17 Ocak 2011 Pazartesi

21. Yüzyılda işkence biçimi: Terörle Savaş

Yeni_Özgür_Politika ‘’Kitabım sadece İran gizli örgütünü değil, daha çok CIA ve birlikte çalıştığı Mossad ve diğer gizli örgütleri de kapsıyor. Gelişen işkence mantığını ve uygulanan yöntemleri insanlığa açıklamalıyım diye düşündüm.’’
Gazeteci ve bilim insanı Alexander Kaveh Bahar, bundan iki yıl önce önemli bir kitaba imza attı. 2008’de Deutscher Taschenbuch tarafından basılan ‘’Yeni bir ortaçağ yolunda? 21. yüzyılda işkence (Auf dem weg in ein neues mittelalter? Folter im 21) adlı kitap, 243 sayfa. Kitapta, içerikte kullanılan terimlerin daha iyi anlaşılması için dipnotlar ve yararlanılan kaynaklar, 39 sayfalık fihrist bölümünde verilmiş. Yazar Ortaçağ’dan başlayarak, 21. yüzyıla dek uzanan varlığını inceliyor. Sistemlerin ve devletlerin, gizli örgütleri yoluyla işkenceyi kullanma şekillerini ayrıntılarıyla anlatıyor. Yazar, 21. yüzyılda işkencenin ‘terörle savaş’ adı altında kullanıldığını belirtiyor. Kitabında yer verdiği konuya dair gazeteci ve yazar Alexander K. Bahar ile konuştuk. .

Sayın Bahar, neden 21. yüzyılda işkence konusunu seçtiniz?


Benim babam İranlı. Babamdan eskiden de hep işkenceye dair şeyler duyardım. Babam ABD’de eğitim alırken Şah rejimine karşı tavır içindeydi. Babam gibi bu rejim karşıtları, ABD’de İran gizli örgütü SAVAK elemanları tarafından kaçırılıp, işkence edilerek öldürüldüler. Bu olayları sürekli duyduğum için, işkence beni hep ilgilendiren bir konu oldu. .

Bu anlattıklarınız 40-50 seneye uzanan olaylar. Ama siz 21. yüzyılda işkence adlı kitabınızı 2008 yılında yayınladınız. Neden bu kadar uzun bir süreden sonra, bu konuda yazma gereği duydunuz?


Kitabım sadece İran gizli örgütü değil, daha çok CIA ve birlikte çalıştığı Mossad ve diğer gizli örgütleri de kapsıyor. Asıl sebep 11 Eylül olayları sonrası gerçekleşen durum, bu kitabı yazmama vesile oldu. Çünkü, 11 Eylül 2001’den sonra, ABD ve müttefiklerinin ‘teröre karşı savaş’ adı altında yürüttükleri çok çirkin düzeyde işkence ve insan hakları ihlallerinin başlaması (Abu Ghraib ve Guantanamo olayları) üzerine, bu durumu araştırıp-tahlil etmek, sistematik olarak uygulanan işkence ve bu bağlamda uygulama-ilişkileri analize etmek istedim. Gelişen işkence mantığını ve uygulanan şekillerini insanlığa açıklamalıyım diye düşündüm. Ayrıca bu konuyu, o ana kadar hiçkimse yazmadığı için de, böyle bir araştırma kitabı yazmayı kendime görev edindim. .

Kitabınızda, işkencelerin teorik ve pratik şeklinin gelişimini, hangi çağda ve hangi yöntemlerle bu sürece geldiğini belgeliyorsunuz. Bunların yanı sıra kitabınızda öne çıkarmak istediğiniz veya okurlarınıza vermek istediğiniz mesajlar neler?

Yaptığım araştırmalarla, ABD ve müttefiklerinin, 11 Eylül olaylarından sonra yürüttükleri ‘teröre karşı savaş’ niteliğinin, işkence yöntemlerinin, Ortaçağ’daki Katolik Engizisyon mahkemelerinde uygulanan sapıklar zulmünün aynısını içerdiğini kanıtlamak istedim. Aradaki tek fark, CIA’in biraz daha modernize edilmiş olması. Ve geliştirilen özel yargı şekliyle, işkence yoluyla elde edilen itiraf ifadelerinin, delil olarak kullanılır olması. Uygulanan bu zulümün anlaşılıp-tartışılmasını istedim. .

Kitabınızda detaylı olarak, CIA, Mossad ve benzeri gizli örgütlerin çalışma sistem ve terör adı altında tutukladıkları insanları nerede, hangi şartlar altında, nasıl işkence ile itiraflara zorladıklarını anlatıyorsunuz. Bu deşifreler, uygulanan bu durumu ve barış ödülü de alan Obama yönetimi sürecinde, bu konuda olumlu gelişmeleri sağlayabilir mi?

Benim tespit edebildiğim sonuca göre, ‘terörle savaş’, Batı medeniyetinin gelecekteki başarıları için uygulanan bir korku unsuru. Şunu da belirtmem lazım; bu satılmış değerler, Obama yönetimi sürecinde de, hemen hemen aynı hızıyla devam edecek. .

Kitabınızı tanıtım toplantıları düzenlediniz. Gelen izleyicilerin çoğunluğunu hangi jenerasyon oluşturuyor?

Şimdiye kadar 15 tanıtım programına katıldım. Katılımcılar genellikle ders verdiğim eğitim merkezlerinden ve diğer kurumlardan katılan genç öğrenciler. Ama aynı zamanda yaşlı jenerasyonun da büyük ilgisi ve katılımını da görüyorum. Programlar, genellikle insan hakları koruma merkezleri, dini kuruluş (eva), işkence ve sonuçları doğrultusunda çalışma yürüten kurumlar, politik eğitim veren merkezler ve sendikalar (DGB) tarafından düzenleniyor. .

Kitabınızın tanıtım programında Af Örgütü’nün işkence verilerine ve G-20 ülkelerinde gelişen işkence olaylarına değindiniz...

Ben gerçeklerin sadece ‘devede kulak’ misali tespit edilmiş şeklini anlatıyorum. Onun için, bu gerçekleri anlatmakta da bir sakınca görmüyorum. Şimdiye kadar tehditvari değil, ama oldukça fazla olumlu değerlendirmeler aldım. .

Alexander Bahar
 
Gazeteci ve bilim insanı Alexander Kaveh Bahar, 1960 Kaliforniya-Long Beach doğumlu. Tarih, politik bilim, etnoloji ve felsefe üzerine eğitim yaptı. 1992 yılında felsefe doktorası yaptı. Birçok gazetede (Züricher Zeitung, Junge Welt-Telepolis vb.) yazılar yazdı. Şimdi Almanya’nın Heilbronn kentinde yaşayan Bahar, eğitmen tarihçi ve gazeteci olarak çalışıyor.

GÜL GÜZEL/STUTTGART

Hiç yorum yok: