31 Mayıs 2011 Salı

AKP’nin Özel Harpçi, Hırsız ve Fetullahçı Adayları


1990-1996 yıllarından Riha’nın -Urfa- kan gölüne çevrildiği dönemde Riha valisiydi. Akbulut. Akbulut’un Riha’da valilik yaptığı 6 yıllık süreçte onlarca Kürt...


AKP TekirdağTevfik Ziyaeddin Akbulut

2007 seçimlerinde Tekirdağ’dan AKP milletvekili olarak seçildi. 12 Haziran seçimleri için tekrardan AKP’den milletvekili adayı yapıldı.
Bulgaristan- Kırcali doğumludur.
Göçmendir.
Değişik il ve ilçelerde yıllarca vali ve kaymakamlık yaptı.
1990-1996 yıllarından Riha’nın -Urfa- kan gölüne çevrildiği dönemde Riha valisiydi. Akbulut. Akbulut’un Riha’da valilik yaptığı 6 yıllık süreçte onlarca Kürt aydını ve yurtseveri katledildi. Bazılarının hala ne naaşları nede kemikleri bulunabildi.

Ne hikmetse Kemal Kılıç gibi gazeteciler katledilmeden önce hep Akbulut tarafından tehdit edildiler.  Hüseyin Deniz ile Nazım Babaoğlu gibi gazetecilerde benzer şekilde katledildiler. Babaoğlu’nun halen ne cesedi bulundu ne de kemikleri bulundu. Bir mezar taşı bile yok. Muhsin Melik gibi insan hakları savunucuları da Ziyaeddin Akbulut’un vali olduğu dönemde katledildiler. Aynı dönemde Abdullah Çatlı, Korkut Eken ve İbrahim Şahin gib Ergenekoncular da Siverek’te karargah kurmuşlardı.
Buna rağmen AKP hep Ergenekon’dan bahsederken kendi içindeki esas Ergenekon’dan sözetmez.
Üstüne üstlük Ziyaeddin Akbulut’u gibilerin ikinci defa milletvekili yaparak terfilendirmek istemektedir.


AKP Adana
Ömer Çelik

Adana doğumludur. Ailesinin Kürdistan’nın başkenti Amed’ten  Adana’ya göçettiği şeklinde bilgiler var. Fakat kendisi aslına sahip çıkmıyor. Kendini inkar ediyor. Başkalaşıma uğramış ve bunu doğal karşılıyor.
Üniversite yıllarında başkanı olan Erdoğan gibi ilkin mücahitliğe soyundu.
Ünivesiteyi bitirir bitirmez gazetecilik ve stratejistliğe adım attı.
Mücahitlikten mütahitliğe oradan da liberalliğe atlama yaptı.
Türkiye’deki tüm stratejistlerin MGK direktifleri doğrultusunda özel ve psikolojik savaş yürüttüğü biliniyor.
24 Şubat’taki MGK toplantısı da stratejist ismi adı altında Kürtlere ve Kürt Özgürlük Hareketin karşı özel ve psikolojik savaşın yürütülmesi gerektiği belgeli bir şekilde açığa çıkmıştı.
Ömer Çelik’in de bu çerçevede hem Erdoğan’a danışmanlık yaptığı hem de Kürtlere karşı uygulanacak strateji doğrultusunda özel olarak görevlendirildiği belirtiliyor.
Demokratik Toplum Kongresi demokratikleşme, özgürleşmeşme ve eşitliğin bir gereği olarak Özerklik ve çok dillilik konusunda karar alınca ilkin saldırıda bulanan Ömer Çelik idi.
O dönemde yaptığı açıklamada “Özerklik ve iki dil Türkiye’ye suikasttir” demişti.
Çelik’in konuşması ardından Türk Genelkurmayı’da darbeyi andıran bir şekilde DTK ve BDP’yi tehdit ederek benzer bir açıklamada bulunmuştu.
Böylece Ömer Çelik’in öncülük ettiği yeni bir ırkçı saldırı dalgası Kürtlere karşı başlatılmıştı.

AKP Batman

Mehmet Şimşek

Batman Kercews(Gercüş) doğumludur.
Fetullahçı olarak biliniyor.
Fetullah cemaati tarafından İngiltere’de okutuldu.
İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’nde özel eğitimden geçirildi.
Bu üniversite İngiliz dış istahbarat servisi olan MI6 elemanlarının yetiştirildiği bir yerdir.
Ayrıca burada yetiştirilen elemanlar İngiltere’nin özel olarak Kürdistan genel olarak Ortadoğu üzerindeki stratejilerini uygulamak üzere görevlendirilirler.
Abdullah Gül ile Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı olarak bilinen esasta bir kont-gerilla müsteşarlığı olan bu müsteşarlığın başına getirilen Niyazi Tanılır’da aynı üniversitede yetiştirildiler.
1995’ten itibaren Kürtlere karşı geliştirilen siyasal ve diplomatik saldırıların koordinatörlüğünün Abdullah Gül tarafından yürütülmesi Şimşek hakkında ipucunu veriyor.
Mehmet Şimşek’in 1990 yılından beri Kürdistan’la herhangi bir ilişkisi kalmadı. 2007 yılında AKP’den Dîlok milletvekili seçilene kadar Newyork’da yaşıyordu.
ABD’nin ve uluslararası sermeyanin çıkarları doğrultusunda görev yapıyordu.
Milletvekili olduktan sonra AKP tarafından maliye bakanı yapıldı.
Maliye bakanı olarak MGK toplantılarına katıldı.
Kürtlere karşı Özel Harp çerçevesinde kullanılan gizli bütçenin belirlenmesinde etkin rol oynadı ve çıkarılan kararlarda imzası var.
Verdiği demeçlerde “Bakın bende Kürt kökenliyim” diyerek makam ve mevki karşılığında asimile olma ve Türkleşmeyi kabul etmekte devletin tekçi ırkçı resmi ideolojisini meşrulaştırmya çalışmakta.


AKP Wan
Gülşen Orhan
 
Wan Miks dogumludur.
23. Dönemde AKP millevekili olarak yer aldı.
AKP’nin kurmayları gittikleri yerlere devamlı bir şekilde vitrin çiçeği olarak götürülen Gülşen Orhan idi.
Oysa Orhan’ın ne kadınların özgürlüğü ile eşitliği ne de Kürtlerin temel hakları konusunda söylediği tek bir söz olmadığı gibi öyle bir icraatıda görülmedi.
Bunun aksine babasının evinde çalışırken defalarca tecavüze uğrayan N.Y olayı açığa çıkınca, N.Y önce ölümle tehdit edildi.
Ardından da Gülşen Orhan olayı kapatmak için bir avukat görevlendirdi.
N.Y, Gülşen Orhan’ın kardeşi Numan Orhan’ın tecavüzüne nasıl uğradığını şöyle anlattı: “Ablamla birlikte çalışıyorduk. Numan geldi. Bizi çağırdı. Ablamın işi olduğu için ben gittim. Gittiğimde evin arkasında küçük bir kulübe vardı. Orada zorla tecavüz etti. Ondan sonra sürekli geliyordu, bana tecavüz ediyordu”
Numan Orhan’la birlikte başka kişilerin tecavüzüne uğrayan N.Y daha sonra bir çocuk doğurdu. Olayın duyulması bundan sonra oldu.
Gülşen Orhan devreye girerek olayı kapatmaya çalıştı. Olay basına yansıyınca Erdoğan’da devreye girerek “niye gizli tutulmadı niye haber oldu” diye Gülşen’i azarlamıştı.
Gülşen Orhan’ın ve kardeşi Numan’ın vukuatı sadece bu değil. Numan’ın,  Tayip Erdoğan’a bağlı TOKİ’den palazlanarak  aldığı ihaleler de var.
2009 yılında TOKİ konutlarında çalışan işçiler haklarını isteğince Numan’ın silahlı saldırısına uğradılar. Bu saldırı sonucunda Mirza Uğurlu ile Suat Barçın yaralandılar.
Gülşen Orhan bu olayda da yargı ile polis teşkilatını devreye koyarak olayı kapatmaya çalıştı.
Tüm bunlar olurken Erdoğan sanki bir şey olmamış gibi 12 Haziran seçimleri için yine Gülşen Orhan’ı aday gösterdi.


Burhan Kayatürk 

Wanlı ama Wanla bir alakası kalmamıştır.
Ankara’da yaşıyor.
2002 yılında AKP’den Ankara milletvekili adayı olarak gösterildi ama seçilmedi.
AKP’den aday gösterildikten sonra zenginlikte şaha kalktı.
2002’de  bir dükkanı vardı. Şimdi tam tamamına 40 adet mağazalar zinciri var.
Zenginlikte  bu kadar uçma hep Kayatürk gibi AKP’lilere nasip oluyor. Bunun tesadüf olmadığı aşikardır. AKP’li olmadan Hüseyin Çelik gibi züğürt, AKP li olduktan sonra ise Hüseyin Çelik gibi holdingleştiği için, Wan halkı Kayatürk’ü, 2. Hüseyin Çelik olarak adlandırıyor.
Wan’da aday gösterildi onun yüreği Ankara’da atıyor.
Kayatürk, 04 Mayıs 2011 tarihinde Şehrivan Gazetesi’ne verdiği röportajda adaylık müracaatını Ankara için yaptığını itiraf edip şu açıklamda bulunuyor:
“Listeler açıklandığında televizyondan Ankara listesine baktım. İsmimin olmadığını görünce bu dönem milletvekili değilim diye düşündüm. Saat 17.04’te Van 1.sıra adayı olduğumu genel merkezimizden gelen telefonla öğrendim. Bu saate kadar Van’a geleceğim hiçbir şekilde bana söylenmedi”.
Bir tarafta Kürt halkına giderken bende Kürdüm argümanını kulanırken, diğer taraftan ise son günlerde yaptığı bir konuşmada Kürt halkını hırsızlıkla suçlarken şunu söyledi: “Bunların demokrasi anlayışı hırsızlıktır. Bunu da buradan söylüyorum”.
Tüm bunları yapan ve söyleyen Kayatürk, AKP tarafından Wan’dan 1. sıradan aday gösterildi.


Fatih Çiftçi
Wan’dan 2.sıra adayı
 
4 yıl ANAP’tan, 4 yıl da AKP’den Erciş Belediye Başkanı oldu.
8 yıllık Belediye Başkanlığı döneminde öyle yolsuzluklar yaptı ki Erciş’i enkaza çevirdi.
187 dönümlük arsayı kendi üzerine, 57 dönümlük arsayı da kardeşi Alim Çiftçi üzerine tapuladı. AKP’li Çiftçi ilçedeki park, cadde, okul, bulvar, sokak, çeşmelere de anne ve babasının ismini vererek, adeta ilçeyi Çiftçi ailesinin malikanesi haline getirmiş durumda.
Bir okula babasi Ebubekir Çiftçi, bir okula annesi Kadriye, bir okula da hem anne hem babasının ismini, sokak ile çeşme isimlerine de anne ile babasının ismini vermiş.
Hakkında “yolsuzluk, görevi kötüye kullanma, imar mevzuatına aykırılık ve evrakta sahtecilikten” dava açıldı. Fakat AKP’nin İçişleri Bakanlığı soruşmaya izin vermedi.


Mustafa Bilici

Wan Belediyesi AKP’nin elinde olduğu dönemde haksız bir şekilde imar uygulaması yaparak fakir bir Wan’lının arsasına ortak oldu. Hatta öyle yaptıki O fakirin arsasını elinden almaya çalıştı.

AKP Amed
Galip Ensarioğlu

1990 yıllardan 2009 yılına kadar onbinlerce Kürdü katleden, binlerce köyü yakıp yıkan, yerinden yurdundan göçettiren Çiller ve Demirel’in partisi Doğru Yol Partisi’nde Amed il başkanlığını yaptı. Katliamların ortaklığını yaptı.
2009 yılında Amed’te yapılan Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı seçimlerinde yurtsever işadamların desteği ile AKP’nin desteklediği Mehmet Kaya yerine oda başkanlığına seçildi.
Yurtsever kesimlerden aldığı desteği bireysel güce dönüştürerek reklamını yaptı. AKP’den milletvekili olmak için 12 Eylül 2010 Referandumunda evet cephesinde yer aldı.
Katıldığı bir TV programında “Eğer Kürtçe eğitim hakkı tanınırsa cocuğumu Kürtçe eğitim veren okula göndermem” diyerek inkarcılığın meşru olduğunu göstermeye çalıştı.
AKP’ye yanaşarak evetçi cephede yer almadan önce ve sonrasında Erdoğan’a bağlı olan TOKİ’den ihale aldı. Galip Ensarioğlu, Diyarbakır Söz gazete ve TV sahibi M.Ali Altındağ ile birlikte TOKİ’den aldığı ihale miktarı 300 milyonu aşıyor.
Ensarioğlu halen Amed, Eleziz ve Çewlig gibi kentlerde aldığı TOKİ konut ve kamu binası inşaatları devam ediyor.
Salim Ensarioğlu’nun belirtiğine göre yaptıkları bir aile meclisi toplantısında Galip’in değil kendisinin AKP’den aday olması kararlaştırıldı. Galip’in bu karara uymayarak kürsü ve makam için gidip AKP’den aday olduğunu ve aileye ihanet ettiğini söyledi.
Bunları söyleyen Salim Ensarioğlu bağımsız aday olarak seçimlere katılırken. Galip Ensarioğlu, AKP tarafından Amed’ten 2.sıradan milletvekili adayı olarak gösterildi.


Mehdi Eker

2. Cemil Çiçek kişiliği AKP’li Vecdi Gönül iken,  Mehdi Eker de 3.Cemil Çiçek vakasıdır.
İki dönem üst üste Tarım Bakanı olarak görev yaptı. Aynen Gönül gibi hiç değişmeyen bakanlardan ikincisidir.
Tüm AKP’li bakanlar gibi Eker İngiliz yetiştirmesidir.
İstanbul belediyesinden beri Erdoğan’ın has adamıdır.
Erdoğan’ın hem mikrofonu hem de sekreter kalemi gibidir.
Bir yanı evlilik yaptığı göçmen eşinden dolayı Fetullahçı cemaate dayanıyor, bir yanı da Erdoğan’ın has adamı olmasından dolayı inkarcılığa dayanıyor.
Amed’le hiç bir manevi ve kültürel bağı yoktur. Kürtlüğünü ruhsal anlamda inkar ediyor.
Amed’li olmaktandan utanacak kadar Kürtlere yabancılaşmıştır.
11 Kasım 2009’da Dicle Üniversitesi’nda yaptığı bir konuşmada serhıldan, özgürlük ve direnişin kalesi olan Amed’e ilişkin şöyle demişti:  “Diyarbakır’ın adı malesef hak etmediği halde 30 yıldır terör ile anılıyor”.
Sadece bununla yetinmeyen Eker, Kürtlerin kendi hükümetleri tarafından askeri ve siyasi soykırım operasyonları ile katledilmesi ve tutuklanmasını meşru gösterip daha ileri giderek şu şekilde konuşmuştu:  “Eskiden asit kuyularına atılıyorlardı, hapse girmeye şükretsinler”.
Böylesi bir zihniyete sahip olan Eker, AKP tarafından 1.sıra adayı olarak gösterildi


Cuma İçten

AKP tarafından 12 Haziran seçimlerinde Amed’ten 5. sıradan adayı gösterildi.
 Nerede bir Kürt düşmanlığı varsa Cuma İçten hemen  orada hazır ve nazır.
 Konjuktüre göre ya polis muhbiri, ya Hizbul-Kontracı ya Fetullahçı ya da ırkçılardan yana olabiliyor. Yani her telde oynuyor.
Ziya Gökalp Lisesi’de iken hem polise muhbirlik yapıyor hem de Hizbul-Kontra
faaliyetlerinde bulunuyordu.
1990’larda Refah Partisi güçlenince Refah Partisi’ne girdi. 1993 yılından itibaren Amed’ten İstanbul’a taşındı. Amed’le herhangi bir bağı kalmadı. İstanbul’da yaşıyor.  Silah ticaretine başladı ve Türkiye’deki baş silah tüccarıdır.
AKP iktidara gelince birden AKP’ci ve Fetullah Gülenci oldu.
2004 yılında Gülen Cemaati tarafından ABD’nin Newport İnternational Üniversitesi’ne gönderildi ve orada okudu. Fetullahçıların aktif kadrosudur.
Kürt çocuklarının Türkleştirilmesi amacıyla kurulan Gönül Köprüsü Derneği’nde yönetim kurulunda yer alıyor.
Kürtleri aşağılayan ırkçı dizilerden Kılıç Günü ve Kurtlar Vadisi Pusu’nun sponsorudur. Kurtlar Vadisi’nin sponsoru olması itibarıyla bu dizinin senaristlerinden Soner Yalçın’ı da finanse ediyor.
Sadece bu iki dizinin değil Pornocu yönetmen Sami Utku’nun yönettiği ve Fetullah Gülen’in TV’si olarak bilinen Samanyolu TV’de yayınlanan “Tek Türkiye” adlı ırkçı dizininde sponsordur.
Anlaşılıyor ki, Cuma İçten’nin bir ayağı eski Ergenekonda bir ayağıda Fetullahçı Ergenekondadır.

Silah Üreticileri, Satıcıları ve Sevenleri Derneği Başkanıdır. 1500 tane silah bayisi var.
AKP’nin çıkarmak istediği teksas kanunun savuncularındandır. Silahların satılmasından yana olurken ve bunu savunurken şöyle diyordu.
“Millet olarak silah kültüründen uzaklaştığımız sürece, devlet olarak da silah kültüründen uzaklaşmış oluruz. Kuvay-I Milliye Hareketi ve mücadelede yaşadığımız sıkıntılar unutulmamalıdır”.
Cuma İçten, silahların gerekliliği ve Türk milleti ile devletinin silahlanmasını teşvik ederken, Kürtlerin kendini meşru şekilde savunmasını ise “Birileri silahı bırakmadıkça, birileri hukuku tanımadıkçı, asla bu problemler çözülmeyecektir”.
Kürtlere bakışını ise “Bu bölgenin yollara, medeni yaşam tarzına, kapita güce ihtiyacı var” diyerek hem Kürtleri geri gören bir zihniyet sahip olduğunu hem de sömürgeci mantıkla yaklaştığını açığa vuruyor. DTK’nin Demokratik Özerklik çalıştayını da “Sözde özerklik isteyen bir çalıştay” diyerek inkarcı bir anlayışla yaklaştığını açığa vuruyor.
Bunların dışında mafyavari işler ile uyuşturucu ticareti yaptığı belirtiliyor.


AKP Hatay
Hacı Bayramtürkoğlu

Dörtyol Eski Belediye Başkanı.
AKP herkesi Ergenekonculukla suçluyor.
Esas Ergenekonculara listesinde yer veren AKP’ni ta kendisidir.
AKP’nin 12 Hazian seçimlerinde seçmenlerinin karşısına Ergenekon sanıklarını çıkaran CHP'yi sert dille eleştiren Tayyip Erdoğan, Bayram Türkoğlu gibilerini Hatay’da 5. sıradan kendi adayı olarak gösterdi.
AKP'nin MHP'den transfer ettiği milletvekili adayı Dörtyol eski Belediye Başkanı Hacı Bayram Türkoğlu'nun, Ergenekoncu emekli general Veli Küçük'le çekilmiş fotoğrafı ortaya çıktı.
Türkoğlu'nun 2005-2006 yıllarında Azerbaycan'da katıldığı Türk Kurultayı'nda emekli general Veli Küçük'le çekilmiş fotoğrafı ortaya çıkarıldı. Fotoğrafta, AK Parti'nin adayı Türkoğlu ve Küçük ile Hataylı bazı siyasiler ve bürokratlar yer alıyor.
Ergenekoncu Veli Küçük'ü  şu sözlerle övdü: "Fotoğraftaki kişi memlekete hizmet etmiş, emekli bir generaldir. Memleketin paşası ile fotoğraf çktirdiysem ne var bunda?"

AKP Antalya

Mehmet Vecdi Gönül

Erzincan doğumludur.2001 yılından beri AKP’de milletvekilidir.

2.Cemil Çiçek’tir.
 
AKP’nin diğer bakanları ve kont-gerilla elemanlarının eğitim gördüğü ABD’nin California Üniverstisetisi’nde eğitim gördü.
Çekirdekten yetişme özel harp elemanıdır.
Kaymakamlık, valilik ve sayıştay denetçisi gibi görevlerde bulundu.
2002 yılından itibaren Milli Savunma Bakanı’dır. AKP’de hiç değişmeyen tek bakandır.
Kürtlere ve Özgürlük Hareketine karşı yürütülen soykırım savaşının koordinatörlerindendir. Başında bulunduğu Savunma Bakanlığı direkt ordunun direktifleri doğrultusunda hareket etmekte ve en kilit olan bakanlıktır. Ordunun her dediğine başım gözüm üstüne desturuyla hareket etmektedir.
2004 yılında itibaren çıkarılan TMK, Polis Vazife ve Selahiyeti Kanunu, Kont-gerillanın meşrulaştırıldığı kanun olan Askeri Personel Kanunu,  Kont-gerilla Müsteşarlığı olarak anılan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’nın çıkarılmasında başrol oynadı.
Türkiye’nin Kürtlere karşı başta ABD ve İsrail olmak üzere yaptığı tüm stratejik ve silah alımı antlaşmalarında imzası bulunan Gönül’dür.
Yine MGK’nın Kürtlere karşı geliştirdiği tüm soykırım planları ile  Özel Ordu’nun kurulmasının altında imzası olan Gönül’dür.
Kürtlerin paralı katiller diye adlandırdığı Özel Ordu’nun kurulmasına ilişkin yaptığı bir açıklamada şöyle diyordu.
“Şu anda sınır hatında 6 tümen askerimiz var. Bunu daha da arttıracağız”.
Bu söylemiyle 180 bin askere tekabül eden 6 tümene ve halkın paralı katiller dediği Özel Ordu’ya övgü düzmesi tek başına Gönül’ün herşeyini açıklayan mahiyettedir.
AKP, Gönül’ün has bir özel harpçisi olmasına o kadar iftihar ediyor ki O’nu yeniden 4. defa parlementoya göndermek için Antalya’dan birinci sıra adayı olarak gösterdi.


AKP Çewlig(Bingöl)
Cevdet Yılmaz

İngiltere ile ABD istihbarat örgütleri MI6 ve CIA’nin denetimindeki üniversitelerde yetiştirilip Türkiye’ye gönderilen diğer AKP’li bakanlar gibi Cevdet Yılmaz’da ABD’nin Denver Üniversitesi’nde yetiştirildi. Fetullahçı Cemaat tarafından ABD’ye gönderildiği ve Fetullahçı olduğu belirtiliyor.
AKP, Çewlig’i denetiminde tutmak için Yılmaz’ı GAP ve DAP’tan sorumlu bakanlığa getirdi.
AB fonlarından Kürdistan gönderilen para ile SODES, KÖYDES ve BELDES projeleri adı altında aktarılan paralar Cevdet Yılmaz denetiminde AKP’nin yan kuruluşları ile Fetullah Cemaati’nin kurumları ile vakıflarına aktarılmakta. Böylece AKP’li yöneticiler ile Fetullahçılar palazlandırılıyor. Bu işin koordinatörlüğünü Cevdet Yılmaz yapmaktadır.  Daha önce belgeleriyle açığa çıktığı gibi Bejan Matur’un başında olduğu Fetulahçı Vakıf ile EHİ-DER gibi Fetullahçı kurumlara aktarılan paralar Yılmaz’ın icraatları arasında yer alıyor.
Ayrıca Cevdet Yılmaz Çewlig’te “Zazalar ayrı halktır” diyerek Kürt halkını parçalayıp bölerek AKP’leştirmeye çalışırken, Amed’te ise “Zaza Kürtler ve Kurmanc Kürtler” diyerek nabza göre şerbet vererek ikili dil kullanmakta, siyasi ahlaksızlık örneğini sergilemektedir.


Eşref Taş

Fırat Üniversitesi’nde öğrenci iken faşist grublar içinde yer alıyor ve polise muhbirlik yapıyordu.
Daha sonra Fetullahçılara yanaştı. Öğretim elemanı olacak ne bir birikimi ne de bir kapasitesi vardı. Buna rağmen Fetullahçı bir kadro olarak üniversitede öğretim üyesi yapıldı.
Halkla herhangi bir yakınlığı yoktur. Kürtlerin asimile edilmesinde ve devşirilmesinde devletin görevlendirdiği Fetullahçı Cemaatte misyonerlik görevi yapıyor.


Şahin Bingöl

Çewlig’te Sağlık Müdür Yardımcılığı görevini yürütürken kendi adamlarına dağıttığı ihaleler dolayısıyla ismi ayyuka çıktı. Bu durumu tüm Çewlig halkı tarafından da konuşulmaktadır.
Sadece bununla yetinmedi. Ailesiyle birlikte gerillaya komplo kurduğu ve bizzat gerillaları katlettiği herkesçe biliniyor.
Yılmaz ve Taş gibi Şahin Bingöl’de Fetullahçı Cemaat kadrosu olarak Çewlig’ten AKP’nin milletvekili adayı yapıldı.
Öyle anlaşıyor ki AKP tüm Çewlig’i Fetullahçıların denetimine vermek istiyor.


AKP Merdin

AKP Mardin’den Bir Gladiocu Bir de Hizbul-Kontracı’yı aday gösterdi.
 
Abdurrahim Akdağ

 
AKP’den milletvekili adayıdır.
CIA tarafından bir kont-gerilla örgütü olarak kurulduğu belgelerle açığa çıkan ve Türk ırkçılığının kuluçka örgütü olarak bilinen Milli Türk Talebe Birliği(MTTB) Mardin Şube yönetiminde yer aldı.
Hizbul-Kontra örgütünün lideri Hüseyin Durmaz-Velioğlu- nasıl ki MTTB yetiştirmesi ise Abdurrahim Akdağ’da öyledir.
İkisininde yolları Hizbul-Kontra örgütünde kesişti.
Hüseyin Durmaz’ın-Velioğlu- karargahı Merdin’de iken sağ kolu Abdurrahim Akdağ idi.
Akdağ,  yurtsever Kürtlerin satırla, çivili tahtalarla, domuz bağlarıyla ve kurşunla arkadan katledilmesinde baş rol oynayan Hizbul-Kontra liderlerinden biridir. Başta Qoser ilçesi olmak üzere Merdin ve tüm ilçelerinde Kürt yurtseverlerin katledilmesinde önderlik yapan Akdağ’dır. Bu nedenle Hizbul-Kontra ana davasında yargılandı.
AKP tüm Hizbul-Kontra yönetici ile tetikçilerini hapisten bırakıp MİT’e ait jiplerle İran’a
götürürken Kürtleri katlemede liderlik yapan Abdurrahim Akdağ’ı da meclise göndermeye çalışmaktadır.


Muammer Güler

Nerede karanlık işler varsa hep oralarda vali olarak görev yapan Muammer Güler oldu.
1994 ile 2000 yıllarında Dilok’ta(Antep) görev yaparken onlarca Kürt yurtseveri katledildi.
İstanbul’da da Valiliği döneminde Hırant Dink gibi aydınlar katledildi.
Dink’in katledilmesinde direkt sorumluluğu olduğu açığa çıktı.
AKP JİTEM’inin valisi olarak tanındı.
Kont-gerilla karargahı olarakta adlandırılan ve kont-gerillanın kanuni hale getirildiği kurum olan, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’nın başına getirildi. Bu kurumun başına getirilmesiyle birlikte Kürtlere karşı yoğun bir şekilde özel savaş başlatıldı.
AKP şimdi de Güler gibi bir Özel Harpçiyi Merdin’den meclise taşımak istiyor.
Muammer Güler ile Abdurrahim Akdağ’ın bir tabloda olduğu AKP, JİTEM ve Hizbul-Kontra’nın bileşkesinin AKP olduğunu bir kez daha doğrulanmış oluyor.


AKP Bursa

Bursa kenti Osmanlı Devletinin yayılması ve çoğu yeri işgal etmesinde İznik’ten sonra başkentlik yapan bir merkezdir.
Özellikle orduya bağlı OYAK gibi sermeya kuruluşlarının bulunduğu bir merkezdir. Kont-gerilla merkezi olarak da biliniyor.
Uluslararası sermeyanin güçlü olduğu bir şehirdir.
Bu özelliklerinden dolayı İngiltere Kraliçesinin ziyaret ettiği ilk yerlerden biridir.
Ayrıca ağırlıkta Balkanlar ile Kafkasyadan getirilen Boşnak, Bulgar, Arnavut, Çerkez, Gürcü vb Türk olmayan göçmenlerin yerleştirildiği bir şehir olduğundan dolayı Sünni Türklük te denilen devşirme Türklüğün etkin olduğu bir şehirdir.
Burada devamlı ırkçılık körüklendiği için sürekli Kürtlere karşı ırkçı saldırılar olmaktadır. Bir yıl önce İnegöl’de geliştirilen saldırılar bunun somut ifadesidir.



Bülent Arınç

Irkçılığın yuvası MTTB’nde yetişti.
Türk ırkçısı MHP’li katil tetikçilerine avukatlık yapmakla ünlendi.
1995 yılında Refah Partisi’nden milletvekili oldu.
1996 ile 1997 yıllarında hükümette yer alarak binlerce köyün yakıp yıkılmasında, onbinlerce Kürdün kateldilmesinde imzası ve talimatı var.
Aynı icraatı şimdi AKP’de sürdürüyor.
İslam maskesiyle Kürtlere ve Kürt kadınına düşmanlık yapıyor.
Emine Ayna’ya “yaratık”, Sabahat Tuncel’e “edepsiz” dedi.
Kürtleride aşağılayarak üstün ırkçılık anlayışıyla “haddinizi” aşmayın diyor.
Bu icraatlarından dolayı Kürtler O’na “Kürt ve kadın düşmanı”diyorlar.
Ordu karşıtı gibi gözüküyor fakat en fazla orducu olan biridir.
Türk ordusuna “peygamber ocağı” diyen, özel orduyu methedip özel ordunun sayısını artırıp vurduğunu avlayacak diyerek Kürtlerin katledilmesini övünerek anlatan bir ruh haline sahiptir.
Yine Şırnex ile Colemergi kastederek “oradaki asker sayımız sivillerden daha fazla”, Kürtlerde gerilla kim halk kim belli değil “hepsi terörist” diyen bir zihniyete sahiptir.
1995 yılından itibaren Kürtlerin kırımdan geçiririlmesinde MGK’nin geliştirdiği tüm planlarlarda imzası ve kararı olanların en başında Arınç yer alıyor.
Tayip Erdoğan, Abdullah Gül ile birlikte AKP’nin üçlü kurmayında yer alıyor.
İttihat Terakki de Talat, Enver ile Cemal Paşalar nasıl bir misyona sahip idilerse aynısını AKP’de Arınç, Erdoğan ile Gül yapıyor.
Bunun dışında Kürt çocuklarının Türkleştirilmesinde Neo-Kemalizm misyonuyla hareket eden Fetullahçı okullarınında koordinatörü Arınç’tır.



AKP Bedlis(Bitlis)
Vedat Demiröz

Bedlis 1.sıra adayı
1977 yılından itibaren Bedlis ile bir ilişkisi kalmadı.
İstanbul’dan ithal edildi.

AKP’nin rant şirketine dönüşen ve Tayyip Erdoğan’a bağlı TOKİ’nin üst yönetiminde yer aldığı için Erdoğan’ın adamı olarak Bedlis’ten aday gösterildi.
Ayrca Fetullahçı olarak ta tanınıyor.
İstanbul’dan atama usulü Bedlis gönderilerek aday gösterilmesine Bedlis halkının büyük bir tepkisi var.


Vahit Kiler

Fetullahçı olarak biliniyor.
Fetullahçı ve AKP’li olduğu için palazlandırıldı. Kiler AŞ adlı holdingi var.
Vedat Demiröz gibi Bedlis ile alakası yok. İstanbul’a yerleşmiş.
Fetullahçılar ve AKP tarafından Kürtlerin Türkleştirilmesi amacıyla zenginleştirildi ve bir Truva atı gibi Bedlis üzerine oynuyor.
Verdiği bir demeçte Kürt çoçuklarının soykırımdan geçirilerek Türkleştirilmesi durumunda başarıya ulaşacaklarını belirtirken şunları söylüyordu.
“Bedlis’teki çocukları anaokullarında itibaren yoğun bir şekilde Türk dili ve kültürü ile eğitip, yetiştireceğiz böylece PKK’ye yakınlık duymalarının kökünü kurutacağız”.


AKP Riha(Urfa)
Faruk Çelik

Devşirme ırkçılığın etkin olduğu Artvin-Yusufeli doğumludur.
Artvin Şavşat doğumlu ve Milli İstihbarat Teşkilatı-MİT- üyesi olduğu belirtiliyor. Necdet Subaşı ile birlikte Diyanet İşleri Başkanlığı vasıtasıyla Kürtler ve diğer halklar ile inançları Türk etnik ırkçılığının hizmetine sokmak ve kırımda geçirmek amacıyla etkin bir şekilde çalışma yürüttü.
Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan sorumlu bakan olduğu için Şubat toplantısında MGK’nın aldığı karar doğrultusunda 15 bin JİTEM’ci imamın Kürdistan’a gönderilmesinde direkt imzası bulunan birinci dereceden yürütücü konumdadır.
Yine Kürt ve Türk Alevilerini kırımdan geçirmek amacıyla “Alevi Açılımı” adı altında başlatılan kırım projesinin baş yürütücüsüdür.
Riha’yla hiçbir bağı olmamasına rağmen Erdoğan tarafından atama usulü aday olarak Riha’ya gönderildi.
Riha halkı bu nedenle Faruk Çelik’e karşı çıkıyor ve ithal aday istemiyoruz demekte.

Abdulkerim Gök

 
Harran Üniversitesi Maliye Bölümü öğrencilerinin 1999 ile 2000 yıllarında hazırladığı “GAP” adlı yüksek lisans ve doktara çalışmasını çalararak “Bölgelerarası Dengesizliklerin Giderilmesinde Maliye Politikalasının Rolü ve GAP Örneğ”i adı altında verdiği doktora tezi ile tanınıyor.
Yine Nihat Küçük’ün Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Geçmişten Bugüne Vergi Direnci” adıyla yazdığı makaleyi alarak  “Vergi Direncinin Gelişimi” adı altında yayınlayan Gök idi.
Öğrencilerin şikayeti sonucunda Gök’ün yaptığı eser hırsızlığı açığa çıktı.
Bunun dışında dil sınavına da kendi yerine başkasını sokarak 65 puan aldığı ortaya çıktı.
Ayrıca af dilekçesinde da sahte imza kullandı.
AKP’nin  nasıl ak siyaset yürüttüğü , yolsuzluklarla nasıl mücaddele ettiği ne tip kadrolarla ülkeyi yönetmek istediği konusunda Abdulkerim Gök örneği yeterde artar…

AKP Dilok(Antep)

Hüseyin Çelik

AKP’li diğer bakanlar gibi İngiltere’deki Londra Üniversitesi yetiştirmesidir. Fetullahçı olarak biliniyor. Devletin çekirdek kadrosu sayılıyor.
1990’larda DYP’de yer aldı. 90’lı yıllardaki katliamlara ortaktır.
Kürt çocukların anakucağından alınıp anaokullarında kırımdan geçirilmesi amacıyla Kürdistan’da yaygın bir şekilde anaokullarının kurulması, O’nun Milli Eğitim Bakanlığı döneminde başlatıldı.
Tek bir kuruşu yok iken, AKP’de bakan olduktan sonra holdingleşti. Wan’daki tüm ihaleleri alan kendisi ve ailesi oldu.
Yaptığı yolsuzluklar ve hırsızlıklar açığı çıktı. Su hırsızlığı bile yaptığı belgelendi.
Yaptığı yolsuzluklar ve hırsızlıklar ayyuka çıkınca Wan halkından büyük tepki görünce Dilok’tan aday gösterildi.
Dilok halkı da Hüseyin Çelik’in icraatlarını bildiği için Dilok’tan aday gösterilmesinden şikayetçidir.

AKP Şırnex

Mehmet Emin Dindar

Milli Görüş’ten Fetullahçılığa, Fetullahçılıktan AKP’ye  atlayan bir kişiliktir.
Erdoğan’ın İstanbul Belediye’sinden beri kadrosudur.
Kürt halkı O’na TRT-6’nın Seda Sayan’ı ismini taktı.
Kasrik’ten dövizci Çobanların yüzbinlerce dolarını yedi. Çobanlar kendi paralarını isteğince Erdoğan’ın dayılığında İstanbul polisini karşılarına çıkardı.
Kardeşleri Mehmet Dindar, İhsan Dindar ile Selim Dindar hep şüpheli bir şekilde öldü ya da öldürüldü. Üç ölüm şüpheli olmasına rağmen Mehmet Emin Dindar oralı olmadı.
Halk içinde söylenen ise her üç kardeşin miras için Mehmet Emin Dindar tarafından öldürtüldüğüdür.
Mehmet Emin Dindar öldürtmede o kadar usta olacak ki, AKP’den aday olunca Şırnak Tabipler Odası Başkanı ve Cizre Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı İsmail Vesek’i tehdit ederek haddini bildireceğini söyledi.
Yine 2 Mayıs’ta Şırnak’taki Türk Polis Teşkilatına bir dilekçe vererek Kürt halkını şikayet ediyordu.

Mehmet Tatar


Korucubaşılığı yaptı.
Şırnex’teki köylerin yakılıp yıkılmasında, yüzlerce yurtseverlerin katledilmesinde etkin bir şekilde rol oynadı.
JİTEM’le birlikte Şırnex kömürünü ve ormanlarınların talan ederek zenginleşti.


AKP Colemerg(Hakkari)
Mehmet Necip Zeydan

2007 seçimlerinde AKP karşıtıydı ve DP’den aday oldu.
O dönemde yaptığı bir konuşmada AKP’nin yolsuzluk yaptığı, ülkeyi fakirleştirdiği, AKP’lilerin ise çalıp çırpırak zenginleştiğini söylemişti.
2007 farklı kulvarda olan Necip Zeydan herhalde AKP’liler gibi daha fazla zenginleşmek istiyor ki önce karşı çıktığı AKP’den aday oluyor.

Özgür Bilge

Hiç yorum yok: