6 Mayıs 2011 Cuma

Özgür Kürt Avı

Tutuklamaları AKP'nin polis akademisindeki özel savaş karargahı önermiş, AKP'nin polisi ve yargısı da uygulamıştır.
M.Delila
AKP hükümeti Kürdistan'daki rakiplerini seçimden önce tasfiye etmeye çalışıyor. Amiyane deyimle taşlar bağlanıp köpekler serbest bırakılıyor. Seçimler öncesi bu kadar tutuklama yapılması daha şimdiden seçimlere gölge düşürmüştür. Seçimin en önemli öğesi propagandadır. AKP, BDP'nin propaganda yapacak tüm gücünü ortadan kaldırmak istiyor. Zaten tüm televizyonlar AKP lehine ve bağımsızlar aleyhine çalışıyor. Bu adaletsizlik ve eşitsizlik yetmiyormuş gibi şimdi de demokrasi ve özgürlük bloğu için propaganda yapacak insanlar tasfiye ediliyor. Böyle bir şey en antidemokratik ülkedeki seçimlerde bile görülmemiştir.

En yakın örnek İran’dır. İran'da bile aday olan insanların taraftarlarına bu yapılmamıştır. Orada bile bu kadar açık seçim haksızlığı ve oyunu yapılmıyor. Onlar bile haksızlığı ve hileyi sandık sonuçlarıyla oynayarak örtülü yapıyorlar. AKP hükümeti kadar açık yapmıyorlar. Çünkü böyle bir seçim ortamı olsa İran'daki seçimler meşru olmaz. İran bile böyle bir seçimi yapamaz. Ancak AKP pervasızca yapıyor. Çünkü kendisine demokrat ve liberal diyen çevreler ses çıkarmıyor. Seçim öncesi İran'da bu uygulamalar olsa bırakalım demokrat ve aydın olanlar, vicdanlı hiçbir insan bu durumu kabul etmez. Ama AKP tarafından yürekleri ve beyinleri teslim alınmış olan birçok yazar ve demokrat olarak bilinen şahsiyetler bu duruma sessiz kalıyor. Bu durum Kürtler söz konusu olduğunda Türkiye'de aydınlığın da, yazarlığın da, demokratlığın da vicdanının köreldiğini ortaya koyuyor. 

Bazıları YSK kararına karşı çıktık diyebilir. Doğru, YSK kararına karşı çıkıldı. Çünkü bu karara ilk en sert tepkiyi veren CHP oldu. Deniz Baykal bile en net tepkiyi gösteren kişi oldu. CHP kuşkusuz AKP'yi sıkıştırmak için bunu yaptı. Baykal imaj düzeltmek için bunu yaptı. Ama ne olursa olsun daha düne kadar Baykal ve CHP'ye veryansın edenler bu durumda YSK kararlarını sahiplenemezlerdi. 

Hiç kimsenin kuşkusu olmasın tepkiler bu düzeyde olmasaydı –çünkü Kürt halkının tepkisi de çok sert oldu- AKP yargı kararıdır, bizi ilgilendirmez der işin içinden çıkardı. Çünkü bu kararı Başbakan ve AKP'nin derin devletle ilişkili bakanları ve bürokratları biliyordu. AKP’nin anayasacısı Burhan Kuzu’nun “YSK’nın şimdiye kadar verdiği en doğru karar budur” demesi bunun kanıtıdır. Ancak AKP bu kararı savunursa yüzündeki maskenin tümden düşeceğini görmüştür. Bu nedenle YSK kararırının arkasında durmadı. Bu nedenle yandaşları da savunmadı. Hatta YSK’yı eleştirerek AKP'nin suç ortaklığını örtmek istediler. 

Binlerce BDP’linin KCK’li olarak zindanda tutulması bile Türkiye'nin demokratik olmadığının kanıtıdır. Bu tutuklamaları AKP'nin polis akademisindeki özel savaş karargahı önermiş, AKP'nin polisi ve yargısı da uygulamıştır. Buna rağmen bu tutuklamalar arkasında AKP değil de başka güç aranmıştır. Herkes bilmeli ki şu andaki tutuklamaları da bizzat AKP hükümeti yaptırıyor. Başbakan daha ilk günde “bunların neresi sivil” demiştir. Muş’taki konuşmasında ise “BDP PKK ile ilişkilidir, bu nedenle demokratik mücadeleyi hak etmiyor” demiştir. Bu söz, demokratik alandan tasfiye edileceksiniz anlamına gelmektedir. Zaten polisin ve savcıların yaptıkları budur. 

Bu tutuklama kampanyası gerçek anlamda siyasi soykırımdır. Kürtlerin ağır bedeller ödeyerek ortaya çıkardığı demokratik birikim bu tutuklamalarla tasfiye ediliyor. 80 yıldır da bilinçli Kürtler zindanlara atılır tasfiye edilirdi. Şimdi yapılanların eskisinden farkı yoktur. Hatta hiçbir zaman olmadığı kadar kitlesel tutuklamalar yapılıyor. Eskiden örgüt üyesi ya da sempatizanlık suçlamasıyla tutuklamalar yapılırdı. Şimdi tutuklananlar ise örgüt üyeleri ve sempatizanlar değildir, demokratik siyaset yapanlar ve demokratik eylemlere katılanlardır. Bu, eskisinden daha tehlikeli bir faşizm terörüdür. Bu nedenle Sayın Abdullah Öcalan avukatlarına “bunlar CHP faşizminden 20 kat daha fazla tehlikelidir” diyerek bu gerçeği dile getirmiştir. 

Mevcut baskıları hiçbir demokrat ve vicdanlı insanın havsalası almaz. İnanılmaz bir faşist terör uygulanmaktadır. Askeri operasyonları ve gerilla ölümlerini bir tarafa bırakıyoruz; sokakların Hitler’in gaz odaları haline getirilmesini bir tarafa koyuyoruz. Bu kadar tutuklama akıl alacak şey değildir.

Geçen yıl taş atan çocuklar gündemdeydi. Dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar çocuk zindandaydı. Çok teşhir olunca bu yasayı biraz yumuşattılar. Şimdi yine zindanlar demokratik siyasetçi ve çocuklarla dolduruldu. Amaç demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü olmayıp Kürtlerin iradesini kırma olunca olacağı budur. 

Ya Kürtler iradesi kırılıp teslim alınacaktır; böylece Pax Romana –güçlünün barışı, yani zulümle sessizliğin sağlanması- gerçekleşecektir ya da direnen Kürt halkının ikinci evi zindanlar olacaktır. Acaba şu anda Kürdistan'da bir yakını ya da ailesinden birisi zindanda yatmamış Kürt var mıdır? Türk devleti mevcut çözümsüzlükteki ısrarı sürdürdükçe bu Kürtlerin yaşadığı gerçeklik devam edecektir. 

Ancak Kürtler bu saldırı karşısında mücadele etmekte kararlıdır. Kürtlerin bu iradesi ve kararlılığı karşısında bugün temsilini AKP'de bulan gericiliğin iradesinin kırılacağı kesindir.

Bu tutuklamalar özgür Kürt’ün iradesine saldırıdır; teslimiyeti dayatmaktır. 85 yıllık politikanın devamıdır. Bu açık faşizmdir. AKP faşizmidir; hukuk faşizmidir. Zaten daha önceki faşist uygulamalar da hep kitabına uydurularak yapılmıştır. AKP hükümeti 2006’da değiştirdiği ve daha da faşistleştirdiği terörle mücadele yasasıyla hakkını arayan her Kürt’ü suçlu ilan etmiştir. 

Tüm KCK tutuklamaları ve Newroz’dan bu yana yapılan tutuklamalar serbest bırakılmazsa hiç kimse adil ve eşit bir seçimden söz edemez. Anlaşılmıştır ki AKP yumuşak bir ortamda seçime gidilirse Kürdistan'da tümden kaybedeceğini görmüştür. Bu nedenle faşist terörü arttırarak ve politik kişileri tutuklayarak seçimde yaşayacağı bozgunu önlemek istiyor. Gerilim ve şiddet ortamında kendine kazanç sağlamaya çalışıyor. 

Bu saldırılar yumuşak ortamda BDP'nin desteklediği bağımsız adayların AKP'yi silip süpüreceğini görmüştür. Bu nedenle şiddeti tırmandırmıştır. Kürt halkı ve demokrasi güçleri AKP'nin bu oyununu görerek tüm tutukluların serbest bırakılması ve mevcut faşist terörün son bulması için mücadeleyi yükseltmelidirler.
Demokrasi v Özgürlük Mücadelesi ancak böyle gelişecektir. Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözülmesi ancak bu saldırıların püskürtülmesiyle sağlanır.

Hiç yorum yok: