31 Mayıs 2011 Salı

Seçim İzlenimleri - Urfa



Bölge’den seçim izlenimlerini ilk olarak Batman ve Bismil’den aktarmıştım. Zorunlu bir aradan sonra Urfa’yla devam ediyorum izlenimlerime. Barış ve Özgürlük Bloku’nun Urfa’da iki adayı var. Birisi geçirdiği büyük bir trafik kazasında ağır yaralandı, 9 gün komada kaldı ve sonuçta “ölüm”den yeni döndü: Geçen dönem TBMM üyesi olan İbrahim Binici henüz “ölümcül” kazanın bütün sonuçlarını üstünden atamamış, buna rağmen sabahın köründen gecenin yarılarına kadar kendi seçim bölgelerinde gençlerle yarışır gibi çalışıyor. Seçmen bu “direnci” takdir ediyor.

İbrahim Ayhan ise bilindiği gibi Ekim 2010 tarihinden beri “KCK davası” denilen BDP’ye karşı açılan davadan dolayı cezaevinde. Urfa’da İbrahim Ayhan’ın ismi saygıyla anılıyor. Onun seçilmesiyle tutuklu bütün yurtseverlerin özgürlük yolunun açılacağına inanılıyor. “Zından kapısını Ayhan açacak, sonra herkes özgürlüğe kavuşacak” deniyor. “Biz kimseden af dilenmeyiz, kendi ‘affımızı’ kendimiz yaparız” diyor Urfalılar.


Seçim güvenliği ve aydınlara çağrı


Siverek BDP İlçe Başkanı Mehmet Dündar’la sohbet ediyorum:


- Başkan durum ne?


- Biz İbrahim Binici’yi vekil yaparız, İbahim Ayhan’ı hapishaneden alır, TBMM’ye göndeririz. AKP’yle seçim yarışında sorunumuz yok. “İthal aday” listesine halkın tepkisi büyük. Üstelik listeye giremeyenler de AKP’ye isyan etmiş. Bizim tek sorunumuz seçim güvenliği.


- Seçim güvenliği mi?


Şaşırdığımı görünce, “Gel seni bir mezraya götüreyim” dedi. Ayağımızın tozuyla kalktık, Çeltik mezrasına doğru yola koyulduk. Araba durunca, ben indim. Başkan, “Veysi arkadaş defteri arabada bırak” dedi. Dikkat çekermiş. Defterden huylanırlarmış. Belli ki köy bizim için pek tekin değil. Etrafta sayıyoruz, eğer bazılarına ev denirse altı ev var.


Başkan, “Bu üç-dört evlik mezrada geçen seçimlerde 650 seçmen kayıtlıymış. İtiraz etmişler. Etmişler de ne olmuş? Seçim kurulu sayıyı 212’ye indirmiş. İddia işte. Hane başına neredeyse 40-50 seçmen düşüyor. Seçmen yaşına gelmemiş nüfusu da buna eklersiniz, her hanede 100’e yakın insan oturmuş oluyor. Çeltik mezrasının Seçim Kurulu kaydına göre durumu şu: Sandık No: 1292; seçmen sayısı: 212...


Sorun çok ciddi. Örneğin Bucak Nahiyesi’ndeki köylerde seçmen köylüler “sandık” nedir bilmiyormuş. Çünkü bunlar seçim sandığına gitmezlermiş. Aşiret reisi adına birisi hepsinin oylarını kullanırmış. Bu durumu her yere bildirmişler. 11 Haziran günü Siverek’e Avrupa’dan 5 heyet gözlemci olarak gelecekmiş.


Siverekliler “Ta Avrupalardan geliyorlar, ama İstanbul’dan, İzmir’den, Ankara’dan neden gelip de, bizim köylerimizde, seçim güvenliğini tehdit eden AKP’nin ‘silahlı’ adamlarını denetlemiyorlar?” diye soruyorlar. “Aydınlar bir günlüğüne misafirimiz olsunlar” diyerek onları seçim sandıklarını denetlemeye çağırıyorlar.

Diyarbakır zındanında şehit edilen Necmettin Büyükkaya'nın ağabeyi Mahmut Büyükkaya (başında fes olan)

‘Bizim Bucaklarımız ve İzollarımız’ Şehir Mezarlığı’nda

Urfa’ya doğru gidiyoruz. İlk durak Siverek. Siverek’e girer girmez karşımıza bir takım bağımsız adayların propaganda afişleri, bayrakları, pankartları çıktı. İlk gören bunları “Demokrasi ve Özgürlük Bloku”nun adayları sanabilir. Hayır, bunlar “seçim barajı yüzünden” partileri seçimlere giremeyen “mağdurlar” değil. “Girecek parti bulamayan” ağa ya da cemaat üyesi isimler: Ahmet Ersin Bucak ile, Zülfikar İzol.


Elbette her ikisinin isimlerini burada bilmeyen yok. Fakat benim aklımda “Bucak” ve “İzol” soyadları farklı çağrışımlar yaptırıyor. Soruyorum: Bu isimler kendi “Aşiretlerini gerçekten temsil ediyor mu? Söylediklerine göre bunlar AKP’yi zor duruma sokacaklar. Ama dendiğine göre, onlar AKP’den çok kendi tarihlerine ve değerlerine karşı savaşıyorlar.


“Bu isimlerin çağrıştırdığı tarih ve değerleri nedir?” sorusunun yanıtını Diyarbakır zındanında şehit edilen DDKO’nun ilk Genel Başkanı Necmettin Büyükkaya’nın ağabeyi Mahmut Büyükkaya ile birlikte gittiğimiz Şehir Mezarlığı’nda alıyoruz. Bu mezarlıkta KDP’nin Genel Sekreteri Faik Bucak ve HPG gerillası Sunay İzol’un kabirleri var. Ve bu iki ismin tarihsel kronolojisinin arasında yaşayan şehit Necmettin Büyükkaya da burada. Gerekli dini vecibeler yerine getirildikten sonra, konuşuyoruz. Faik Bucak 1963, Necmettin Büyükkaya 1982 ve Sunay İzol 1993 yılında şehit düşmüşler. Necmettin Büyükkaya’nın bir eli Faik Bucak’ta, diğer eli Ağabeyi Mahmut Büyükkaya’nin eliyle, Sunay İzol’un elinde, tarihsel bir bütünlük oluşturmuş. İbrahim Ayhan işte bu geleneğin ardılı bir Siverekli olarak Meclis’te halkını temsil edecek.


Siverek girişinde rastladığımız “Bucak” ve “İzol” isimleri bu tarih zincirinden koparılmış ve belli ki unutulmaya mahkum isimler.


İş, aş, sağlık ve eğitim için barış ve çözüm


Mezarlıktan ayrılıp Urfa İl merkezine doğru harekete geçiyoruz ki, Urfa bağımsız milletvekili adayı İbrahim Binici’nin Bozova’ya doğru yola çıktığını öğreniyoruz. Zaman daralmış. Ne yapmalı? Ya İli ziyaret edeceğiz, ya da Binici’ye yetişeceğiz.  Urfa İl Merkezi’ne gitmek yerine Binici’nin peşine düşüyoruz. Onunla Bozova’nın Yaylak beldesinde buluşuyoruz.


Birinci turu bitirmiş. Gerçekten de geçirdiği ağır kazaya rağmen coşkusunu yitirmemiş. Suruç’tan yüzde 80 oy bekliyor. “Barış ve çözüm olmazsa hiçbir şey olmaz” diyor. Bu onun ana argümanı. “İş mi istiyoruz, yatırım mı istiyoruz, parasız eğitim, parasız sağlık mı istiyoruz, öyleyse oylarımızı barış ve çözüm için kullanacağız” diye konuşuyor. Ve ardından “su sorunu” geliyor.


Nasıl diyorum, Atatürk Barajı sulama Alanı Birlik Başkanı Osman Aydoğdu anlatıyor: “AKP’nin buradaki su siyaseti ırkçıdır, Harran’a cazibeyle (kanal akımıyla) su götürdü, dönüm başına harcanan sudan 10-13 TL alınıyor. Buna karşılık baraja daha yakın olan yerlere neredeyse su ya verilmiyor ya da veriliyorsa dönüm başına 35 TL alınıyor. Ve şimdi Bakanlık bunu 100 TL’ye çıkartmak istiyor.” Diyorlar ki, AKP, AB’nin özgürlüklerle ilgili kriterlerini boşluyor, buna karşılık AB kriteri adına Kürt köylü nüfusunu bu yolla göçe zorlayarak bölgeyi Kürtlerden “arındırmaya” çalışıyor. Harran’lı Arap kardeşlerimizin suyunda gözümüz yok ama biz de “Su dağıtımında adalet istiyoruz” diyorlar. Akla “su kullananın” sloganı geliyor.


Su ağanın, cemaatçinin değil, kullananın olmalı


“Su adaletsizliği” bu kadar değil. Hacı Hıdır Barajı’nın yanından geçerken, “Bucakların barajı” diyorlar. Nasıl olur? Öyle oluyor işte. Bu barajın sularını yalnızca Bucaklar kullanabiliyormuş, köylüler topraklarını değil, hayvanlarını sulayabiliyorlarmış. Ben daha “olmaz böyle şey” demeden, anlatıyorlar; “Eyüp Cenap Gürpınarların da bir barajı var, bu barajın suyundan da eğer onlar izin verirse yararlanabiliyoruz...”


Binici diyor ki, “Biz AKP’nin ‘baraj siyasetini yıkacağız. Vergilerimizle kurulan barajlar burada aşiretlerin ve cemaatlerin elinde. Bu barajları halkın hizmetine vereceğiz. Atatürk Barajı kıyısında sosyal tesisler kurulmuş, devletin silahlı silahsız bürokrasisi dışında halka kapalı. Halka açacağız. Bu AKP Hakkari’yi, Dersim’i sular altında bırakıp, halkımızın tarihini boğmak istiyor. Durduracağız. Ve biz AKP’nin seçim barajını da yıkıp, gelecek seçimlerde 100-150 vekille bloğumuzu Meclis’e göndereceğiz”... Binici belli ki seçilecek. Bu kesin.


Amara’da ‘Demokratik Ulus’ nasıl doğuyor?


Bu seçimlerde Bağımsız Adaylar Demokratik Özerklik ve Demokratik Ulus programları üzerinde yoğun olarak duruyor. Yukarı Göklü-Gogan Beldesi’nde “Demokratik Ulusun” oluşma sürecinden söz ediyorlar. Ver elini Gogan beldesi. Belde Belediyesi BDP’li. Başkan Bazo Yılmaz’la konuşuyoruz. PKK önderi Abdullah Öcalan’ın köyü Amara’da bu oluşuma tanık olacağız.


Amara’da Fatma Öcalan’ın oğlu Ali Öcalan’ın evine vardığımızda, “Demokratik Ulus”un nüvesi de orada toplanmış. Bölgede Ermeni, Türkmen ve Kürt köyleri hep bir arada barış içinde yaşıyorlar. Fatma Öcalan, Bazo Yılmaz, Ermeni köyü Cibin’den Arnavut Şükrü Sarıçiçek (şehit ailesinden), Ahmet Sönmez, Ermeni-Türkmen karışımı Erex köyünden Serdar Yılmaz, “Bölgede Roj TV etkili, şimdi seçmenler, oradan duydukları haberleri, örneğin 15 Haziran’dan sonra ne olacağını bize soruyorlar” diyen bir genç bayan... Serdar “biz kendimizi “Ermeni asıllı, Kürdistanlı Türkler” olarak tanımlıyoruz diyor.


Bu insanlar bu beldede tüm etnik kimliklerini koruyarak bir dayanışmacı hayat yaşıyorlar. Blok nasıl Demokratik Ulus bloğunun “üst yapısı” ise, Amara’daki bu küçük topluluk da “Demokratik Ulusun” sosyolojik “alt yapısı”na benziyor. “Demokratik Ulus” burada seçimleri kazanma hedefi etrafında birleşmiş: Bu adımla barış ve çözüm, yani refah, saadet bekleniyor.


Kanlıkuyu ve ‘heykel’ siyaseti


Kanlıkuyu Parkı’nda sohbet ediyoruz.. Burada bir kuyu varmış, Ermeni soykırımında Ermenileri oraya atmışlar. Başımı çevirince Ahmet Arif’in heykeliyle karşılaşıyorum. Belediye BDP’nin değil. Nasıl iş diyorum. Anlatıyorlar, “Bunu CHP’liler yaptı, ama şehrin merkezinde bir de Yılmaz Güney anıtı var. Bunu Bucaklar dikti.” “Vay canına” dememe fırsat kalmadan, “Hocam bu bir şey değil, Bucaklar geçtiğimiz yıl da koskoca bir Şiwan Perver heykelini şehrin merkezine kondurdu...”


“Allah’ın hikmetinden sual, halkın gücünden şüphe olmaz, 1980 ortalarını ve 90 başlarını, ergenekonu, korucuları, katliamları düşünün, bir de bu heykellere bakın, nereden nereye geldik...” diyor birisi. “Bucaklar bu heykelleri dikmek zorunda kaldıysa yakında devlet hepimizin heykelini dikmek zorunda kalacak. Allah hepimize uzun ömür versin...”



Eyyübiye Esnafı: Ayhan’ın tahliye kararını biz verdik


Urfa’da seçimlerin adaletsizliğini ne yüzde on barajı, ne en büyük payı AKP’nin aldığı Hazine yardımından bir kuruşun BDP’ye verilmemesi, ne devlet bürokrasisinin AKP’ye çalışması simgelemiyor. Urfa’da seçim adaletsizliğini AKP’li adayların “dışarıda”, Demokrasi ve Özgürlük Bloku adayı İbrahim Ayhan’ın “içerde” oluşu. İşin garibi bu “dışarıda” oluş, hem “hapisane dışını” anlatıyor, hem de Urfa “dışını” anlatıyor. AKP adayları “ithal” yani “dışarıdan” “içeriye” gelmişler. Ayhan ise, Urfa’nın “içinde” doğmuş büyümüş, şimdi de Urfa’nın cezaevinin “içinde” mücadelesini sürdürüyor.


Adaletsizlik bu kadar değil. Bilindiği gibi geçen genel seçimde İbrahim Ayhan Urfa’dan adaydı. Sandıklar açıldığında Ayhan vekil seçilmişti. Ama sandıklar “biryerlere” taşındı ve Ayhan’ın vekilliği elinden, kendilerine “Müslüman” diyen “münafıklar” tarafından el çabukluğu marifet alındı. Bu seçim iki adaletsizliği birden ortadan kaldıracak: Haksız tutukluluğa son verilecek ve geçen seçimdeki adaletsizlik ortadan kaldırılacak.


Ayhan adına seçim çalışmalarını yürüten Av. Bekir Benek, İbrahim Aydın’ı ziyaret için gittikleri Eybiye’de cezaevine bitişik esnaflarla görüşmüş. Eybiye esnafı, “şu duvarın arkasında yatan Urfalı emekçi kardeşimiz İbrahim Ayhan’ın tahliye kararını biz şimdiden verdik, iş, onu zından kapısından alıp, Meclis kapısından TBMM’ye ‘buyur’ etmeye kaldı” diyormuş...



Önemli not


Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu’nun Urfa adayları olan İbrahim Ayhan ve İbrahim Binici’nin seçim bölgeleri şöyle: Bağımsız adayların yer aldığı oy pusulasında 9. sırada bulunan İbrahim Ayhan, Urfa Merkez ve merkezin doğu ile güney köylerinin yanı sıra, Viranşehir, Ceylanpınar, Siverek ilçelerindeki seçmenlerin oyunu alacak. Oy pusulasında 4. sırada yer alan İbrahim Binici ise, Urfa Merkez’in Batı ve Kuzey köyleri ile Suruç, Birecik, Halfeti, Bozova, Harran, Akçakale ve Hilvan ilçelerinde oy alacak.



İbrahim Ayhan kimdir?

1969 Urfa’nın Siverek ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Siverek ilçesinde, lise öğrenimini ise Adana’da tamamladı.

Van 100. Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bölümü’nden mezun oldu.


1997 yılında Urfa’da öğretmenlik mesleğine başladı. 1997-2007 yılları arasında Eğitim-Sen Urfa Şube Yöneticiliği ve Başkanlığı görevlerinde bulundu. Emek, barış ve demokrasi mücadelesi yürüttüğü için Kastamonu iline sürgün edildi.


2007 yılı genel seçimlerinde Demokratik Toplum Partisi’nin “BİN UMUT” adayı olarak milletvekilliği seçimlerine katıldı. Çalışmalarına Demokratik Toplum Partisi’nde devam etti. 1 Ekim 2010 tarihine kadar Urfa DTP ve BDP il başkanlığı görevlerini yürüttü. Bu görevlerini yürütürken 1 Ekim 2010 tarihinde tutuklanarak, cezaevine konuldu. Halen cezaevinde.
İbrahim Binici kimdir?

1962 yılında Urfa’nın Suruç ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Suruç’ta, lise öğrenimini Ağrı’nın Eleşkirt ilçesinde devam etti. 1978 ylında YSE’de işe başladı. 1979 Maraş katliamı sürecinde işine son verildi. 12 Eylül Askeri Darbesi sonrasında  gözaltına alındı. 2001 yılında tek taraflı olarak Çukobirlik’teki işine son verildi. Siyasi görüşlerinden dolayı 21 yıllık iş hayatında 11 kez sürgün edildi. 2004’te DEHAP’a üye oldu. Akabinde kurulan Demokratik Toplum Hareketi’nde aktif olarak çalıştı. 2005 yılında Demokratik Toplum Partisi’nin kurulması ile Urfa İl Başkanlığı görevini yürüttü. 2007 yılına kadar bu görevini sürdürdü. 22 Temmuz 2007 yılında yapılan genel seçimlere “BİN UMUT” adayı olarak katılan Binici Urfa’dan bağımsız milletvekili seçildi.

Hiç yorum yok: