11 Ağustos 2010 Çarşamba

Beşir Atalay'ın Kürdistan'daki görevi...

Anayasa'nın bazı maddelerinde yapılacak değişikliklerin oylanacağı referandum süreci devam ediyor. AKP tarafından hazırlanan ve bazı maddelerinde Anayasa Mahkemesi tarafından kısmi değişiklikler yapılan Anayasa değişiklik paketi konusunda iki muhalefet partisi, CHP ve MHP hayır oyu kullanacaklarını açıkladı. Bu yöndeki kampanyalarını da sürdürüyorlar.

BDP ise Anayasa değişiklik paketini hazırlayan AKP'nin uzlaşmaz tutumu sonucu, paketin Kürt sorunu konusunda en ufak bir iyileştirme içermediğini vurgulayarak referandumu boykot edeceğini açıkladı. Sığ Ankara siyasetinin referandumu evet-hayır ikilemine sıkıştırma çabasını reddeden boykot kararı Kürdistan'da ve geniş bir muhalif kesimde karşılık buldu. Kısa sürede de etkin bir boykot bloku oluştu.

AKP kendi hazırladığı anayasa paketine evet kampanyasını iki ayrı kanaldan yürütüyor. Kampanyanın bir ayağında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan miting alanlarında, BDP'nin boykotunu CHP ve MHP'nin hayır kampanyasının arkasına gizlemeye çalışıyor. BDP'nin tavrını ısrarla hayırcılarla birlikte zikreden Erdoğan alenen halkı yanıltıyor.

AKP kampanyasının ikinci ayağında ise İçişleri Bakanı Beşir Atalay, "referandum güvenliği" adı altında Kürdistan illerinde düzenlediği toplantılarla boykot karşıtı bir başka kampanya yürütüyor.

Devletin asker ve polisi başta olmak üzere tüm gücünü seferber eden Atalay, Diyarbakır'ın ardından Van'da da bir dizi toplantı gerçekleştirdi. Van'da bulunan resmi görevlilerin yan ısıra Hakkâri valisi ve emniyet müdürleri, kaymakamlar ile askeri personelin de katıldığı basına kapalı toplantılarda BDP'nin boykotuna karşı geliştirilecek taktikler tartışılıyor.

Kürdistan'da boykot kampanyasına paralel yürüyen Demokratik Özeklik tartışmaları da AKP'nin hedefinde. Yürütücülüğünü üstlendiği, "Kürt açılımı" ile Kürdistan Özgürlük Hareketi'ni tasfiye görevini yerine getiremeyen Atalay, şimdi de referandum boykotu ve demokratik özerklik tartışmalarını boğmaya çalışıyor. Nitekim Atalay Diyarbakır’daki DTK kongresini de yakın takibe aldı.

Kürdistan'dan seçilen AKP milletvekillerini de görevlendiren Atalay'ın Van'da yaptığı konuşmada, referandum sürecinde bölgede, "provokasyonlar olacağını" vurgulaması oldukça dikkat çekici. Zira Atalay, konuşmasının devamında dilinin altındaki baklayı çıkartıyor. "İstihbarat faaliyetlerini daha da ağırlıklı şekilde yürütüyoruz" diyen Atalay, "Bu konuda halk oylaması ortamını sabote etmek isteyen veya vatandaşlara baskı kurmak isteyenlere dönüp de çok acımasızca müsamahasızca davranılacaktır" sözleriyle bölge halkını tehdit ediyor. Bundan böyle geçmişte de bir çok örneği yaşandığı gibi bölgede yapılacak her türlü provokasyonun faturası hem de acımasızca bölge halkına kesilecek.

Görünen o ki AKP hükümeti önümüzdeki günlerde halen sürmekte olan sokak protestolarını var olan şiddet politikasının dozunu artırarak bastırma yoluna gidecek. Protestocu çocukları bayıltana kadar döven güvenlik güçlerini cesaretlendiren bu açıklamalar AKP'nin Kürt sorunu konusundaki yeni şiddet yaklaşımını da gözler önüne seriyor.

Özellikle referandum sonrası, Kürdistan'da daha da yoğunlaşması beklenen Demokratik Özerklik talebine karşı AKP'nin içine girdiği şiddetle yok etme planı bizzat İçişleri Bakanı Atalay tarafından hazırlanıyor ve yürütülüyor.

Kürt sorununu terör sorununa indirgeyen resmi söylemi bir kez daha tekrarlayan Atalay, "Bizim içeride terör sorunumuz var. Kürt sorunu gibi başka temele dayanan, başka kaynaktan beslenen sorunlarımız var" sözleriyle de Kürt halkının varoluş mücadelesini dış kaynaklara bağlayan ucuz siyasetin arkasına saklanıyor.

Atalay'ın anlattıklarına bakılırsa AKP Hükümeti'nin, yeni politikalarının uygulayıcısı olacak özel sınır güvenlik birimi de polis içerisinde oluşturulacak. Yasalaşması meclisin yeni dönemine kalan özel savaş birliğini yetiştirmek üzere Polis Akademisi'nde yeni bir birim açtıklarını açıklayan Atalay, bu yıl da bir polis meslek yüksekokulunun, tamamen "sınır yönetimi meslek yüksekokulu" olarak eğitim vereceğini söylüyor. Görünen o ki AKP, geçmişte yine polis bünyesinde oluşturulan ve bölgede bir çok cinayete adı karışan özel harekat timlerine daha "akademik" bir kimlik kazandırmayı planlıyor.

Kürdistan'da sürmekte olan şiddet politikasını daha da kapsamlı bir hale getirme hazırlığı içinde olan AKP Karadeniz'de de ırkçı eğilimleri cesaretlendiriyor. Rize'de, çeşitli, "incelemelerde bulunan" Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, CHP ve MHP'yi tamamen bir yana bırakarak, adeta referandum AKP ile PKK arasındaymış gibi konuşuyor. PKK'ye ait olmayan bir tavrı ona mal eden Yazıcı, “PKK ‘Hayır’ diyor. Bu millet hiçbir şey bilmezse bile, hiçbir argümanı dikkate almasa bile PKK’nin ‘Hayır’ dediğine ‘Evet’ demesi lazım. En basit ölçü budur” diyor.

AKP iktidarın olanaklarını da kullanarak bütün gücünü seferber etmiş Türkiye ve Kürdistan'ın dört bir yanına dağılarak Kürtlerin referandumun sahte gündemini deşifre eden boykotunu önlemeye çalışıyor.

canerdem2126@gmail.com

Hiç yorum yok: