12 Ağustos 2010 Perşembe

Türkiye'nin Sevr kabusu 90 yıldır devam ediyor

Bugün halen Türkiye’nin kabusu olmaya devam eden Sevr Antlaşması, bundan 90 yıl önce 10 Ağustos 1920’de imzalandı. Bu anlaşmada da Kürtlere özerklik öngörülüyordu.

Sevre Antlaşması, Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda ihtilaf devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu arsında Fransa’nın başkenti Paris’in banliyösünde imzalandı. Kürtlere bağımsızlık yolunu açan ve soykırım ardından yeni kurulan Ermenistan’ı tanımayı öngören anlaşma hukuki olarak geçerli olsa da hiçbir zaman onaylanmadı ve uygulamaya konulmadı.

Bundan 90 yıl önce yapılan Sevr Antlaşması bugün halen Türkiye’nin korkulu rüyası olmaya devam ediyor. Türkiye her hak talebi karşısında Sevr Antlaşmasını hatırlayarak, bölünme kabusu yaşıyor ve baskıyla bu talepleri ezmeye çalışıyor.

SEVR’DE ÖZERKLİK VE BAĞIMSIZLIK

Anlaşma, Kürt bölgesinde yerel yönetim kurulmasını diğer bir ifadeyle özerklik tanınmasını öngörürken, Kürtler bir yıl sonra dilediklerinde Milletler Cemiyeti’ne bağımsızlık için başvurabileceklerdi. Sevr’de öngörülen özerklik sözü, daha sonra Türk devletinin kurucusu Atatürk tarafından da verilmişti.

Sevr’le uygulamaya konulmayan Kürtlere özerklik verilmesi tam 87 yıl önce Mustafa Kemal tarafından İzmit'e çağrılan o zamanki gazetelerin başyazarlarına açıklanmıştı. Gazete başyazarları ile yapılan tüm konuşmalar tutanaklara geçirilmişti. Ankara'dan gelen 3 katip ve Mustafa Kemal’in özel kalemi tarafından kayda alınan bu tutanakların aslı Cumhurbaşkanlığı arşivinde bulunurken, bir örnekleri ise Genelkurmay, Anıtkabir arşivi ve Türk Tarih Kurumu'nda muhafaza ediliyor. Ancak her iki sefer de Kürtlerin bu talepleri, inkar edilerek baskı ve şiddetle unutturuldu.

Sevr Antlaşması’na göre Ermenilerin de 1918’de kurulan yeni devletinin Osmanlı tarafından tanınması gerekiyordu. Bununla birlikte bir çok Kürt kenti dahil bazı bölgeler Ermenistan’a verilecekti.

İşte 90 yıl önce imzalanan Sevr Antlaşması’nın maddeleri:

1. Sınırlar (madde 27-36): Edirne ve Kırklareli dahil olmak üzere Trakya'nın büyük bölümü Yunanistan'a, Ceyhan, Antep, Urfa, Mardin ve Cizre kent merkezleri Suriye'ye bırakılacak, İstanbul Osmanlı Devleti'nin başkenti olarak kalacak;

2. Boğazlar (madde 37-61): İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi silahtan arındırılacak, savaş ve barış zamanında bütün devletlerin gemilerine açık olacak; Boğazlar'da deniz trafiği on ülkeden oluşan uluslararası bir komisyon tarafından yönetilecek; komisyon gerekli gördüğü zaman Müttefik Devletler'in donanmalarını yardıma çağırabilecek;

3. Kürt Bölgesi (madde 62-64): İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat'ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak; bir yıl sonra Kürtler dilerse Milletler Cemiyeti'ne bağımsızlık için başvurabilecek,

4. İzmir (madde 65-83): Yaklaşık olarak bugünkü İzmir ili ile sınırlı alanda Osmanlı İmparatorluğu egemenlik haklarının kullanımını beş yıl süre ile Yunanistan'a bırakacak; bu sürenin sonunda bölgenin Osmanlı veya Yunanistan'a katılması için plebisit yapılacak;

5. Ermenistan (madde 88-93): Osmanlı Ermenistan Cumhuriyeti'ni tanıyacak; Türk-Ermeni sınırını hakem sıfatıyla ABD Başkanı belirleyecek (Başkan Wilson 22 Kasım 1920'de verdiği kararla Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis illerini Ermenistan'a verdi.)

6. Arap ülkeleri ve Adalar (madde 94-122): Osmanlı savaşta veya daha önce kaybettiği Arap ülkeleri, Kıbrıs ve Ege Adaları üzerinde hiçbir hak iddia etmeyecek;

7. Azınlık Hakları (madde 140-151): Osmanlı din ve dil ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşlarına eşit haklar verecek, tehcir edilen gayrimüslimlerin malları iade edilecek, azınlıklar her seviyede okul ve dini kurumlar kurmakta serbest olacak, Osmanlı'nın bu konulardaki uygulamaları gerekirse Müttefik Devletler tarafından denetlenecek;

8. Askeri Konular (madde 152-207): Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri kuvveti, 15.000'i jandarma olmak üzere 55.000 personelle sınırlı olacak, Türk donanması tasfiye edilecek, Marmara Bölgesi'nde askeri tesis bulunduramayacak, askerlik gönüllü ve paralı olacak, azınlıklar orduya katılabilecek, ordu ve jandarma Müttefik Kontrol Komisyonu tarafından denetlenecek;

9. Savaş Suçları (madde 226-230): Savaş döneminde katliam ve tehcir suçları işlemekle suçlananlar yargılanacak;

10. Borçlar ve Savaş Tazminatı (madde 231-260): Osmanlı İmparatorluğu'nun mali durumundan ötürü savaş tazminatı istenmeyecek, Türkiye'nin Almanya ve müttefiklerine olan borçları silinecek; ancak Türk maliyesi müttefiklerarası mali komisyonun denetimine alınacak;

11. Kapitülasyonlar (madde 260-268): Osmanlı'nın 1914'te tek taraflı olarak feshettiği kapitülasyonlar müttefik devletler vatandaşları lehine yeniden kurulacak;

12. Ticaret ve Özel Hukuk (269-414): Türk hukuku ve idari düzeni hemen her alanda Müttefikler tarafından belirlenen kurallara uygun hale getirilecek; sivil deniz ve demiryolu trafiği Müttefik devletlerarasında yapılan işbölümü çerçevesinde yönetilecek; iş ve işçi hakları düzenlenecek;

Hiç yorum yok: