4 Temmuz 2010 Pazar

Yalan Hükümeti


Şemdinli ve İstanbul Halkalı’da Türk ordusuna yönelik yapılan eylemlerin ardından Türk devleti şok yaşadı.  Kürt sorununun nasıl çözüleceği sorusu yeniden gündemi belirleyen ana tartışma konusu oldu. Türk devlet yetkilileri Cumhurbaşkanı, iktidarı ve muhalefetiyle Kürt sorununun siyasal-demokratik ve kansız bir çözümünden ziyade askeri yöntemlerle bastırılmasını daha çok ön plana çıkardı.  Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “ben 31 Mayıs’tan sonra aradan çekileceğim açıklamasına ve tüm diyalog çabalarına rağmen” AKP hükümeti sağırları oynayarak akacak kana adeta davetiye çıkardı. Bu nedenle akacak kanın, toprağa verilecek her canın tek sorumlusu AKP hükümetidir.
TC Başbakanı Tayip Erdoğan yaşanan asker kayıpları ardından, sanki bu süreç kendisi dışında gelişiyor ve aslında bu savaşın bitmesi için çok çaba sarf etti de PKK buna engel oldu gibi ciddiyetsiz ve sahtekâr bir yaklaşım içerisine girmektedir. Bu tutum Erdoğan şahsında tam da bir Kayseri tüccar oyununun sergilenmesinden başka bir şey değildir. Erdoğan, hem suçlu olacak hem bu suçtan kendisini sıyıracak hem de herkes bunu böyle kabul etsin isteyecek. Bunun için can havliyle yaşananların sorumluluğundan “kendimi nasıl kurtarabilirim ve faturasını kime kesebilirim” derdine düşmüştür
AKP 2007’de Dolmabahçe görüşmesinde dönemin Genelkurmay Başkanı olan Yaşar Büyükanıt ile PKK’yi tasfiye etme karşılığında iktidarda kalma konusunda anlaştı. Başka bir deyimle PKK’yi tasfiye ihalesini orduyla girdiği kızgın bir pazarlıktan sonra aldı. Bu anlaşmayı imzalarken PKK’yi benden daha iyi tasfiye edecek başkası yok iddiasına da sahipti. Sonraki tüm gelişmeler bu konsensüse göre belirlendi. Yerel seçimler sonrası AKP anlayış, tarz ve yöntemini de değiştirerek Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye konseptinin diğer adı olan sahte Demokratik açılım sürecini başlattı
AKP aldığı tasfiye ihalesini 1600’ün üzerindeki seçilmiş legal Kürt siyasetçisini tutuklayıp senaryo KCK iddianameleriyle mahkûm etme çabasına girdi. Tasfiye konseptinin birinci ayağını böyle hayata geçirmek istedi. Sadece bununla da kalmayarak Kürdistan’da imha amaçlı askeri operasyonları artırdı. Özel savaş kapsamında Kürtlerin çocuklarına kadar sistematik cinsel terör uygulayarak binlerce Kürt çocuğunu terör yasasıyla yaşından fazla cezalarla tutuklayıp yargıladı..
Kürt Özgürlük hareketinin mücadele gelişimi açısından bir dönüm noktası olan 4. dönemin ilanı ile tek taraflı ateşkes süreçlerinin tamamen sona ermesi AKP’nin Dolmabahçe anlaşmasıyla aldığı tasfiye ihalesinin başarısızlığının da ilanı oldu. AKP’nin tüm hesapları boşa çıktı. Deyim yerindeyse bomba AKP’nin elinde patladı, tasfiye konsepti ters etki yaparak kendisine döndü. Şimdi de son eylemlerle AKP’de 31 Mayıs sonrası yaşanan şok daha da büyüyerek Erdoğan’ın tasfiye rüyasından uyanması gerçekleşti.
Meydana gelen kayıplar ardından Türk Başbakanı Erdoğan’ın bu kadar saldırganlaşarak Kürt Özgürlük Hareketine tehditler savurması bundan kaynaklanmaktadır. Önce Kürt sorununu çözeceğim, anaların gözyaşının akmasını engelleyeceğim yalanını attı. Erdoğan’ın attığı tüm yalanlar şimdi bir bir açığa çıkıyor. Ama alışkanlık olsa gerek kendisini bile inandıramadığı yalanlar atmaya devam ediyor. Erdoğan’ın yine anaların gözyaşından bahsedip hamaset edebiyatı yapmaya devam etmesi, Kürt halkı için kazanamayacaklar diyerek yüzü kızarmadan yalan söylemeye devam etmesi bunun en somut örnekleridir. Erdoğan, başarısızlığını PKK’ye yönelik yaptığı tehdit içerikli açıklamalarla gizlemeye çalışmaktadır.
AKP’nin tüm gerçekliği deşifre olmasına ve yalanları açığa çıkmasına rağmen nedense hala yalanda ısrar etmektedir. Tabi bu zihinsel yapıyla bağlantılı bir durumdur. Yalan AKP’nin mayasında vardır. Yalan üzerine kurulu siyaset kendisi için var olmanın gerekçesi olmuştur. Bir binanın temeli nasıl inşa edilmişse üzerine inşa edilecek binada ona göre yapılır. Bu binanın temeli de yalan üzerine inşa edilmiştir. Maharet isteyen sistemli yalan söylemeyi herkes beceremez. Bir uzmanlık, bir hüner ister. Erdoğan’ın bu konudaki hünerine bir şey diyecek halimiz yok.
Erdoğan kimi kandırsa da, özgürlük sevdasıyla kefeni yırtan Kürt halkını kandırmayı başaramaz. Çünkü hiç kimse AKP’yi bu 8 yıllık iktidarında Kürt halkı kadar tanımadı, anlamadı. Bunun içindir ki AKP, PKK’yi tasfiye edeyim derken kendisi tasfiye süreci içerisine girdi.

Mazlum Yılmaz

Hiç yorum yok: