5 Temmuz 2010 Pazartesi

Öcalan ve Ölüm

Hasan BildiriciMilliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli:
"Hodri meydan! Dosyasını meclise getirin Öcalanı asalım," dedi. Dedi ama, Devlet Bahçeli cinayete teşebbüs suçu işledi. Çünkü ceza hukukunda bir ilke var. Cezası kesinleşmiş biri aynı suçtan yeniden yargılanıp daha üst bir ceza çarptırılamaz. Cezası düşürülebilir, ancak yükseltilemez. Bu bir hukuk ilkesidir. Hapishanelerde 12 sene Türk hukukuyla boğuştuğumuz için bu tür konularda, uzun süre hapis yatan diğer arkadaşlar gibi, biz de uzmanlaşmışız. Bizim durumumuz uzmanlığın ötesindedir. Her mahkemede boyunlarımıza birer idam ve müebbet takarak hapishaneye dönerdik. Boynuna müebbet hapis cezasını bir kez takan, idamdan yırtmış oluyordu. Ondan sonra istedikleri kadar yargılasınlar, yeni deliller uydursunlar, mahkeme idam cezasını veriyor, fakat daha önce bir kez müebbet ceza alınmış olduğu için cezayı oraya indiriyordu. Yani Devlet Bahçeli’nin söylediği boştur, imkansızdır, yalandır. Öcalan’ın dosyasının meclise gelmesi için idam cezası alması lazım. İdam cezası alması önünde ise şu anda kesinleşmiş olan "ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası" engeldir. Ancak Türk ırkçılığı çaresiz konuşacaktır. Yalan yanlış şeyler söyleyerek bunu bize yutturduğunu sanacaktır.
 Bir işkence sırasında, işkenceden bitkin bir şekilde düştüğümüz yerde, bir binbaşı yüzümüze işemiş ve bizleri köpekleştireceğini söylemişti. Biz zulüm ve işkence karşısında köpekleşmedik. İnsan soyunun bir onuru ve şerefi vardır. Bir an gelir ki, ölüm tatlı bir şerbet gibi gelir insana. Esir aldığı insanların suratına işeyen soysuzlara sahip bir ordu savaşı asla kazanamaz.
Taraf Gazetesinin faşist yazarı Önder Aytaç ise Öcalanı öldürmeyi önermişti. Devlet Bahçeli ile fikirleri örtüşüyor. Bunlar zır manyak. Kendi korumaları altında, kendi mahkemelerinde yargılanıp ceza almış, kendi güvenlik elemanları tarafından korunan birini öldürmeyi öneriyorlar. Biri Türkiye’nin üçüncü büyük partisinin genel başkanı, ötekisi çok demokrat geçinen Taraf gazetesinin yazarı Cahil ırkçılarla tartışmak ne zor. Irkçılığın zaten cahillik olduğunu söyleyeceksiniz biliyorum, fakat bu kadar cahiline de hiçbir yerde rastlamak mümkün değil. Haydi diyelim bir şekilde Öcalanın hayatına son verdiler. Bunun ilk sonuçları şöyle olur. Türkiye ve Kürdistan sivil siyasetçi mezarlığına döner. BDP’lilerden canını kurtaranlar en yakın sınırdan ya Kandil’e ya da Avrupa’ya çıkarlar. Türk siyasetçileri Uludağmı çıkar yoksa Erciyes’e mi bilmiyorum… Çünkü Türkiye ve Kürdistan, Öcalan’ın öldürülmesini kaldıramaz. Barbarlık dönemi başlar. Tabii ortada MHP ve Bahçeli diye bir şey de kalmaz.
Çünkü Kürtler artık, 17 bin 500 sivilini JİTEMin önüne attığı eski Kürtler değil. O zamanın PKK’si kendi halkına yönelik sivil cinayetleri dağdan öylesine izliyordu. Üstelik tutuk ve ne yapacağını bilmez bir halde izliyordu. Şimdi PKKye korku ve ürküntü tanımayan yeni nesil hakim. Bu yeni nesil eskiler kadar tahammüllü değil. Halk da eskisi gibi tahammüllü değil. Bir Kürt siyasetçisi burnundan faşist yumruk aldığında halk ve gençlik "PKK İntikam!" diye yürüyor… Onun için mücadeleyi belirli çerçevelerde sürdürmek Kürtlerin ve Türklerin ortak lehinedir. Bunu, çıkacak olan felaket olayları açısından söylüyorum. Öcalan sivil bir Kürt siyasetçisidir, esirdir. Hiç nedeni ve hukuku yok iken Öcalan’ın canına yönelmek her alanda sivil siyasetçileri ortadan kaldırma dönemi başlatır ki, dişlerini ve yumruklarını sıkıp duran bir-kaç milyon Kürt gencinin de işin içine gireceği cehennemi bir durum çıkarır ortaya… Türk devleti ve PKK de bu cehennemi duruma eşlik eder ki, Türkiye ve Kürdistan toprakları katliam tarlasına döner
Ardından karpuz gibi ortadan ikiye bölünmüş yeni iki ülke çıkar ortaya Yani Devlet Bahçeli ve Taraf Gazetesinin faşist yazarı ne yaparlarsa yapsınlar, işleri kesat olarak kalacak. Çok övündükleri iç savaş tarifleri doğrultusunda ben de kendilerine varacağımız noktayı tarif edeyim. Kuzey Kürdistan’da yirmi milyon Kürt olduğu söyleniyor. Türk ırkçıları bir milyon Kürdü öldürseler kalır 19 milyon. Öldürülen bir milyondan 5 milyonluk bir yetim ordusu geriye kalacağı için Kürtlerin sayısı 24 milyona çıkar Bu rakamları verirken bile utanıyorum, sırtım terliyor Geri zekalı önermelerin sahiplerine kıvırtacak alanları kalmadığını, tek seçeneklerinin Kürtlerle iyi geçinmek olduğunu anlatmak istiyorum.
Devlet olmak, uygarlığa erişmek ve kendi vatandaşlarına korkusuz gün ve geceler yaşatmak istiyorlarsa, ölüm diliyle konuşmayacaklar. Devlet olana, bütün iktidar olanaklarını elinde bulunduranlara ölüm dili yakışmaz. Ölüm diliyle konuşmayı sürdürürlerse, uzak sandıkları ölümün bir gün kendi kapılarına geldiğini şaşırarak görecekler ve hayıflanacak vakitleri de olmayacak… Biz ölüm tiryakisi edilmiş bir halkız. Şaşırmayız. Bir şekilde onu da savarız. Fakat öldürmeye alışmışlar, yaratacaklar kendi felaketlerinin altından kakamayabilirler.
 Onun için önce ölüm dilini terk edecekler!


Hasan Bildirici
bildiricihasan@hotmail.com

Hiç yorum yok: