7 Temmuz 2010 Çarşamba

Murat Karayilan:‘Planlı savunmadayız, blöf yapmıyoruz!’

07 Temmuz 2010
Yeni_Özgür_PolitikaKürt sorununun ‘terör’ retoriğiyle çözülemeyeceğini ve Kürtlerin artık Türkleşmeyi kabul etmeyeceğini belirten Karayılan, “Hala Türkiye ile bir arada yaşama çizgisindeyiz. Topyekun bir savaş gelişirse, o zaman biz de zinciri çözeriz” dedi.
- Karayılan: Bilinçli, planlı, organizeli bir savunma stratejisini uyguluyoruz; tüm gücümüzü hala ortaya koymuş değiliz. Hala Türkiye ile bir arada yaşama çizgisindeyiz. Topyekun bir savaş gelişirse o zaman biz de zinciri çözeriz.
- Demokratik özerklik devletle bir çözüm arayışıdır. Devlet buna gelmezse de biz demokratik özerkliği inşa edeceğiz. Bunun üzerine gidilirse demokratik konfederal sistemi bağımsız bir biçimde ilan etmek durumunda kalırız.
- Topyekun savaşı bize dayatır, çözüm formülasyonunu da reddederlerse topyekun bir direniş dönemine geçeriz. Henüz o aşamaya gelmiş değiliz. Tüm gücümüzü, enerjimizi sarf etmiş durumda değiliz. Çok sakin yaklaşıyoruz. Blöf yapmıyoruz.
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, Kürtlerin gaspedilen haklarının iadesi meselesine ‘terör’ retoriğiyle yaklaşıldıkça çözülemeyeceğini belirterek, “Böyle devam edilirse ne olur? Kürt halkı olarak biz direniriz. Onursuzluğu, Türkleştirme politikasını asla kabul edemeyiz. Herkesin bunu bilmesi gerekiyor. KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, Roj TV ve ANF’nin sorularını yanıtladı.


1 Haziran 2010’dan sonraki yeni dönem yeterince kavrandı mı?
Biz yeni sürecin “ulusal varlığı koruma, özgür yaşamı inşa etme” olarak ele alıyoruz ve bu temelde yeni dönemde biz kendi çözümümüzü kendimiz geliştirmek zorundayız. Bu dönem halklarımız için çok önemli.

Bu dönemde özellikle AKP’ye yakın çevrelerde bazı tartışmalar var. Anayasa değişikliğine sabotaj, İskenderun eyleminde İsrail bağlantısı, AKP’ye karşı savaş, hatta Ergenekon ilişkisi iddiaları. Sizin bu tartışmalara ilişkin görüşleriniz nelerdir?
Biz AKP’nin zihniyetini ve planını çözmüş bulunuyoruz. AKP’nin tasarladığı bütün planlar alt üst oldu. Hükümetin ve devletin dengesini sarsıldı. Onların saldırgan bir üslup kullanmalarının altında bu neden yatmaktadır. Ciddiye almıyoruz. Eğer şimdi AKP ve Türk devleti halen durduğumuz noktada soruna doğru yaklaşmak istiyorsa evvela şunu söyleyecek; Kürt halkını; kültürel ve kimlik haklarını tanımak zorundayız.

Bu konu çok stratejik bir konu; Türkiye açısından ulusal bir sorun ve devlet gündemine alacaksa köktenci bir biçimde ele almak zorundadır. Bu soruna ‘terör’ retoriğiyle yaklaştığın vakit çözemezsin. Böyle devam edilirse ne olur? Kürt halkı olarak biz direniriz. Yüz yıl da sürse biz direniriz. Onursuzluğu, Türkleştirme politikasını asla kabul edemeyiz. Herkesin bunu bilmesi gerekiyor. Devletin zihniyetinde bir değişiklik durumu gözükmüyor; bu devam ederse çatışma süreci daha derinleşir.

Eylemsizlik, silah bırakma ve operasyonların durmasına yönelik çağrıları bu konjonktürde nasıl değerlendirmek gerekiyor? Bu süreçte ateşkes olur mu?
Sivil toplum kuruşlarının Amed merkezli ve daha sonra başka yerlerde olan açıklamalara saygı duyuyoruz. Dengelidir. Çözüm arayışını içeriyor. Devlet aklı bu eksende olursa sorun çözüme doğru gidebilir. Ama kimi başka bazı çevrelerin sözünü ettiğiniz gibi ateşkes çağrılarını bir kenara bırakıyorum, hiçbir anlamı da yoktur.

Bu devlet karşısında bizim ayakta durma, direnme, mücadeleyi de yükseltme gücümüz vardır. Dost ile düşman emin olabilir. Bilinçli, planlı, organizeli bir savunma stratejisini uyguluyoruz; tüm gücümüzü hala ortaya koymuş değiliz. Çünkü biz hala Türkiye ile bir arada yaşama çizgisindeyiz. Yani daha o arayışı sürdürüyoruz. Topyekun bir savaş gelişirse o zaman biz de zinciri çözeriz. Kimse yanlış hesap yapmamalı. Hala uyarıcı bir pozisyonda duruyoruz.

Başbakan Kürt halkının iradesine saygılı olacağını ve bu sorunu köktenci bir biçimde ele alıp, çözeceğini açıkça söylesin. Bunu söylemiyor, Amerika’ya, NATO’ya teklifte bulunuyor. Öbür taraftan başka memurları başka şeyler söylüyorlar. Böyle olmaz, bir netliğe kavuşması lazım. Daha güven verici ciddi yaklaşımlara ihtiyaç vardır.

Kendi çözümünüz olan Demokratik Özerklik nedir? Kürtler nasıl anlamalı, Türkiye kamuoyu nasıl yorumlamalı?
Bir yerde eğer farklı kültürler varsa ve sen bu farklı kültürleri soykırım ve asimilasyonla yok etme niyetinde değilsen bu kültürleri tanımak ve yaşatmak ancak demokratik özerklikle olur. Bu Batı, Rusya ve Çin’de var. Demokratik özerklik devletle bir çözüm arayışıdır. Devlet buna gelmezse de biz demokratik özerkliği inşa edeceğiz. Devlet bunu da kabul etmezse, ben yok edip, ortadan kaldıracağım derse o zaman Kürtler de kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kalırlar.

Kürtlerin demokratik özerkliği eşittir Türkiye’nin demokratikleşmesi anlamına mı gelmeli?
Kuşkusuz. Kürt sorununun çözümünü ve Türkiye’nin demokratikleşmesini ön gören bir çözüm formülüdür. Bu açıdan benim Türkiye’de kendisine liberal, sosyalist, devrimci ve demokratım diyenlere eleştirilerim var; bu konuda çok sessiz kalmaları, arka çıkmamaları bir eleştiri konusudur. Demokratik özerklik Kürt sorununu çözen, kardeşçe bir arada yaşanmasını ön gören, aynı zamanda Türkiye’yi demokratikleştiren, Türkiye cumhuriyetinin demokratikleşmesini esas alan bir formüldür. Bu formüle herkesin sahip çıkması gerekir.

Demokratik Özerkliği nasıl yaşamsallaştırmayı düşünüyorsunuz?
Demokratik konfederal sistem beş bin yıllık devlet geleneğine alternatif bir sistemdir. Birinci seçeneğimiz demokratik özerkliktir. Buna gelinmezse ve bunun üzerine gidilirse o zaman biz demokratik konfederal sistemi bağımsız bir biçimde ilan etmek durumuyla karşı karşıya kalırız. Umarım devlet aklı bunu doğru anlar. Bu demokratik özerkliğin çağımızın bir çözüm tarzı olduğunu görür. Biz en mütevazi, en makul bir çözüm formülünü geliştirmek istiyoruz. Devlet buna rağmen imha etmek ve özgürlük dinamiklerini hedeflerse o zaman Kürt halkı da her biçimde kendini savunmaya çalışacaktır. Direniş boyutlanacaktır.

Kandil’i işgal tartışmaları var. Sınırı ovalara çekelim tartışmaları var…
Bunlar boş şeyledir. Sorun içtedir. Bunlar yanlıştır. Bugün Botan Karargahı bütün o sahayı yönetiyor. O karargah yıllarca kendi kendine yetebilir. Dersim Karargahı ha keza. Bir düzey söz konusudur, bir güç vardır. Bu tür şeylerle çözüm bulmaları mümkün değil. Peki Amed’in merkezine ne diyecekler, peki Şırnak, Hakkari ve Gever’in merkezine, Dersim’in merkezine ne diyecekler? Bu davaya her yerde sahip çıkacak bu halkın kızları ve oğulları vardır.

Biz henüz aktif savunma aşamasındayız. Onlar topyekun savaşı bize dayatır, demokratik özerklik formülasyonunu da reddederlerse o zaman biz de topyekun bir direniş dönemine geçeriz, bu bize kalır. Dolayısıyla henüz o aşamaya gelmiş değiliz. Tüm gücümüzü, enerjimizi sarf etmiş durumda değiliz. Çok sakin yaklaşıyoruz. Blöf yapmıyoruz.

Son olarak ulusal birlik politikasına ilişkin görüşlerinizi alalım…
Türk devleti ve AKP hükümetinin demokratik açılım adı altında hareketimize karşı geliştirdiği imha planı sadece hareketimize karşı değil, tüm Kürt kazanımlarına yönelik bir saldırıdır. Bu açıdan şunu söylüyoruz, bugün Kürdistan üzerindeki egemen güçler sadece bizi hedefliyor ama bizi zayıflattıktan sonra kesinlikle tüm Kürt kazanımlarına yönelecekleri açıktır. İlk başta Güney Kürdistan’a yönelecekleri kesindir. Bu çerçeveden hareketle biz bu dönemde iki şeye ihtiyaç olduğunu ısrarla vurguluyoruz, birincisi hamlesel bir çıkış –ki onu başlatmış bulunuyoruz- ikincisi ulusal birliktir. Ulusal demokratik birlik bugün her şeyden önce gelir. Eğer biz bunu geliştirmezsek karşıt güçler bundan yararlanıyor. Son dönemde Sayın Mesud Barzani’nin Türkiye ziyareti oldu, geri döndü. Yine Türkiye’nin Güney üzerinde çokça hesapları var. Biz doğru temellerde ilişkilere karşı değiliz ama Türk devletinin niyetini çok iyi biliyoruz. Onlar Kürtler arası çatışma yaratmak istiyor. Benim çağrım; Kürdistan’daki tüm ulusal demokratik güçlere bu stratejik aşamada her şeyden önce ulusal birliğe ihtiyaç vardır, demokratik birlik duruşunu güçlendirmemiz gerekmektedir. Biz hareket olarak bu konuda üstümüze düşen sorumlulukların gereğini her zamankinden fazla yerine getirmek durumundayız. Bunun kararlılığının bilinmesinde fayda var. Kendi birliğimizi kurmaktan korkmayalım. Çünkü bazıları korkuyor. Biz birliğimizi kuralım. Bu halkın iradi bir güç olabilmesi için kesinlikle gereklidir.

BAKİ GÜL/ANF/BEHDİNAN

Hiç yorum yok: