3 Ağustos 2010 Salı

Kürde Karsi Psikolojik Savas ve Türkte Yaratılan Sahte Hassasiyetler

Türk devleti tüm Kürt isyanlarını bastırırken psikolojik savaşın en kötü biçimlerini kullanmıştır. Koçgiri’den bu yana Kürt isyanlarına karşı yürütülen çirkin psikolojik savaş Türkiye toplumunda Kürt halkına karşı bir önyargı oluşturmuştur. Bugün Türk toplumunun bir kısmında Kürtlere karşı şoven milliyetçi bir bakış ortaya çıkmışsa bunu yaratan Türk devletinin yürüttüğü psikolojik savaştır.

Bugün de PKK öncülüğündeki Kürt Özgürlük Hareketine karşı çok boyutlu bir psikolojik savaş sürdürülüyor. 1984 gerilla hamlesiyle birlikte psikolojik savaş örgütlü ve planlı bir biçimde yürütülmüştür. Eğer o günden bugüne gazete ve televizyon arşivleri bir taransa akla hayale gelmedik haberler, iftiralar, çirkin suçlamalar görülür. Bilmeyenler, bu kadar da olmaz, der.

Gerilla hamlesi başladığında ilk yapılan şey, kuşkusuz bu mücadelenin dış kaynaklı olduğunu göstermekti. Çünkü Kürt olmadığı gibi Kürtler için mücadele veren bir örgüt de olamazdı. Bu nedenle psikolojik savaş ağırlıklı olarak bu mücadelenin Kürtlerle ilgili olmadığını ortaya koymaktı. Bu nedenle yıllarca ASALA terörü bitti, şimdi de PKK terörü ortaya çıkarıldı tezi işlenmiştir. Çatışmalarda yaşamını yitirmiş gerillanın sünnetsiz ve ermeni olduğu bile söylenmiştir.


Savaş geliştikçe toplumu PKK ve Abdullah Öcalan karşıtı yönlendiren özel savaş programları yapılmıştır. Bunların en bilineni Anadolu’dan Görünüm programıdır. Bugün PKK ve Kürt Halk Önderine Türkiye toplumunda tepki var dedikleri şey, sistemli yürütülen psikolojik savaşla ortaya çıkarılmıştır.


Bu psikolojik savaş gerillanın 1999 yılında Türkiye sınırları dışına çıkmasından sonra farklı bir biçime bürünmüştür. Sanki böyle bir mücadele olmamış ve sorun yokmuş gibi davranılmıştır. Bunu AKP hükümet olduktan sonra başbakan Erdoğan “düşünmezseniz böyle bir sorun olmaz” biçiminde ifade etmiştir.


Türk devletinin ve AKP hükümetinin bu sorunu yok sayan politikalarına karşı Özgürlük Hareketi 2004 yılında yeniden direnişe geçince Kürt Özgürlük Hareketine karşı psikolojik savaş yeniden tırmandırılmıştır.


2004 yılından sonra psikolojik savaş esas olarak klasik derin devlet ya da özel harp dairesi denen psikolojik savaş merkezi tarafından yürütülmüştür. O yıllarda ABD’nin müdahalesi sonrası Güney Kürdistan’da federasyonun kuruluşu Irak anayasası tarafından kabul edilmiştir. Bu nedenle Türkiye’de bir ABD karşıtlığı geliştirilmiştir. 2004 yılında başlatılan direniş de ABD’ye bağlanmıştır. Bu nedenle Kürt halkının Özgürlük Mücadelesinin arkasında ABD’nin olduğu propagandası yapılmıştır. O zaman toplumda ABD karşıtlığı geliştirildiği için bu karşıtlık PKK’ye yöneltilmek istenmiştir. Türkiye toplumunda böyle bir algı yaratılmak için özellikle basın kullanılmıştır.


2007 yılıyla birlikte psikolojik savaş yön değiştirmiştir. Özellikle 22 Temmuz 2007 seçimlerinden sonra AKP hükümetinin bir savaş hükümeti haline gelmesinden sonra psikolojik savaş, PKK’nin devlet tarafından kurulduğu ve devlet içinden bazı güçler tarafından desteklendiği çerçevesinde yürütülmektedir. Çünkü hükümet ve basın artık ABD’nin PKK’ye karşı savaşta tam destek verdiğini ileri sürerek PKK’ye ömür biçmeye başlamışlardır.


PKK daha grup aşamasındayken bir sempatizan olarak grupla ilişkilenen Pilot üzerinden PKK’yi devlet kurdurmuş biçiminde bir spekülasyon geliştirilmiştir. Halbuki Pilot’un devlet tarafından sızdırıldığını ve bunun nasıl açığa çıkarıldığını açıklayan, bu konuda birçok çözümleme yapan Kürt Halk Önderidir. 1980’li ve 90’lı yıllarda bu konuyla ilgili birçok değerlendirme yapılmış ve bunlar PKK’nin yayın organlarında yayınlanmıştır. Buna rağmen bu sakızı çiğnemekten bir türlü vazgeçilmemiştir.


Kürt Özgürlük Hareketini en iyi tasfiye ederim diyerek hükümet olmaya devam eden ve Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye etme temelinde devletin başat gücü olmak isteyen siyasal İslamcı çevreler de son zamanlarda PKK’yi Ergenekon denen özel harp dairesinin şu anda yargılanan bir kesimiyle ilişkilendirme gayreti içindedirler. Bir defa belirtelim ki şu anda yargılananlar, özel harp dairesi denen kurumlaşma içinde yer almış ve devletin genel politikası dışında bazı şeyler yapmak istemiş olan çevrelerdir. Esas olarak da AKP hükümetine yönelik darbe girişiminde bulunanlardır. Bunlar buz dağının görünen yüzü olduğu gibi, Kürdistan’da işledikleri suçlar için bunların üzerine gidilmemektedir. Kürdistan’da işlenen suçlara dokunulmayacağı konusunda AKP hükümetiyle derin devletin çekirdeği genelkurmay başkanlığı anlaşmışlardır.


AKP yandaşı basın son zamanlarda işlerini güçlerini bırakmış, Kürt Özgürlük Hareketine karşı kirli bir savaş yürütmektedirler. Çünkü varlık nedenlerini Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye etmeye bağlamışlardır. AKP kendini Kürdistan’da etkili kıldığı müddetçe devletin hoşgörüsünü kazanacaktır. Kürt Özgürlük Hareketi karşısında başarılı olurlarsa o zaman hükümet olmaya hak kazanacaktır. Çünkü Türkiye’de hala devletin sahibi olmak, bu konuda hak iddia etmek, hükümet olma iddiasında bulunmak ancak Kürtler üzerindeki politikaların başarısıyla mümkün olmaktadır. Türkiye’de iktidar olmanın kanunu hala böyledir. AKP yandaşlarının saldırısı bu çerçevede ele alınmadan doğru kavranılamaz.


On yıllardır olduğu gibi AKP ve yandaşlarının yürüttüğü psikolojik savaşın amacı: PKK’nin Kürtlerin özgürlük ve demokrasi için mücadele etmediğini ortaya koymaktır. Dün mücadele şu-bu dış güce bağlanırken, bugün içeride yürütülen iktidar mücadelesi nedeniyle içerideki kimi güçlerle ilişkilendirme yoluna gitmişlerdir.


PKK’yi ideolojik, siyasi, askeri olarak ezemeyenler, PKK’nin Kürt toplumu üzerindeki itibarını ortadan kaldırarak bu amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar. Kuşkusuz önceleri de psikolojik savaş ve kirli yöntemleriyle bunu amaçlıyorlardı. Ancak AKP şimdi bunu çok kurnazca, PKK’yi onlarca yıldır yürüttüğü mücadeleyle teşhir ettiği, kirli yüzünü açığa çıkardığı ve başarısız kıldığı özel savaşçılarla ilişkiliymiş gibi göstererek yapmaktadır. Kürt toplumuna karşı suç işleyen bu kesimleri lanetli konuma düşüren PKK’dir. PKK’yi Kürt halkına karşı suç işleyen kesimlerle ilişkiliymiş gibi göstermek herhalde psikolojik savaşın yeni bir yöntemi olmaktadır. Anlaşılıyor ki PKK’yi bunun dışında yıpratacak başka bir yöntem bulamamışlardır.


Kuşkusuz bu ucuz bir propagandadır. Yalancının mumu bu büyük mücadele gerçekliği karşısında yatsıya kadar bile yanmaz. Ama Kürt halkının AKP’nin gelmiş geçmiş kirli savaşçılar ve psikolojik savaş odaklarından daha tehlikeli bir saldırı içinde olduğunu görmesi için bunları belirtme gereği duyduk.


Son zamanlarda PKK’nin her etkili eyleminden sonra kuşku yaratmak için her türlü hokkabazlığı ve propaganda aracını kullanıyorlar. ABD büyük silah gücü ve tekniğiyle başarılı olamazken, dünyanın en haksız savaşını sürdüren Türk devleti nasıl başarılı olacak! AKP ve yandaşlarının başarısızlığı Türk devletinin inkar ve imha sisteminde göreceğine, şu ya da bu tedbirsizlikle açıklamaya çalışması, Kürt sorununda nasıl bir zihniyete sahip olduklarını göstermektedir. Kürt sorununun çözümsüzlüğü ve AKP hükümetinin bir çözüm politikası ortaya koymaması da bu anlayışın sonucudur.


İlgili herkes bilmektedir ki gerilla her zaman eylem gücüne sahip bir savaş tarzına sahiptir. Takip eder, hasmının zayıf yerini ve anını bulur, eylemi yapar. Böyle bir savaş ortamında tüm karakollar ve mevziler gerillanın her an eylem yapacağını bilir. Sürekli gerilla tarafından izlendiğini, takip edildiğini, zayıf yanının ve anının arandığını düşünür. Buna rağmen hiçbir teknik ve hiçbir tedbir gerillanın eylem kapasitesini ortadan kaldıramaz. Bu gerilla savaşının teori ve pratiğinin ortaya koyduğu gerçektir. Kaldı ki HPG gerillalarının 30 yıllık bir deneyimi vardır.


Kürt halkının Özgürlük Mücadelesinin ve gerilla eylemlerinin onlarca yıl sürmesini devletin bazı tedbirsizliklerine ve yanlışlıklarına bağlamak, devletin Kürtlere karşı yürüttüğü kirli savaşı ve buna karşı yürütülen büyük mücadeleyi çarpıtmak anlamına gelir. Bu zihniyet sahipleri Kürtlerin mücadelesinin askeri tedbir ve yöntemlerle bitirileceğini söyleyen odaklarla aynı düşünmektedir. Zihniyet olarak aynı familyadandırlar.


Bunlar Kürt sorunu çözülmeden Kürt Özgürlük Hareketi bitirilecekmiş gibi bir anlayışa sahiptirler. Ordu daha teknik olursa, profesyonelleşirse ve sıfır hata yaparsa (sanki olabilirmiş gibi) gerillanın eylem gücü ortadan kaldırılır ve tasfiye edilirmiş! İşte AKP ve yandaşlarının Kürt sorunundaki sihirli çözümü budur! Anlaşılıyor ki açılım kod adı verilen tasfiye politikasıyla Kürtleri kandıracaklarını sananlar; böyle teknik, palyatif ve kozmik askeri yöntemlerle dünyada hiçbir gücün başaramadığı gerillayı bitirmeyi kendileri başaracaklardır!


Türk ordusu da yıllarca “hiç kimsenin başaramadığını biz başardık” diye övünmüştür. Bir kısmı Ergenekon davasında yargılanan kontrgerillacılar da zaten “biz bu işi başardık” diyerek kendilerini dokunulmaz kılmışlar ve her türlü hukuk dışı işi yapmayı kendilerine hak görmüşlerdir. AKP ve yandaşlarının başarıları da olsa olsa bu kesimlerin PKK’yi bitirdik dedikleri kadar sürer. Herkes sağa sola kıvırtmadan görmelidir ki Kürt sorunu çözülürse ortada ne savaş kalır ne gerilla gücü kalır. Hiç kimse haklı bir gerekçe olmadan böyle bir mücadeleyi sürdüremez. Dolayısıyla bir yerde siyasi sorun varsa ve hala gerillayla asker-polis arasında çatışma sürüyorsa bunun nedeni, orada çözülmeyen ciddi bir sorunun var olmasıdır.


Türkiye’de siyasi aktörler terör jargonunu bırakmadan, PKK’yi ve Kürt Halk Önderini kötüleme politikasından vazgeçmeden Kürt sorunu çözülemez. Çünkü psikolojik savaşı bir çözüm aracı olarak görenler; Kürtler PKK’ye karşı çıkarsa bu sorundan kurtuluruz diyenler Kürt sorununu çözemez. Bu tür söylemlerde bulunanlar gerçeği görmezlikten gelenlerdir. 40 yıldır mücadele veren bir örgütü psikolojik savaşla, askeri ve siyasi operasyonlarla ortadan kaldırmak isteyenler bu sorunu çözemez.


PKK ve Kürt Halk Önderine yönelik her gün kirli propaganda yürüt; sonra da çık Türk toplumu PKK ve Apo’yu kabul etmiyor de! Bu, çözümsüzlükte ısrardır. Kürt sorununda çözümsüzlüğün asıl nedeni bu zihniyet ve tutumlardır. Bu tutumlar da çözüm politikası ve projesi olmadığı için sürdürülüyor.


Çözüm politikası ve projesi ortaya çıktığında bu tür politikalar da söylemler de bırakılır ve Kürt sorunu birkaç ay gibi kısa bir sürede çözülür.

Hiç yorum yok: