2 Nisan 2011 Cumartesi

Suikast Planının Perde Arkası

Mehmet Metiner'e suikast hazırlı içerisinde olduğu" iddiasıyla tutuklanan 18 yaşındaki Kutbettin Güllü'ye avukat, polis ve savcı işbirliği ile zorla belge imzalatıldığı ortaya çıktı.

Bazı basın yayın organları tarafından tek merkezden "PKK'nin kaos planı" başlığıyla kimi "Kürt aydınlarının PKK tarafından tehdit edildiği ve bunlara karşı suikast hazırlığı içerisinde olunduğu" yönündeki haberlerin hemen ardından "AKP'nin kalemşörü" olarak bilinen Mehmet Metiner'e suikast hazırlığı içinde olduğu iddiasıyla bir kişinin yakalandığı haberleri yayınlandı. 11 Şubat'ta gözaltına alınan 18 yaşındaki Kutbettin Güllü'nün "İtirafları" başlığı ile verilen haberler ise hazırlanan senaryonun devamı niteliğindeydi. Güllü hakkında açılan dosyaya "Gizlilik kararı" konulmasına rağmen henüz emniyette ifade verdiği esnada el altından bazı basın yayın organlarına sızdırılan bilgilerde "Kandil'de özel olarak bomba eğitimi aldığını, suikast için 2 kere keşif yaptığı fakat sonra suikasttan vazgeçtiği" şeklindeki ifadeleri yayıldı. Suikast yapacağı iddia edilen PKK ise aynı dönemde yaptığı açıklamalarla "İlgimiz yok, Metiner, anti propagandamızı yaparak gündem olmaya çalışıyor" açıklaması yaptı. Olayın iç yüzü ise tutuklanan Güllü'nün tutuklu bulunduğu Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nden gönderdiği mektupla ortaya çıktı.


'Kandil'de değil, ekmek kavgasındaydım'


Kişisel hikayesinde yola çıkarak gerçekleri anlatmaya başlayan Güllü, köyleri yakıldığı için 1993'te Bitlis'ten İstanbul'a göç etmek zorunda kaldıklarını belirterek, o tarihten bu zamana kadar konfeksiyon atölyelerinden tersanelere kadar bir çok işte çalışarak ailesinin geçimine katkı sağladığını belirtiyor. İstanbul gibi bir metropolde bunun büyük sıkıntılarını yaşadığını ve bir Kürt genci olarak kendisine siyasi görüş olarak yakın gördüğü BDP'ye ara sıra gidip geldiğini kaydeden Güllü, son yedi aydır abisinin Başakşehir Şahintepe Mahallesi'nde bulunan marketinde çalışarak abisine yardım ettiğini mektubunda ifade ediyor.


'Halkalı saldırısını yaptım de ağabeyini bırakalım!'


Güllü, 11 Şubat günü abisinin evinde uyuduğu esnada sabaha karşı yüze yakın özel harekat polisinin eve baskın düzenleyerek kendisini ve ağabeyi Cebrail Güllü'yü gözaltına alarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne (TEM) götürdüğünü belirtti. Güllü, o andan itibaren yaşananları ise "Hastaneye sağlık kontrolüne götürüldükten sonra ağabeyimi bir daha görmedim. TEM'e geldikten sonra beni sorguya aldılar. Bak ağabeyin polis öldürmüş, bize yardımcı ol seni de ağabeyini de serbest bırakırız. Ağabeyinin özgürlüğü sana bağlı. Halkalı patlaması, cem evi taşlaması, MHP Maltepe binasına ses bombası atılması gibi şeylerden bahsettiler. Bunları senin yaptığını biliyoruz, ama bize yardım edersen seni kurtarırız dediler. Sonra da Mehmet Metiner'i öldürmek istediğini ve talimatı da Kandil'den aldığını söyle, ağabeyini de seni de kurtarırız dediler. Şok olmuştum. Metiner'in kim olduğunu bile bilmiyordum. Önüme bir sürü dosya koydular, imzala dediler. Okumak istedim ama izin vermediler. Çok sonra Metiner'in kim olduğu hakkında bilgi verdiler. 'Kürt aydınlarından biridir, tanımıyor musun' dediler. Kabul etmem karşılığında ağabeyimin bırakılacağını söylediler" diye anlattı.


'Ve avukat dahil oldu Metiner suikastı senaryosu yazıldı'


Emniyette gözaltında bulunduğu esnada ailesi tarafından tutulduğunu söyleyen, fakat sonradan ailesinden öyle bir şey olmadığını öğrendiği "Tanju" isimli bir avukatın yanına gelip, kendisiyle görüştüğünü belirten Güllü, söz konusu bu avukat tarafından "Metiner'e suikast planı yaptım, fakat daha sonra kendi irademle vazgeçtim" şeklinde ifade vermesi halinde ağabeyi ve kendisinin serbest kalacağı vaadiyle yanlış ifade vermeye yönlendirildiğini söyledi. Güllü, gözaltı süresi içerisinde maruz kaldığı psikolojik baskı nedeniyle kendisini ailesinin gönderdiğini söyleyen söz konusu avukattan hiç şüphelenmediğini de mektubunda not düşüyor.


'Toplu mezarları hatırla ifadeni değiştirme'


Söz konusu avukatın polisin kendisi hakkında uydurduğunu söylediği iddiaları kabul etmesi yönünde telkinde bulunduğunu ve hazırlanan ifadeye imza attığını belirten Güllü, "Çocukluğumdan beri dinlediğim cinayet, toplu mezarları, özel harekât polisi hikâyelerine çoğu zaman inanmazdım. Ancak içine düşüp görünce ne kadar gerçek olduğunu fark ettim. Avukatla son görüşmemizde bana 'Metiner'i vurmayı planladığımı, ancak son anda özgür irademle vazgeçtiğimi' dememi söyledi. Bunun benim için en uygun şey olduğunu söylemesi üzerine ben de avukatın dediğini yaptım. 'Bu ifadeni savcılık ve mahkeme aşamasında da değiştirme ağabeyini düşün, toplu mezarları biliyorsun, unutma sakın yanlış yapma' diye tehditler savurdular. Hakkımda ileri sürülen haberleri sonradan öğrenme şansım oldu. Hazırlanan senaryoya göre Metiner'e suikast hazırlığı içerisindeyken yakalanmışım. Bunların hepsi yalan. Eğer bunlar uydurulmuş bir senaryo olmasaydı 'gizlilik kararı' olduğu halde bu kadar planlı şekilde basına yansımazdı" dedi.


'Ağabey yaşananları doğruladı'


Güllü'nün mektubunda dile getirdiği emniyetteki sorgu aşamasına ilişkin ayrıntıları birlikte gözaltına alındığı ağabeyi Cebrail Güllü de doğruluyor. Emniyetteki sorgusunda kendisine de polisler tarafından, "Eğer kardeşinin dağa gittiğini ve pişman olup geri döndüğünü söylersen seni bırakırız" biçiminde baskı kurularak ifade vermeye zorlandığını söyleyen ağabey Cebrail Güllü, "Öyle bir şey olmadığını, kardeşinin 7 aydır kendisinin yanında çalıştığını" ifade ettiğini kaydetti.

Ağabey Güllü, kardeşinin önceden yazılmış bir senaryoya dahil edildiğini belirterek, avukatları aracılığı ile avukat ve medya organları hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi.

'Sessiz kalmayı tercih etti'


Güllü'nün ailesi tarafından gönderildiğini söyleyerek kendisini yönlendirdiği yönündeki ithamlar karşısında amacıyla ulaşmaya çalıştığımız Av. Demircan'ın telesekreterine not bırakmamıza rağmen kendisinden herhangi bir şekilde geri dönüş olmadı.


ÖMER ÇELİK / SERKAN DEMİREL / DİHA


Hiç yorum yok: