1 Nisan 2011 Cuma

Ekolojik Toplum Paradigması


Nükleer santral kazalarını evdeki tüp patlamaları derecesine indirerek önemsizleştirme çabalarının pek tutmadığını gören Başbakan, her şeyde kimi düzeylerde var olan radyoaktiviteden dem vuradursun, kendisine örnek aldığı ülkelerden aksi yönde haberler gelmeye başladı. Nitekim Almanya nükleer santralleri bir kez daha düşünmek isterken, Japonya'da Fukuşima nükleer santralinin depremde zarar gören dört reaktörünün kullanımdan kaldırılacağı açıklandı.

Santralı işleten TEPCO tarafından yapılan açıklama, 1-4 numaralı reaktörlerdeki durumun son üç haftadır kontrol altına alınamamasını takip ediyor. TEPCO'nun Yönetim Kurulu Başkanı Tsunehisa Katsumata, kararın "kaçınılmaz" olduğunu söyledi. Tepco'nun reaktörleri soğutmada başarısız olduğunu kabul eden Katsumata, şirketin radyasyon sızıntısından zarar görenlere tazminat ödeyeceğini açıkladı. TEPCO, nükleer kriz ile ilgili şeffaf olmamak ve yeterince hızlı bilgi vermemekle suçlanıyor.


Şirketin başkanı Masataka Shimizu'nun yüksek tansiyon ve baş dönmesi şikayetiyle hastaneye kaldırıldığı da bildirilirken, hükümet adına açıklama yapan Bakan Yukio Edano ise, uzmanların radyoaktif maddelerin yayılmasını önlemek için Fukuşima santralindeki reaktörleri özel bir madde ile kaplamayı düşündüğünü söyledi. Hükümet, nükleer santralin işletmecilerinden yeni güvenlik önlemlerinin uygulamaya konmasını talep etmişti. Nisan ayında tamamlanması beklenen yeni önlemler, güç kaynağının bozulması durumunda kullanılacak yedek bir güç sistemini de içeriyor.


Önlemler arasında, reaktörlerin soğutma sistemlerinin bakımının düzenli yapıldığından emin olunması ve santralde sürekli itfaiye araçlarının bulundurulması da var. Deprem ve tsunami, nükleer santralin güç kaynağına zarar vermiş ve dolayısıyla santralin soğutma sistemi çalışmamaya başlamıştı. Mühendislerin deniz suyu kullanarak reaktörleri soğutma çabası ise radyaoaktif sızıntıyı durdurmakta başarılı olamadı. Japonya'da yaşanan felaketin boyutları çok daha sonra belli olacak ama Batı, nükleer santralleri tartışmaya başladı.


Ülkemizde de bu konudaki hassasiyet büyüyor, ama AKP ve benzeri iktidarlar var oldukça, bu santrallerin halka rağmen yapılacağı anlaşılıyor. Ancak bu durum, genel fotoğrafın sadece bir yönü. Enerjinin yenilebilinir kaynaklardan elde edilmesi, enerjiye ihtiyacın en alt düzeye indirilecek bir yaşam anlayışı daha da önemli. Yani birileriniz son derece ütopik olduğunu belirtip, küçümsemeye çalıştığı ekolojik toplum paradigmanın ne kadar da yaşamsal bir olgu olduğu bir kez daha ortaya çıkmadı mı?

Hiç yorum yok: