9 Temmuz 2010 Cuma

Tam bir vahşet...


Bu makaleyi, çatışmada hayatlarını kaybeden 4 gerillanın görüntülerine bakarak yazıyorum.

Kameramanın çektiği görüntüler son derece ayrıntılı. Gerillaların cansız bedenlerini baştan sonuna kadar, en ince ayrıntılarına kadar izleyen ve görüntüleyen kameramanların tarihe büyük izler bıraktıkları kesin. Daha doğrusu çekimleri yapan kameramanlar bir vahşeti, 21. yüzyılda Türk devletinin Kürtlere, Kürtlerin ölülerine, cansız bedenlerine uyguladıkları vahşeti tarihe kaydediyorlar.

Evet, şimdi önümdeki monitörün ekranına Özgür Dağhan, Ümit Lort, Serdar Tekin ve Eylem Demirpençe adlı gerillaların cansız bedenlerinin görüntüleri geliyor.

Bakamıyorum, gözlerimi kapatıp açmak zorunda kalıyorum bir an. Ruhumun ta derinliklerinde binlerce bağın hep birlikte ve bir anda koptuğunu hissediyorum...

Kalbimin atışları hızlanıyor, beynim zonkluyor, yüreğim daralıyor, aklım kilitleniyor, damarlarımdaki kan dolaşımının giderek yavaşladığını hissediyorum. Hayır, hayır donuyor, kanımla birlikte ruhum ve beynim de donuyor bir saniyelik zaman dilimi içerisinde...

Tam bir vahşet..!

Evet, bir vahşet..!

21. yüzyılda, insanlığın ulaştığı bu çağda bir vahşet, düpedüz yaşanan bir vahşet fışkırıyor karşımdaki ekrandan.

'Olamaz', 'olamaz', 'bu vahşet olamaz' demekten kendimi alamıyorum.

Bu görüntülerle birlikte insanlık bitmiştir, yok edilmiş, namusu, haysiyeti ve şerefi ayaklar altına alınmıştır...

Bir kameramanın çektiği görüntüler, bu bitmiş ve tükenmişliğin en somut tanığıdır. Önümde duran monitörün ekranında gösterilen görüntüler, insanın en sefil halinin ekrandaki yansımasıdır...

Evet, insanlığın bittiği bir yerdeyiz...

İnsanlığın, kendi soyuna ve kendi bedenine yapmış olduğu ihanetin şaha kalktığı bir kavşaktayız...

İnsanoğlu ve insan kızının ortaya çıkışından bugüne kadar, bu vahşetin yansıdığı kadarki zamana kadar, kendi soyuna karşı bu kadar derin bir suç işlenmemiştir...

İnsanlık, çağlar boyunca cinayetler işlemiştir, çoğu zaman kendi soyuna karşı hakaretlerde de bulunmuş, kendi kendine ihanetler de etmiştir. Ama hiçbir zaman böylesi soysuzca bir ihaneti yaşamadığı gibi, böylesi bir cinayeti de işlememiştir.

İnsanlık kasaturalarla kesilip biçilen 4 gerillanın bedeninde son bulmuştur...

4 gerillanın vücuduna damlatılan plastiğin bıraktığı izde, insanlığın geçmişten bugüne kadar yarattığı 'insan olma etiği' bir bütün olarak yok edilmiştir...

Bakın işte, Türk devletinin şahsında insanlık nasıl katledilmiştir?

Ümit Lort: Bacakları kırılmış, karnı deşilmiş, göğüs kafesi tamamen parçalanmış, öldürüldükten sonra yeniden kurşuna dizilmiş.

Serdar Tekin: Kulakları, burun ve dudakları kesilmiş. Göğüs bölgesi yanmış ve sanki göğüs kafesine eritilmiş bir taşkömürü kütlesi bırakılmış, her iki gözü çıkartılmış...

Özgür Dağhan: Babasının anlattıkları şöyle: 'Kafatası ve yüzü paramparçaydı, kaburgaları kırıktı. Baldırları kasaturalarla açılmıştı, yüzü lav silahlarıyla yakılmıştı, bu nedenle gözleri, çenesi, dudakları simsiyah kömür gibi olmuş ve sanki üzerine naylon damlatılmıştı.

Öylesine vahşice yapılmıştı ki, üzerine benzin dökülerek yakılmıştı, kimyasal da kullanıldığı belliydi. Bedeni delik deşik edilmişti. Oğlumun başı, yüzü, çenesi, gözleri, burnu paramparça olduğu için ancak kol ve bacaklarından tanıyabildim. Onu yakanları, ona öldürüldükten sonra işkence edenleri sevindirtmemek için ağlamadım.

Eylem Demirpençe: Kafası kurşunlarla delik deşik edilmişti, göğüs kafesi deşilmiş, göğüs tarafından karın bölgesine kadar sanki üzerinde büyük bir plastik bidon yakılarak damlatılmıştı. Yine karın bölgesinden dizlerine kadar üzerinde farklı maddeler dökülerek yakılmıştı.

Vücudunun her tarafı morarmıştı, öldürüldükten sonra özel olarak işkence edilmişti. Sağ bacağı dizkapağından baldırlarına kadar kasaturayla kesilmiş, kesilen yer çok değişik maddelerle doldurulduktan sonra yakılmıştı. Sağ tarafı baldırlarından koltuk altına kadar parçalanmış, kaburgaları çıkartılmış, iç organları dışarıya çıkartılmış ve değişik maddelerle doldurularak yakılmıştı...

Tüm bunları yapanın ve yaptıranın insan olmadığını anlatmaya, izah etmeye gerek yok. Bunları yapanlar, elbette ki çok bilinçli ve çok özel olarak yapmışlardır. Amaçları Kürt halkının iradesini kırmak, Kürt kadın ve gençlerinin gözlerini korkutmaktır.

Ama nafile!

Siz böyle yaptıkça var olan bağlar da kopacak, Kürt halkı daha fazla öfkelenecek, gençler daha kararlı ve daha radikal çıkışlara yönelecek. Bu politikaların doğuracağı sonuç Kürt kadınlarının daha fazla sokağa taşması olacak. Analar bin kez daha derin bir sesle 'siz cenazelerimize bu vahşeti uyguladıkça biz daha fazla evlat doğuracağız' diyeceklerdir...

Bunları unutmayın sayın askeri ve sivil baylar!...

Fuat KAV
fuatkav@hotmail.com

Hiç yorum yok: