresi vardır. Etkilediği bir kitle ve çevre vardır. Bu anlamda Avrupa’daki bütün yurtseverlerimizden bu katkıyı, desteği sunmalarını bekliyoruz.

Bütün Kürdistanlılar, memleketlerinde yaşayan çevrelerini, dostlarını, arkadaşlarını etkileyebilir, seçim çalışmalarına teşvik edebilirler. Seçimlerde oyların bilinçli bir şekilde, bizden yana kullanılması için çağrımız var. Bu ciddi bir ihtiyaç. Belki kendisi gelip ülkede oy kullanamaz. Ama bizim ulaşamdığımız, ilişkilenemediğimiz mutlaka birileri vardır. Buradaki arkadaşlarımız, dostlarımız sayesinde onlarla kontak kurabiliriz. Gerçekten ciddi bir desteğe ihtiyacımız var.

Avrupa’daki Kürdistanlılara özellikle de Kürt işverenlere bir çağrınız olacak mı?
Avrupa’daki Kürdistanlıların birçoğunun zorunlu nedenlerle burada yaşadıklarını biliyorum. Biz, bu insanların mücadelelerine saygı duyuyor, destekliyoruz. Ama hatırı sayılır bir kitle burada ekonomik bir gücü elinde bulunduruyor ve ülkeye gelmesinde herhangi bir problem yok. Özellikle biz o kesimin gelip, kendi ülkesinde yatırım yapmasını, iş kurmasını istiyoruz. Bu anlamda Wan, güçlü bir potansiyeli barındıran bir kenttir. Gerek doğasıyla gerek tarihi değerleri ve tarihi geçmişi ile ciddi bir potansiyel ve yatırıma da açık bir kent. Dolayısıyla Kürt işverenleri, Wan’da yatırım yapamaya çağırıyoruz ve onlara elimizden gelen her türlü kolaylığı da sağlayacağımızı aracılığınızla taahhüt etmiş oluyoruz. Bu anlamda kentimizin ciddi yatırımlara ihtiyacı var. İşsizlik oranının çok yüksek olduğu bir kent ve istihdamı teşvik etmek istiyoruz.

Yeni projeleriniz var mı?
Tabii, belediye başkanı olmadan önce Wan halkına şu taahhüdü vermiştik: Tek bir birey olarak benim projelerim olmaz. Ben sizin, yani Wan halkının getireceği, kararlaştıracağı her çalışmayı kendi projem olarak görüp (sadece benim değil belediye yönetimi olarak kabul edip) bu doğrultuda çalışma yürüteceğiz. Biz her yıl, bir sonraki yıl için performans programı hazırlıyoruz. 2011 yılı için Wan’da yapacağımız çalışmalar belli. Örneğin bir mahallede çalışma yürüteceksek, mahallenin neresinden başlayabiliriz diye düşünüyoruz. Mahalle toplantıları yaparak, mahalle sakinlerinin düşünce ve kararları doğrultusunda gerçekleştiriyoruz.

Şu anda kent için belli sosyal tesisler planlıyoruz. 600 metrekarelik alan üzerinde mesire alanı, park, oyun sahaları projesini hazırlıyoruz. Biraz kente misyon kazandırabilecek bir şey. Çok katlı otopark, yine şehirlerarası terminal yapıyoruz.

Kültür merkezimizi bu sene bitiriyoruz. Kadın kompleksi, kadınlar için danışma merkezi, kadın el sanatlarının sergilenebileceği ya da atölyelerin oluşturulabileceği bir tesis yapma hazırlığındayız. Yine yüksek öğrenim gören gençlerimizin yer sorununu çözebilmek için bir yurt yapma projemiz var. Ayrıca kentin rutin işleri de sürüyor.

Bekir Kaya kimdir ?

1977 Agirî (Ağrı)/Taşlıçay’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Îdir (Iğdır) ve Agirî’de tamamladı. Amed Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden1999 yılında mezun oldu. 2001 yılında Wan’a yerleşti ve Van Barosu’na kayıtlı serbest avukat olarak çalışmaya başladı. Aynı zamanda Van Barosu Yönetim Kurulu Üyesi ve Başkan Yardımcılığı yaptı. 29 Mart 2009’da yapılan seçimlerde, yüksek bir oy oranı (yüzde 53.54) ile Van Belediye Başkanlığı’na seçildi. Böylece Wan’ın en genç belediye başkanı ünvanını sahip.

MURAT ALPAVUT

Hiç yorum yok: