7 Ağustos 2010 Cumartesi

Altanlar ailesi ve Taraf gazetesi...


Bugün Türkiye'de Çetin Altan'ı tanımayan çok az insan var. Ama birçok insan Altan Çetin'in 1970'lerde, Türkiye'de gelişen demokratik ve sosyalist harekete karşı tavır alan ve bu tavırla kendi cephesinde ideolojik düzeyde süreci saptıran bir kişilik olduğunu çok az insan bilir.

Bir zamanlar, 'devrimlerin ve ideolojilerin zamanı bitmiştir, yaşasın globalizm' diyen Çetin Altan'dı.

'Her şeyin zaten değişeceğini, dolayısıyla devrim için acele etmeye gerek olmadığını, köyde modern kapitalizmin gelişmesi ile birlikte önce zihniyet, daha sonra da toplumsal devrimin kendiliğinden olacağını söyleyen yine Çetin Altan'dı...

Aslında Türkiye'de globalizmin savunucularının babası, Çetin Altan'dır. Köylülükten, emekçilerden, ama daha çok da kendisine göre 'geri kalmış' toplumlardan nefret eden Çetin Altan, bu geri toplumsal yapının yerine küresel kapitalizmi koymaktan hiçbir zaman geri durmadı.

Bu nedenle Çetin Altan, neredeyse tüm yazılarında kara saban yerine traktörü, çiftçi yerine proleteri, şapkalı ve pos bıyıklı insanlar yerine daha çok kravatlı ve bıyıksız insan halini savundu.

İşte bugün de Kürtlerin Özgürlük Mücadelesi'ne karşı duran Ahmet ve Mehmet Altan ile bu ekibin oluşturduğu 'Taraf' gazetesi Çetin Altan'ın bir eseridir.

Çetin Altan, Türkiye devriminin tasfiye edilmesi için bıkıp usanmadan mücadele etti, şimdi de iki oğlu baba Altan'dan aldıkları mirasla, Kürtlerin özgürlük ve demokrasi mücadelesini tasfiye etmeye çalışıyor.

Taraf'ın ve 'Taraf'ta yer alan yazarların neredeyse yarısından fazlasının Kürt Özgürlük Mücadelesi'ni karalamak ve zayıflamak için kalemlerini kullanmaları, şaşırtıcı bir durum değildir.

Demek ki, aile boyu bir misyon ve rol üstlenmişlerdir Altan ailesi. Öyle ya, soylu Osmanlı İmparatorluğu'nun soylu Altan ailesi... Ülkesi ve devleti 'tehlike'ye girdiği andan itibaren düşündüğü ideoloji ne olursa olsun, sonuçta ülkesi ve devletinin yanında yer alması 'soylu' olmanın bir gereğidir.

Öyle anlaşılıyor ki, Altan ailesi dün de, bugün de, büyük bir ihtimalle yarın da soyluluğunu korumaya devam edeceğe benziyor.

Şimdi 'Taraf' gazetesi, bu 'soylu'luğun gereğini yerine getiriyor. Bir fabrika ve şebeke gibi hem çoğalıyor, hem de giderek daha büyük görevleri üstleniyor. Dün birdi, bugün bir ekiptir.

Altanların denetiminde çıkan 'Taraf' gazetesinin tek vazifesi, Kürt Özgürlük Mücadelesi'ni karalamak ve onun itibarını düşürmeye dönük çaba sarf etmektir. Bu kadar da 'olmaz' dedirtecek cinste bir görev üstlenen 'Taraf' gazetesinin görevi gerçekten de büyüktür.

Özel kalemlerle, özel ekiple, özel haber ve özel bir bütçeyle her gün yayınlanan 'Taraf' gazetesinin esas işi PKK-Ergenekon, PKK-JİTEM ilişkisi üzerinde haberler yaparak, Kürt hareketi hakkında kuşkular yaratmaktır.

Neşe Düzel'in her pazartesi günü Kürt hareketinin düşmanları ile söyleşi yapması, Ahmet Altan'ın Kürt hareketinin her etkinliğini JİTEM ve Ergenekon'la bağlantılandırması, Rasim Ozan Kütahyalı, Orhan Miroğlu, Hilal Kaplan, Yasemin Çongar, Önder Aytaç/Emre Uslu gibi yazarların gündemi mutlaka Kürt hareketi olmuştur. Ayşe Hür bile zaman zaman Kürt hareketinin 'sattığı uyuşturucu'dan bahsetmektedir.

Bugün 'Taraf' gazetesi, bir zamanlar Doğu Perinçek'in denetiminde olan 'Aydınlık' gazetesinin üstlenmiş olduğu misyonu üstlenmiş durumdadır. Doğu Perinçek de solcu geçiniyordu. O da devrimci hareketleri ihbar etmek için kapı kapı dolaşıyordu. Nerede bir etkinlik varsa, Aydınlık gazetesi o etkinliği ya kontgerillaya, ya CIA'ya, ya da MOSAD'a bağlıyordu.

Bugün de 'Taraf' gazetesi aynı işi yapıyor. Taraf'ın hemen hemen tüm manşet ve sürmanşetleri Kürt hareketini ya JİTEM, ya da Ergenekon'la bağlantılandırma temelindedir.

Zaten 'bu kadar da olmaz' dememizin nedeni de budur. Eğer 'bu kadar da olamaz' dediğimiz olay gerçekleşiyorsa, deme ki bunda çok özel bir 'şey' vardır. İşte bu 'özel şey', Altanlar ailesinin özel durumudur.

Bu 'özel durum' Altanların özel olarak mercek altında alınmasını gerektiriyor. Yoksa gerçekten de Çetin Altan da, Ahmet ve Mehmet beyler de, Neşe Hanım da hiçbir zaman demokrat ve 'solcu' olmamışlardır. Sadece doğruları saptırmak için zaman zaman demokratlık ve solculuk maskesini takmışlardır...

Fuat KAV
fuatkav@hotmail.com

Hiç yorum yok: