2 Nisan 2011 Cumartesi

Postalcılar,Takunyacılar ve Kürt Muhalafeti

Biri postalcı, diğeri takunyacı. Biri darbeyi çare, ötekisi şeriatı çare olarak görüyor. Her ikisi de resmi görüşün ideolojik imalatından çıkmış. Biri "cumhuriyetin kazanımları" ile "bu ülkenin ulusal bütünlüğünün çimentosu milliyetçiliktir" eksenini korurken, diğeri ise "bu ülkenin ulusal bütünlüğünün çimentosu Müslümanlıktır" ilkesini savunur.

Yaşım altmışı geçti. Bu güne kadar kendimi bildim bileli hep aynı güç iktidardadır. Bu güç bazen siyah bazen de yeşil renge bürünebiliyor. Ancak, renk değiştirirken iç çelişkiler yaşayabiliyor. Zaten hep iki renkten oluştu, üçüncü bir rengin katılması mümkün olmadı. 

"Biri postalcı, diğeri takunyacı. Biri darbeyi çare, ötekisi şeriatı çare olarak görüyor. Her ikisi de resmi görüşün ideolojik imalatından çıkmış. Biri "cumhuriyetin kazanımları" ile "bu ülkenin ulusal bütünlüğünün çimentosu milliyetçiliktir" eksenini korurken, diğeri ise "bu ülkenin ulusal bütünlüğünün çimentosu Müslümanlıktır" ilkesini savunur. Her ikisinin toplamından ve sentezinden, bildik malum ideoloji çıkıyor; "Türk İslam sentezi".(Turan Eser)

Terazinin bir kefesinde; dinci muhafazakâr olarak tanımlayabileceğimiz yeşil takunyacılar, diğer kefesinde ise; ırkçı-ulusalcı siyah postalcılar bulunmaktadırlar. Sayın Turan Eser’in de belirttiği gibi her ikisinin toplamından "Türk İslam sentezi" çıkıyor. Bu çift renkli görünümündeki güç, halkları ve özgürlükleri sembolize eden üçüncü bir rengi hep yok saydı. Direnenleri de zindanlara ve sürgünlere gönderdi.

Bu güç 1960’lı-70’li yıllarda MHP üzerinden milliyetçiler kullanılarak Türkiye sol hareketini tasfiye etti. Günümüzde ise, güçlenen Kürt muhalefetini inkâr ve imha temelinde Hizbi Kontranın domuz bağıyla yok etmeyi başaramadığı için bu defa sahte İslamcıları kullanarak Kürt hareketini tasfiye etmek istiyor. 

"Türkiye’de Kemalizm ve İslam adlarında 2 tane din var. Birincisi bitsin diye uğraşıyoruz, o bitmeden ikincisi başladı. İkisinin de hamuru temelde aynı: Çoğulcu hiçbir şey istemiyorlar; laik veya İslamî cemaat dışında "İnsan" olunmasına tahammülleri yok. Küpe, Darwin, Kürtçe, Atatürk, alkol… fark etmiyor." (Baskın Oran)

Bu güne kadar İki renkli siyasal çizgi gibi görünen bu güç, aynı zamanda çok Değerli Sayın Baskın Hoca’nın ifade ettiği gibi, iki din gibi de karşımıza çıkmaktadır. Ermenileri, Rumları, hatta Alevileri tasfiye etmeyi başarabildi. Ancak, Kürtleri yok etmeyi bir türlü başaramadı. Edebilir mi? Çok zor!

Bu gün en büyük Kürt muhalefetinin DTK-BDP-KCK… ve devamı çizgideki örgütler olduğunu görmekteyiz. Bu hareket Kürt sorununun barışçıl, demokratik ve gönüllü birlikteliğe dayanan bir çözüm ile "tasfiye" olabilir. Dolayısıyla çokça denenmiş olan şiddet kültürüyle bu hareketin tasfiyesi mümkün değildir.

Öyle ise, mevcut cumhuriyetin yeniden gözden geçirilerek demokratikleşmesi gerekir. Peki, bu nasıl olacak? Bu soruyu her kes demokratikleşmeyi nasıl anlıyorsa o şekilde yanıtlayacağını tahmin ediyorum. Verilen yanıtları ortaklaştırabilirsek bizi bir adım daha çözüme yakınlaştıracağını düşünüyorum.

AKParti iktidarından demokratikleşmeyi beklemek bence biraz hayalcilik olur. En son olarak da birkaç savcının ve hâkimin yerini değiştirerek Türkiye’de sanki evrensel hukuk işliyormuş gibi yapıp, göz boyamıştır. Çünkü bu iktidar demokratikleşme konusunda hep göz boyamaktan başka hiçbir şey yapmamaktadır.
30.03.2011
Mustafa Elveren

Hiç yorum yok: