31 Mayıs 2011 Salı

Seçim İzlenimleri - Adana


Kalabalıktan zafer işareti yaparak ve slogan atarak ayrılan biri kadın iki genç yanımdan geçerken durduruyorum onları. Soruyu uzatmadan, doğrudan soruyorum: Murat Bozlak kazanır mı seçimi? Erkek olan lafı uzatacak, propaganda yapacak gibi oluyor. Kadın araya giriyor, "Abê, biz kazanacağız!" diyor. Başka bir şey sormuyorum, ne onlara ne de başka kimseye.


'Abê, biz kazanacağız'


12 Haziran'da gerçekleşecek genel seçimleri izlemek üzere Adana'dayım. Daha sonra Mersin, Osmaniye, Hatay ve Antep'e de düşecek yolum. Oradan da izlenimler, portreler, görüş ve öneriler aktarmaya çalışacağım. Türkiye'de bütün kesimlerin sonuçlarını ilgiyle beklediği seçim boyunca, belki başka şehirlere de uğrama ve izlenimleri paylaşma olanağım olacak. Ama şimdi, ilk durak Adana.


İlk durak Adana


Adana sokaklarındaki satıcı bolluğunun yoksulluğu işaret etmesi,  Orhan Kemal'in romanlarındaki insanları hatırlatıyor. Oysa bilen biliyor, Adana, nicedir Kuzey ve Güney olarak ikiye bölünmüş gibidir. Güney Adana, eski halini korurken Kuzey Adana gösterişli 'modern' apartmanlarla gösteriyor kendini. Kalburüstü kesim buraya göçerken 'eski Adana'da Orhan Kemal'in roman kahramanları ikamet etmeyi sürdürüyor.


Seçim izlenimi edinmek için Adana'da olunca insan, her tarafta bangır bangır şarkılar çalan seçim arabaları, sokakları kirletme yarışındaki parti bayrakları, milletvekili adaylarının afişleriyle karşılaşmayı bekliyor. Henüz öyle fena bir kirlilik yok Adana'da, ama seçim gününe daha epey bir zaman var ve son günlere yaklaşıldığında yarışın nasıl boyutlanacağını kestirmek kolay değil.    
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nun çalışmalarını izlemek üzere Adana'dayım. BDP il binası çalışmaların ne aşamada olduğunu gösterecektir elbette. Ama oraya gitmeden uğradığım berber hem Adana'nın hem de Adana'daki Kürt seçmenin nabzını gösteriyor. Dindarlık ile yurtseverlik duygularını bir arada tutmaya çalışan Diyarbakırlı berber Ayetullah, Blok'un tek adayı Murat Bozlak'ın seçimden başarıyla çıkacağına inanıyor. Ama bir önceki seçimin sıkıntısını yaşıyor hâlâ. Söyledikleri, Kürt seçmenin "nasılsa kazanırız" rehavetine kapılmadan çalışması ve oylarına sahip çıkması gerektiği anlamına geliyor. "Bir önceki seçim ders olmalı" diyor.
Sokaklarda seçimin kıran kırana geçeceğine dair pek bir emare yok, ancak BDP il binasını dolduran, oradan oraya koşturan partililerin telaşı hissettiriyor yakında gerçekleşecek seçimi. Hızlıca tanışıyorum İl Başkanı ve diğer çalışanlarla. Hızlıca, çünkü birazdan Murat Bozlak'la seçim bürolarının açılışına ve esnaf ziyaretine katılacaklar.

Bu arada Kızıltepe'de iki dönem belediye başkanlığı yapan Cihan Sincar'la karşılaşmak sürpriz oluyor. Cihan Hanım yaklaşık altı aydır Adana'daymış seçim çalışmalarına katılmak üzere. Çalışmalardan oldukça memnun olduğu anlaşılıyor söylediklerinden. Son anda bir şey olmasa Murat Bozlak'ın milletvekili olacağına kesin gözüyle bakıyor. Cihan hanım Kürt din adamlarıyla toplantıya katılırken biz de Murat Bozlak'la esnaf ziyaretine katılmak üzere parti binasından ayrılıyoruz.  


Ama bu 'son anda bir şey olmasa' sözü takılıyor aklıma. Berber Ayetullah'tan da duyduğum bu sözü, gün içinde daha çok kişiden duyacağımı bilmiyordum henüz.


'Oy namustur'  


Murat Bozlak Gülbahçe'de esnaf ziyareti yapacak, seçim bürolarının açılışını gerçekleştirecek. Küçük ama heyecanlı bir kalabalık tarafından karşılanıyor Bozlak. Gülbahçe Kürtlerin yoğun yaşadığı bir semt. Çoğunluğu iki katlı binaların mimari yapısına bakınca, insanın kendini Mardin'in bir ilçesinde sanması bu yüzden olsa gerek. Esnaf ziyaretine başlayan Bozlak'ı giderek büyüyen bir kitle sloganlarla izliyor. Aşağıda zafer işareti yaparak, sloganlar atarak yürüyen kadınlara alkışlar evlerin pencerelerinden, balkonlardan geliyor. Önünden geçtiğimiz bir ilköğretim okulunun öğrencileri sloganlarla geçiriyor esnaf ziyaretindeki partilileri.


"Oylar namustur, namus satılmaz" sloganını en çok kadınlar atıyor. Bir de onlara eşlik eden çocuklar. O kadar küçükler ki bu sloganın onlar için çok ağır olduğunu düşünüyorum nedense. "Nedir namus" diyorum birine, "Murat Bozlak'tır" diyor hiç tereddüt etmeden. "Oy nedir" diyorum, "Evet'tir" diyor yine hiç tereddütsüz. Sonradan gördüğüm broşürde, Murat Bozlak'ın adının altındaki "Evet"i fark edince daha iyi anlıyorum bu cevapların nedenini.


Bir de kadınlara soruyorum "oylar namustur namus satılmaz" sloganını. Ortaya sorduğum soruya üç kadın birden cevap vermeye çalışıyor. Özet olarak anladığım, önceki seçimden geriye kalan öfkenin h‰l‰ sürüyor olduğu. Herkes birbirini tanıdığı için, kimlerin oyunu sattığını biliyorlar. Önünden geçtikleri kimi evlerin, dükk‰nların önünde seslerinin neden daha gür çıktığı daha iyi anlaşılıyor böylece.


Malum, namus kavramı ve kadınların birlikte anılması, erkek egemen bir dünyanın marifeti. Bu slogandan ve bu ezberden yola çıkarak sorduğum soruya cevap, yine birkaç kadından birlikte geliyor. Anladığımı özetlersem: Kürt hareketi, Kürt kadınlarının politik reflekslerini geliştirmiş ve hayatın her alanında daha güçlü durmayı öğretmiş. Namus cinayetlerini öfkeyle anlatıyor, ilkellikle açıklıyorlar.


Uzun yol


Hep televizyonlarda izlemişim liderlerin esnaf ziyaretlerini ve yüzlerce insanla tokalaşmasını. Murat Bozlak'ın bu etkinliğini izlerken Gülbahçe'nin uzun bir yol olduğunu ve yüzlerce insanla tokalaşmanın sahiden enerji istediğine tanık oluyorum. Dükkanlara girip esnafla konuşuyor Bozlak, kendisinin geldiğini görüp kapıya çıkan kahve ahalisiyle tokalaşıyor ve fazla takılmadan uzun yolu yürüyor.

Bu arada küçük, prefabrik bir büfeyi andıran dükkânın sahibiyle de tokalaşıyor Bozlak. Ama adam kolay bırakmıyor elini. Ne konuştuklarını duyamıyorum kalabalıkta, ancak Bozlak, heyeti ve onlara sloganlarıyla, zılgıtlarıyla eşlik eden kitle uzaklaşırken yanına gidebiliyorum adamın. Derikli Davut Erdem otuz yıldır Adana'da. "Köyümüz kurşunlanıp yakılınca geldik" diyor. Bu küçük dükkânda sadece ekmek satıyor. "Yetiyor mu" diyorum. Elini sallıyor, "boş ver" der gibi. Yüzündeki gülümsemede az önce Bozlak'la tokalaşmanın, iki kelime konuşmuş olmanın sevinci var. "Kazanır mı" diyorum. "Kesin" diyor. "Ya son anda bir şey olsa" diyorum. "Olmayacak" diyor. "Hepimiz oyumuzu Murat'a vereceğiz. Ne yapsalar o kazanacak." O kadar coşkulu ki Davut Erdem, "Ama biliyorsun, yoksulların oylarını kömürle, makarnayla satın alıyorlar" diyorum. Sakinleşiyor ve aklından bir şeyler geçiriyor sanki. Yüzünde durgunluk, gözlerinde öfkenin izleri belli oluyor: "Bu sefer de bir şey olursa Kürtleri silerim" diyor, kestirip atıyor. Yine de umutla sıkıyor ellerimi, "Hadi arkadaşlara yetiş" derken. O, orada, o küçük dükkânda yoksul halkına belediyenin ekmeklerini satmak için kalıyor.


Murat Bozlak'ın peşine sloganlarla takılan kitlenin içinde yaşlı adamlar da var. Yol uzun, hava yağmur öncesinin sıkıntısıyla bunaltıcı sıcak. Savur'lu Hacı Şeyhmus Çakar seksen yaşını geçeli çok olmuş. Kırk yıldır Adana'da. Uzun yıllar tablada bir şeyler satarak büyütmüş çocuklarını. Çocuklar iş güç sahibi, evlenip ev bark sahibi olunca ancak bırakmış çalışmayı.


Uzun yolu ve sıcak havayı hatırlatarak, "Yorulmadın mı" diyorum. "Dursalar halay bile çekerim" diyor coşkuyla. "Vekilimiz gelmiş, yorulmak olur mu?" Murat Bozlak'ı soruyorum. Hacı Şeyhmus siyasetin kurtlarındanmış. Gençken köyde Newrozu nasıl kutladıklarından, Kürt örgütleri arasındaki siyasi çekişmelerden, Adana'daki seçimlerden söz ediyor ard arda. Murat Bozlak'ı da tanıyor elbette, siyasi geçmişini hatırlattıktan sonra, "O bizim insanımız," diyor. Desteğini sunmaktan mutlu, zafer işareti yaparak selamlıyor tanıdığı esnafı...


Münire Taş, kitlenin içindeki bir başka portre. "Hevale min" (arkadaşım) dediği kocası 18 yıldır tutuklu. Beş çocuğunu tek başına çalışarak büyütmüş. TUHA-DER üyesi. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nun adayı Murat Bozlak'ı destekleyen kadınlarla birlikte yürüyor şimdi. Ama seçim çalışmalarının içinde de yer alıyor. Seçimlerden çok umutlu. "Blok adayları Meclis'te güçlü olmalı. Meclis'te güçlü olursak barış gelir" diyor. Kadınların katılımını soruyorum. Memnun ama yine de erkeklerin hâkimiyetinin kırılması gerektiğini vurguluyor.                              

 
Murat Bozlak kimdir?

1952 Ankara'nın Şereflikoçhisar ilçesinde doğdu. Ankara Hukuk Fakültesi mezunu. 1987 yılında SHP Konya 1. sıra milletvekili adayı oldu. SHP'nin Paris'te yapılan "Kürt Konferansı"na katılan Kürt milletvekillerini ihraç etmesi üzerine SHP'den istifa edip HEP'in kuruluş çalışmalarına katıldı. HEP'in kapatılması üzerine DEP kuruluşunda ve yönetim kademelerinde yer aldı. 1994 yılında DEP'in yerel seçimlere katılma kararı sonrası 6 Şubat 1994 yılında silahlı saldırıya uğradı, ağır yaralı olarak kurtuldu. DEP'in kapatılması sonrası kurulan HADEP'in genel başkanlığı görevini yürüttü. HADEP'in kapatıldığı 2003 yılına kadar cezaevinde kaldığı 3 yıla yakın süre dışında genel başkanlık görevinde bulundu. HADEP'in kapatılması kararı ile birlikte beş yıl süre ile siyaset yasağı getirildi. Bozlak evli ve üç çocuk babasıdır.  

 

Murat Bozlak ve Adana

Öğleden sonra şiddetli bir yağmur yağıyor. Geziye ara veriliyor ve Murat Bozlak'la BDP il binasında kısa bir görüşme yapma olanağı bulabiliyoruz.

Murat Bozlak, 1983'te Sosyal Demokrat Halkçı Parti'nin Kulu ilçe başkanlığını yaparak aktif siyasete başladı. Konuştuğum herkes, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nun adayı olarak Adana da olmasını olumlu karşılıyor. Onun siyasi mücadelesine ve birikimine güvenleri tam.

Murat Bozlak da Adana'ya, Adana'da yaşayanların sorunlarına vakıf bir aday. Adana'daki etnik kimlikleri, inançları, son yıllarda artan işsizliğin nedenlerini, çarpık kentleşmenin sonuçlarını, çevre sorunlarına duyarlığını anlatıyor. Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu'nun Türkiye'nin sorunlarını doğru tespit ettiğini vurgulayan Bozlak, Blok adaylarının Meclis'te yer almasının sorunların çözümünde etkin rol oynayacağına inanıyor. Anadilde eğitimden çevre sorunlarına kadar birçok konuda hükümetin ve diğer siyasi partilerin duyarsız bir politika izlediklerini söyleyen Bozlak, çözümün demokrasi ve özgürlükten yana kesimlerin bir araya gelerek yürütecekleri mücadeleyle sağlanacağını vurguluyor.

Miting gibi açılış


Kısa sürüyor Murat Bozlak'la sohbetimiz. İki seçim bürosunun daha açılışı var. Artık akşam oldu ama izlememek olmaz, diyerek Bozlak'ın konvoyuna katılıyoruz. İlk durak Sarıçam. Sarıçam'ın daha çok AKP'ye oy verdiğini öğreniyorum. Ama büronun önünde Bozlak'ı bekleyen coşkulu kalabalık, bu seçimlerde durumun değişeceğini işaret ediyor. İlk konuşmayı, Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu içinde yer alan Emep İl Başkanı yapıyor. Ardından Murat Bozlak hitap ediyor kitleye.

19 Mayıs mahallesindeki açılış ise, tam bir miting havasında geçiyor. Halaylarla, davullarla karşılanıyor Bozlak. Her yaştan insan var meydanda. Kadınlar en önde ve en coşkulu kesimi oluşturuyor. Bozlak, "Bu ülkeye barışı siz beyaz başörtülü kadınlar getireceksiniz" diye sesleniyor onlara. Her söylediği sloganlarla karşılanıyor.

Kalabalıktan zafer işareti yaparak ve slogan atarak ayrılan biri kadın iki genç yanımdan geçerken durduruyorum onları. Soruyu uzatmadan, doğrudan soruyorum: Murat Bozlak kazanır mı seçimi? Erkek olan lafı uzatacak, propaganda yapacak gibi oluyor. Kadın araya giriyor, "Abê, biz kazanacağız!" diyor. Başka bir şey sormuyorum, ne onlara ne de başka kimseye.

Bir günde Adana ne kadar izlenir, ne kadar anlatılır, bilmiyorum. Ama bu son söz, özellikle Adana'da yaşayan Kürt halkının umudunu ve kararlılığını göstermesi açısından önemli.

Hiç yorum yok: