13 Nisan 2011 Çarşamba

Arap Baharı Nereye Gidiyor? -2


Tunus'tan başlayan halk hareketleri dalgasından en çok etkilenen ülkelerden biri de şüphesiz Suriye oldu. Yarım asıra yakın bir süredir ülkeyi olağanüstü hal altında yöneten Baas rejimi çok etnisiteli toplumsal yapısını denetim altında tutmak için tarihinde ilk kez kapsamlı bir reform projesini önüne koymuş durumda. Ancak muhalifler henüz Esad idaresi ile uzlaşma belirtisi göstermiyor.

Ülkenin güneyindeki Dara şehrinde başlayan ve giderek ülkenin diğer şehirlerine yayılan muhalefet Esad idaresine bugüne kadar hiç karşılaşmadığı kadar büyük bir tehditi oluşturmayı başardı. Bu ülkedeki gelişmeler Kürtleri de yakından ilgilendirmekte.

Suriye diğer Arap ülkelerinin birçoğunun aksine hem mezhepsel hem etnik hem de aşiretler dengesi içinde yürüyen buna rağmen tamamen merkezi olarak idare edilen bir ülke. Arap Alevi azınlığın etkin olduğu ülke idaresi bugüne kadar Arap milliyetçiliği bileşeniyle yürütülüyor ve Kürtler bunun en büyük mağduru oluyordu. Bugün ise ülke nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Sünni Araplar'ın ayaklanma halinde olması Esad rejimini oldukça zor durumda bıraktı.

Beşar El Esad ülkedeki muhalefete karşı mücadelesinde açık bir şekilde böl ve yönet politikası izliyor. Esad'ın en büyük korkularından biri ülkedeki Kürt muhalefeti ile Sünni Arapların birleşerek Şam'a başkaldırmasıydı. 1960lı yıllardan bu yana hiçbir kimlik hakkı tanınmayan yüzbinlerce Kürt'e vatandaşlık veren Esad rejimi şimdilik ülkenin kuzeyindeki bir ayaklanmanın önünü almış gibi görülüyor. Ancak ülkenin güneyi ve batı sahillerinde durum hiç de iç açıcı değil.

Suriye'de şu anda en az 15 şehirde kitlesel gösteriler düzenleniyor. Son bir haftada 60'ı aşkın kişinin öldüğü olaylarda ilk kez göstericiler kollektif bir şekilde Suriye ordusuna karşı şiddet kullandı ve bunun sonucunda 7 Suriye askeri öldü.

Muhalifler Esad rejiminin böl-yönet politikalarına karşı özellikle ülke yönetiminde yeterli payı alamayan Sünni Arapları örgütlendirerek direnmeye çalışıyor. Dürzileri ve bazı Alevi Arap aşiretlerini de yanına çekmeyi başaran muhalefetin Kürtlere henüz bir program sunmadı. Direnişin güçlenmesi ya da zayıflaması durumlarında Kürtlerle muhalifler arasındaki pozisyonun da değişeceği tahmin ediliyor.

Der Zor şehrindeki Bakara aşireti de hükümete karşı tavır almış durumda. Aşiretin lideri Navaf Al Beşir, Esad'ın reformları gerçekleştirmemesi durumunda kendilerinin direnişe devam edeceğini ifade etti.

BAHREYN

Sünni bir azınlık tarafından yönetilen ve nüfusunun büyük bölümü Şii olan Bahreyn'de de durum Suriye'deki kadar kritik. Ancak Bahreyn yönetiminin avantajı ABD ve bölgedeki diğer Arap devletinin desteğini arkasına almış olması.

Başta ABD olmak üzere uluslararası güçler Bahreyn'deki idarenin devrilmesinin İran'ın bu ülke üzerindeki etkinliğinin artmasının önünü açacağını düşündüğü için muhalifler yapayalnız kalmış durumda. Suudi ordusunun da bir dönem devreye girmesi ve ABD diplomatlarını muhalefet ile hükümet arasındaki görüşmelere bizzat müdahale etmesi bunun bir göstergesi.

Önce arkasındaki halk desteğine güvenen muhalefet Bahreyn kralıyla görüşmelere başlamak için hükümeti istifasını ve yeni Anayasanın hazırlanması için çalışmalara başlanmasını şart koşmuştu. Ancak hem yoğun uluslararası baskı hem de ülke içindeki yoğun bastırma hareketi nedeniyle ön koşulsuz olarak görüşmelere başlamayı kabul ettiler.

Ancak bu kez de avantajlı duruma geçen El Hassan idaresi Kuveyt'in arabulucuğuyla yapılacak görüşmelere de yanaşmıyor.

ABD Başkan yardımcısı Joe Biden, Bahreyn şeyhi Salman bin Hamad El Halife ile görüşerek soruna siyasi bir çözüm bulunması gerektiğini ifade etti ancak bunun çerçevesi konusunda hiçbri güç ortaya net bir proje koymuyor.

Eli iyice güçlenen El Sabah idaresinin çok da iyi örgütlenmemiş durumda olan Şii muhalefeti kısmi reformlarla alt edebileceğini düşünenlerin sayısı hiç de az değil.

ÜRDÜN

Ürdün Arap dünyasındaki muhalif akımı en yumuşak şekilde yaşayan ülkelerden biri. Tunus ve Mısır'da başlayan olaylara çabuk bir şekilde refleks veren Kral Abdullah idaresi bir dizi reform sözü vererek ülkedeki muhalefeti yatıştırmaya çalıştı ve diğer Arap ülkelerinin idarelerine göre başarılı da oldu.

Ürdün'de rejime en ciddi tehdit kitle tabanı oldukça güçlü olan İslamcı kesimden geliyor. 14 haftadan bu yana barışçıl protesto gösterileri düzenleyen Salefilerin sözcüsü Abed Al Tahawi büyük gösteriler düzenleyebileceklerini açıkladı. Bu tehdit üzerine aslında Ürdün'de yasaklı olan Salefi grubun 4 üyesi geçtiğimiz gün serbest bırakıldı. Bu kararın grup ile hükümet arasında yapılan pazarlıkların ardından alındığı bildiriliyor.

Tutukluların serbest bırakılması üzerine Salefilerin gösterileri de iptal edildi.

Ülkede hükümet içinde muhalif kesimlerle diyalog için özel bir birim oluşturulduğu ve sürekli olarak düzenli temasların gerçekleştirildiği haber veriliyor.

SUUDİ ARABİSTAN

Suudi Arabistan'da Kraliyet ailesinin yaşam tarzı ile dini tutuculuk arasındaki çelişkilerinin, rejimin ABD tarafından desteklendiği fikrinin halk arasında giderek yaygınlaşmasının, ülkedeki yüksek işsizlik oranı ve yoksulluğun, yolsuzluğun, yargı sisteminin adaletsiz işlemesinin, Kraliyet ailesine olan güveni sarstığı belirtiliyor.

Bu nedenle ülkede muhalefetin giderek artmasından endişe ediliyor. Kraliyet ailesi özellikle din adamları üstünde etkinliğini arttırma peşinde. Bunun bir sonucu olarak son dönemde binlerce din adamı, imam görevlerinden alındı ve yerlerine yenileri atandı. İmamlar sürekli olarak rejim yetkilileri tarafından eğitime tabii tutuluyor ve sıkı bir şekilde denetleniyor.

Ülkede az da olsa reform adımları atılıyor. Al-Arabiye TV’de reform süreci ve terör konularında açıklamalarda bulunan Dışişleri Bakanı Suud El-Faysal, S.Arabistan güvenlik güçlerinin El-Kaide’nin Arap yapılanmasındaki lider kadrosunu yok ettiklerini ve Şeytan’ın hizmetkarı olan tüm militanların da imha edileceğini; ayrıca, 1200 civarında cami imamı ile radikal fikirler aşılayan okul öğretmeninin görevden uzaklaştırıldığını ifade etti.

Suudi Arabistan yönetimi, okul kitaplarında Hıristiyan ve Yahudilere yönelik bölümlerin öğrencileri radikalize ettiği ve Batı toplumlarına karşı nefret tohumları ektiği gerekçesiyle eleştirilmekteydi. Bu konuda da ülkede bazı adımlar atılarak İslamcı tehdidin önüne geçilmesine çalışılıyor.

Devam edecek...

Hiç yorum yok: