4 Mayıs 2011 Çarşamba

İşte KCK Modeli

 
 
Çokça tartışılan KCK sistemini Yol Haritası'nda tarif eden PKK Lideri Öcalan, sistemi temel 4 boyut üzerinde somutlaştırarak Türkiye için olduğu kadar Ortadoğu çapında da bir çözüm modeli geliştiriyor

TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞLIĞI

KCK, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının demokratik, eşit ve özgür niteliğinin sadece anayasa ve yasalarda değil, kurumsal olarak pratikleşmesini önermektedir. Bunun için bireysel hak ve özgürlüklerle kolektif, ucu açık kültürel kimliklerin hak ve özgürlüklerinin birbirinden ayrılmazlığı vurgulanmakta ve önerilmektedir.

KCK DEVLET TARZINDA DÜŞÜNÜLMEMELİ

KCK'nin TC tarzında veya alternatifi olarak düşünülmemesi gerektiği sıkça vurgulanmaktadır... Tanımlanmasını Kürtlerin demokratik modernite unsurlarından (ekonomik-ekolojik topluluklar, demokratik yurttaş ve ucu açık kültürel kimliklerden oluşmuş demokratik ulus) oluşan çatı örgütlenmesi olarak ifade etmek mümkündür.

 

İşte KCK Modeli

4- Demokratik Çözümün Ad Düzeyinde Somutlaştırılması: 

KCK
KCK, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının demokratik, eşit ve özgür niteliğinin sadece anayasa ve yasalarda değil, kurumsal olarak pratikleşmesini önermektedir. Bunun için bireysel hak ve özgürlüklerle kolektif, ucu açık kültürel kimliklerin hak ve özgürlüklerinin birbirinden ayrılmazlığı vurgulanmakta ve önerilmektedir... KCK'nin TC tarzında veya alternatifi olarak düşünülmemesi gerektiği sıkça vurgulanmaktadır... Tanımlanmasını Kürtlerin demokratik modernite unsurlarından (ekonomik-ekolojik topluluklar, demokratik yurttaş ve ucu açık kültürel kimliklerden oluşmuş demokratik ulus) oluşan çatı örgütlenmesi olarak ifade etmek mümkündür
Demokratik çözümü ad düzeyinde de somutlaştırmak mümkündür. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumları ve mevcut sınırları meşru kabul edilmektedir. Üniterliği, federal veya konfederal olması gibi biçimlenme sorunları tartışılmamakta, gündeme getirilmesi bile önerilmemektedir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının demokratik, eşit ve özgür niteliğinin sadece anayasa ve yasalarda değil, kurumsal olarak pratikleşmesini önermektedir. Bunun için bireysel hak ve özgürlüklerle kolektif, ucu açık kültürel kimliklerin hak ve özgürlüklerinin birbirinden ayrılmazlığı vurgulanmakta ve önerilmektedir. Kürt sorununun çözümüne ilişkin hususların demokratikleşmenin ayrılmaz bir parçası, hatta mevcut haliyle temeli olarak değerlendirilmesi önerilmektedir. Çözüm, devlet odaklı olmayıp, tüm toplumu içeren demokratik sistemi esas almaktadır. Demokratik sistemden anlaşılması gereken temel hususlar, 'Kavram, Kuram ve İlkeler' bölümünde ve sonraki bölümlerde kapsamlıca çözümlendiğinden tekrarlama gereği yoktur. Fakat ilaveten ad düzeyindeki somutlaştırılmasını KCK (Koma Civakên Kurdistan) olarak belirlemek mümkündür. KCK'nin TC tarzında veya alternatifi olarak düşünülmemesi gerektiği sıkça vurgulanmaktadır. Hem içerik hem biçim olarak her ikisi farklı oluşumlardır. Türkiye Cumhuriyeti ilke ve kurumlarıyla, tarih ve güncelliğiyle çözümlenmeye çalışılmıştır. Tekrarına hiç gerek yoktur. KCK ise hem tanımlanma hem gelişim düzeyinde üzerinde durmayı gerektirmektedir. Tanımlanmasını Kürtlerin demokratik modernite unsurlarından (ekonomik-ekolojik topluluklar, demokratik yurttaş ve ucu açık kültürel kimliklerden oluşmuş demokratik ulus) oluşan çatı örgütlenmesi olarak ifade etmek mümkündür.

Türkiye Halkı Tanımı


Buradaki kritik kavramlar 'demokratik yurttaş' ve 'ulus' kavramlarıdır. Sanırım demokratik yurttaş üzerinde fazla tartışma gerekmez. Bireysel ve kolektif hak ve özgürlüklere sahip kişi olarak tanımlanmasına fazla itiraz olmaz. Demokratik ulus biraz daha karmaşık gözükebilir. Fakat unutmamak gerekir ki, Avrupa Birliği'nin son beş yüz yıllık modernitenin kanlı ulus kavgalarından çıkardığı ulus tanımı da buna yakındır. Devlet ulusçuluğu günümüzde bile yol açtığı tıkanma ve sorunlar nedeniyle hızla esnemekte ve aşılmaktadır. Geliştirilen yeni ulus kavramlarında vurgu hep demokratik karaktere yapılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nde Mustafa Kemal'in "Türkiye Halkına, Türk Milleti denilir" tanımını tek yönüyle değil çift yönüyle değerlendirirsek daha çözümleyici olacaktır. Özellikle Türk ulus kavramına yüklenen aşırı şoven, erkek egemen iktidarcı yargılar kullanımını zorlaştırmaktadır. Diğer kimliklerin katılımını gittikçe bizzat engelleyen bir kavrama dönüşmüş bulunmaktadır. Dolayısıyla 'Türkiye Halkı' benim önerdiğim açık uçlu kültürel kimliklerden ve demokratik, özgür ve eşit yurttaşlardan oluşan ulus tanımına çok yakındır, hatta onu ifade etmektedir. Çünkü o dönemde bile bu kavram çoklu etnisiteyi ifade ediyordu. Engel haline gelmiş bir kavramın bağnazca savunulması çözüme katkı sunmaz.


KCK Sivil Toplumun Demokratikleşmesidir


Kaldı ki, KCK Kürtler için sivil toplumun demokratikleştirilmesi olarak da tanımlanabilir. KCK, sivil toplumun çatı örgütü olarak, gerçekten ve özüne uygun biçimde 'Türkiye Halkı' veya 'Türkiye Ulusu'nun bütünselliği içerisine oturtulabilir. Daha doğrusu Kürtlerin Türkiye Halkı veya Ulusu içinde olması gerektiğine, olduğuna içtenlikle inanılıyor veya kabul ediliyorsa, en uygun ve esnek tanımının bu yönlü olması gerektiği de gayet açıktır. Ancak bu esnek ulus tanımı ile imhacı ve inkârcı yaklaşımlar ve federalist çözümlerin sorun üretme kapasitelerinin önüne geçilebilir. Ayrılıkçılık ve şiddet kapısının önünü uzun vadeli kapatacak olan da yine bu esnek ulus ve çatı örgütlenmesi olacaktır. Askeri güç ve federalist çözümlerin, sorun çözme kapasiteleri şurada kalsın, kendi başlarına sürekli savaş hallerine ve ayrılıkçılığa kapıyı açık tutacaklarını hem tarihten hem de güncel yaşamdan gayet iyi bilmekteyiz. Kürtler mevcut halleriyle zaten kolektivitelerini ilerletmiş, birey olarak da özgürleşmede gelişmiş bir konumu teşkil etmektedir. Bundan gerisini kabul etmelerini dayatmanın daha yoğun şiddet ve ayrılıkçılığa yol açacağını, daha doğrusu açık olan bu yolda daha hızlı ve yoğun koşuya geçeceklerini söylemek kehanet olmayacaktır. Kuzey Irak'taki Kürdistan Federe Yönetimi biraz da bu gerçeği ifade etmektedir. İmha ve inkâr politikalarının Cumhuriyet tarihindeki sonuçları ise gözler önündedir. Sosyal bilimin vardığı aşama göz önüne alınarak KCK çözümü üzerinde durulursa, bunun Demokratik Türkiye, Demokratik Cumhuriyet ve Demokratik Ulus gerçekliğine hem en uygun çözüm hem de gerçekleşmesi en güçlü olasılık olarak önemini ortaya koymaktadır.


KCK Sistemi Kurumsallaşıyor


KCK çözümünün pratikleşmesi halinde olası gelişmeleri öngörmek öğretici olacaktır. Bu durumda Cumhuriyet kurumları varlıklarını koruyarak sürdüreceklerdir. Fakat artık farklı bir durum doğmuştur. KCK'nin de kurumlaşması gelişmektedir. Devlet kendini idari birimler halinde uygulatırken, KCK kendini demokratik kurumlar olarak işletmektedir. Konuları ve konumları farklılık ve benzerlik arz edebilir. Farklılık olduğunda birbirlerini tamamlayıcı yan ağır basacaktır. Benzerlik olduğunda ise olumlu bir yarış başlayacaktır. Hangisi toplumsal sorunlara daha iyi yanıtlar buluyorsa, onun desteklenmesi önceliği alacaktır.


Bu çözüm modelinde en önemli husus, birbirlerinin reddini veya ötekileştirilmesini gerektirmemesidir. Geleneksel tüm çözümler, devletli veya bireysel hak'lı olanlar hep ret veya ötekileme üzerine kuruluydu. Biri yıkılmadan veya ötekileştirilmeden, yerine diğeri veya daha iyi varsayılanı uygulanamazdı.


Bunda dinsel ve pozitivist dogmatizmin payı belirleyici olup, hem tarihte hem de günümüzde toplumu sorunlar yumağı haline getirmekten başka sonuç vermemiştir. Sosyal bilimin yeni verileri, toplumsal doğanın esnekliğini ve yüksek zihniyet düzeyini vurgulamaktadır. Simbiotik (karşılıklı yararlılık) ilişkinin yaygınlığını belirlemektedir. Antagonist (çatışmalı) çelişkinin zorunlu olmadığını ortaya koymaktadır. Demokratik siyaset kurumlarının (KCK bu tip kurumların çatı örgütlenmesi olarak kavranmalı) devletle ilişkilerinin yıkıcı olmaktan çok, devleti en randımanlı ve gerekli konumlara ittiğinden bahsetmek daha doğrudur. Gerginlik süreçleri yaşansa bile, aradaki yoğun diyalog demokratik çözümleri üretebilecektir. Süreç ilerlerse, ayakta kalacak olan kurumsal biçimler içinde en gerekli ve yararlı olanların durumlarını koruyup geliştirerek sürdüreceğini, gerekli ve yararlı olmayanların ise aşılacağını belirtmek mümkündür. Zaten demokratik mekanizmalardan beklenen sonuç da budur.

 
KCK'nin 4 temel boyutu

5- KCK Çözümünün Olası Uygulanma Boyutları

KCK çözümünün olası uygulanma boyutlarını ortaya koyduğumuzda konular daha da aydınlatılmış olacaktır.
  1. Ekonomik Boyut: KCK'nin ekonomik alan üzerinde yoğun çalışması olacaktır. Kapitalist modernite unsurlarının azami kârcı ve çevreyi yıkıcı etkilerine karşı toplumu ve çevreyi savunma durumunda olacaktır. Bunu ekonomik ve ekolojik komünler başta olmak üzere kârı esas almayan, toplumun temel ihtiyaçlarına cevap veren, çevreyi koruyan birimlerle yürütecektir. Toplumsal piyasa üzerindeki tekelci vurgunu önleyecektir. Kapitalist unsurlar yok edilmeyecek ancak oldukça sınırlandırılacaktır. Çalışma bir angarya olmaktan çıkarılacak, yaşamın ibadeti haline getirilecektir. Yaşam ve çalışma arasına örülen yabancılaşma duvarları yıkılacaktır. Toplumun her şeyini metalaştıran ve toplumu metaya boğan sistem yerine, kullanım ve zorunlu değişim değerlerine dayalı ekonomik sisteme öncelik tanınacaktır. KCK'nin dayandığı ekoloji ve toplumsal zemin bu sistem için biçilmiş kaftandır. Yaygın işsizliğin ortadan kaldırılması kadar, çalışmayı özgürlük olarak değerlendiren bir ahlâk anlayışı, toplumun gereksinim duyduğu tüm asli özlem ve ihtiyaçlarını giderecektir.
  2. Sosyal Boyut: KCK sistemi eğitim, sağlık, spor, sanat, hukuk gibi alanlarda toplumun gereksinimlerine yanıt vermekte de elverişli bir yönetim tarzıdır. Devletle yarışın ve karşılıklı ilişkinin (simbiotik ilişki) yaşanacağı bu toplumsal alanlarda, Cumhuriyet kurumlarının şimdiye kadar, kendilerinden bekleneni veremediği göz önüne getirildiğinde, KCK'nin fonksiyonel konumu daha iyi anlaşılacaktır. Sanıldığının aksine, bu alanlarda dil ve etnisite fazla sorun teşkil etmeyecektir. Eğitimin çok dilli olması sosyal gereklilik açısından teşvik edilmesi gereken bir durumdur. Türkçe kadar Kürtçe'nin veya başka dillerin geliştirilmesi, eğitimde kullanımı gerçekten anlam zenginliğini üretecektir. Bu alanda şovenizme ve dayatmalara yer ve gerek yoktur. Kürtlerin kendi eğitim, sağlık, spor ve sanat kurumlarını geliştirmeleri demokratik ulus içerikli olup, ulusal bütünlüğü özde sağlayacak, buna zenginlik katacaktır. Aynı hususlar diğer kültürler için de belirtilebilir. Türkiye Halkını veya Ulusunu kültürel zenginliklerin bütünlüğü olarak yorumlarsak, "sakınca", 'kırmızı çizgi' sanılan birçok hususun dogmatik, tutucu, gelişime hizmet etmeyen önyargılardan oluştuğu görülecektir. Gönüllü ulusal bütünlükten daha güçlendirici başka bir tutum düşünülemez.
  3. Güvenlik Boyutu: Üzerinde en çok tartışılacak, karar ve yasalar gerektirecek boyut, güvenlik alanına ilişkin olacaktır. Kürtler özgürlük yoksunu olmanın ötesinde, varlık olarak hep tehlikelerin kıyısında ve içinde yaşadıklarından, sağlam güvence talep edecekler ve kurumsal çözümde ısrarlı olacaklardır. Cumhuriyet ordusu dış tehditlere karşı savunulur, ancak Kürtlerin varlığı ve özgürlüğü konusundaki tutumun radikal bir dönüşüm geçirmesi gerekir. Diğer güvenlik kurumları için de aynı hususlar geçerlidir. Bu dönüşümler sağlanıncaya kadar KCK öz savunma güçlerini muhafaza etmek durumundadır. Özellikle köy koruculuğu, mevcut durumuyla JİTEM ve diğer paramiliter gruplar (Ergenekon'a kısmen yansıyanlar dahil) varlığını sürdürdükçe, KCK öz savunma birlikleri demokratik yaşamın vazgeçilmezi olacaklardır. Ordunun Kürdistan'da konumlanmasının dış tehdit hedefli olması, bununla birlikte Kürtlerin devletin ve ulusal bütünlüğün asli bir unsuru kabul edilip tehdit kaynağı olarak görülmesinden vazgeçilmesi gerekir. Cumhuriyet tarihinde yaşanan bu yönlü acı anıların aşılmasına birlikte çaba harcanmalıdır. KCK öz savunma birlikleri için çeşitli çözümler üretilebilir. Geçici ve sürekli konumlar düşünülebilir. Ordu ve diğer güvenlik birimleri kapsamında, Irak Kürtlerindeki gibi olmasa da, yerel güvenliğin bir parçası biçiminde dönüşümü sağlanabilir.
  4. Diplomatik Boyut: Bu boyuttaki en önemli sorun, Misak-ı Milli'ye aykırılık temelinde Kürdistan'ın ve Kürtlerin parçalanmasına nasıl bakıldığına ve ne tür çözüm önerildiğine ilişkindir. Şüphesiz buna Türkmenler, hatta Ermeniler ve Süryaniler de dâhildir. Durumları hem iç hem dış politikayı yoğunca etkilemektedir. Irak ve Ermenistan'daki gelişmeler son derece açıklayıcıdır. Suriye'deki gelişmelerin önemi de küçümsenemez. Zaten İran tüm dünyayı ilgilendirmektedir. Aradaki Kasr-ı Şirin Antlaşması'na çok uzakta kalıyormuş gibi bakmamak gerekir. Zaman sıkışıklığını yaşıyoruz. Tüm bu konular Ortadoğu çapında düşünmeyi ve çözüm üretmeyi zorunlu kılmaktadır. KCK Ortadoğu çapında çözüm üretmenin mükemmel bir örneğini sunmaktadır. Etnisite ve ulus farkı gözetmeksizin, daha doğrusu çeşitli mezhep, etnisite ve ulus farkları kapsamında sorunları çözen bir sistemi önermektedir.
     
PKK Lideri Abdullah Öcalan, KCK sistemini temel 4 boyut üzerinde somutlaştırarak, Türkiye için olduğu kadar Ortadoğu çapında da bir çözüm modeli geliştiriyor
Burada düşünülen model siyasi sınırları kaldıran, askeri çözüme kapı aralayan, tek başına federalizmi dayatan bir sistem değildir. AB dâhil, dünyanın sunduğu birçok çözüm yöntemini göz önünde bulunduran ama özgünlüğü olan bir yöntemin geliştirilmesinden bahsediyoruz. KCK bu ihtiyacı göz önünde bulundurmaktadır. Türkiye'nin ulusal bütünlüğü kapsamında tüm Ortadoğu Kürtlerini, Ermenileri, Süryanileri ve Türkmenleri kapsayan bir çatı örgütlenmesi olarak genişletilebilir. Devletleri kapsaması şart değildir. Devletler kendi aralarında AB türü bir birlik geliştirebilir. Özellikle Türkiye, Suriye ve Irak için gevşek bir konfederasyon önerilebilir. Bu model giderek Ortadoğu'da genişlik kazanabilir, derinleşebilir. KCK çözüm modeli devletlerin birlik modelinin zıttı olarak değil, toplumsal ihtiyaçtan doğan paralel ve tamamlayıcı bir sivil toplum birliği, demokratik konfederalizmi olarak düşünülmelidir. Ortadoğu pratiği sadece devletlerin diplomatik faaliyetleriyle sorunların çözümlenmediğine dair sayısız ders vermektedir. AB'nin en az devletler konfederasyonu kadar sivil toplum konfederasyonlarını da eş düzeyde geliştirmesi boşuna değildir. Günümüz ulus ötesi toplum ihtiyacı bu yönlü dayanışma örgütlenmesini vazgeçilmez kılmaktadır. Ortadoğu somutunda devletlerin konfederalizmiyle sivil toplumun demokratik konfederalizmi eş düzeyde önemli ve gerekli olup, paralel ve tamamlayıcı yönde geliştirilmek, bu yönlü sorunları böylece çözmek durumundadır.

KCK açısından başka boyutlardan da bahsetmek mümkündür. Ancak olası pratikler, gelişmeler açısından bu boyutlar yeterince aydınlatıcı ve öneri sunucudur. Şüphesiz her boyut ve başka alanlar için anayasal, yasal sorunlar ve birçok yönetmelik sorunu var olup çözümü gerekecektir. Bu yönde devletin güvenlik birimleriyle yoğun diyaloglar gerekli olup, ortak çözümlere katkıda bulunacaktır. Hükümet ve TBMM düzeyindeki çalışmalar çözümde kilit rol oynayacaktır. Ayrıca sadece devlet kurumları düzeyindeki diyalog ve ortak çabalar yeterli olmayacaktır. Yine Hükümetin ve TBMM'nin çabaları da tek başına yeterli değildir. Sivil toplumun ve bunun bir parçası olarak muhalefet partilerinin de önemli rolleri olacaktır. Özellikle kamuoyu çalışmaları şarttır. Basın ve yayın kuruluşları bunda hayati rol oynayacaktır. Üniversiteler ve akademi dünyasının katkıları küçümsenemez. Başta ABD ve AB olmak üzere çözümün birçok boyutunda neredeyse taraf konumunda olan bu güçler ve katkı sunabilecek diğer deneyim sahibi uluslararası güçlerin de çözümde katkıları beklenebilir.

Türkiye'nin demokratik açılımı ve Kürt sorununun çözüm modeline ilişkin bu değerlendirmeler, taslak düşünceler ve öneriler olarak anlaşılmalıdır. İlgili tüm tarafların düşünce ve öneri geliştirmeleri için üzerime düşen sorumluluğun gereği olarak tarafımdan bu taslak sunulmaktadır. Tartışmalar ve öneriler geliştikçe daha farklı katkılarımız elbette söz konusu olabilecektir.

Geriye nereden ve nasıl başlamalı biçiminde pratikte yapılacak, uygulanacak bir eylem programına veya planına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu yönlü plan önerimi bundan sonraki kısımda sunmaktayım.

Hiç yorum yok: