28 Haziran 2010 Pazartesi

Küresel Taşeron Güç

II. Dünya Savaşı sonrası tercihini kapitalist dünyadan yana yapan Türkiye, bunun ilk bedelini Kore’ye 15 bin asker göndererek ödemişti. Reel sosyalist sistem varken, NATO’nun ileri karakolu olarak, hep gergin bir ortamda yaşandı. 1990’larda hasımsız kalan NATO’nun yeni potansiyel düşmanlar arayıp, küçük savaşlar çıkarma sürecinde, Türklerin ‘asker millet’ oluşu yeniden hatırlandı.

Örneğin Somali’ye ‘demokrasi’ götürmek isteyen ABD’nin 1993-1994’deki operasyonuna Türkiye de, 300 askerle katıldı. Yaşanan bozgunda Çevik Bir’in de rolü olmalı. Bosna-Hersek için 1993-95 yıllarında 1400 asker gönderen Türkiye, daha sonra alay düzeyindeki askerlerini takviye ederek tugay seviyesine çıkardı. Arnavutluk için 1997’de oluşturulan çokuluslu güce Türkiye, bir deniz piyade taburuyla katıldı.

Balkanları kontrol altında tutmak için 1992 ila 1996 yılları arasında Adriyatik’te bulundurulan güçlere Türkiye 2 firkateyn, akaryakıt ve anti-mayın gemileriyle katıldı. Bosna-Hersek hava sahası üzerindeki uçuş yasağının uygulanması ve denetlenmesi amacıyla da bir F-16 filosu 25 Nisan 1993’te bölgeye gönderilirken, rotasyon esasına göre 12 filo ile yaklaşık 2500 personel görevlendirildi. Türkiye, AB’nin yaptığı ilk büyük çaplı harekatta Bosna-Hersek’teki 34 devlet arasında en çok katkı sağlayan 5. ülke oldu.

Kosova’nın Sırbistan’dan koparılması operasyonuna da Türkiye, 1999 yılında 10 adet F-16 uçağıyla destek vererek 2 bin saatten fazla harekat uçuşu gerçekleştirdi. Harekat kapsamında, 3 adet KC-135 tanker uçağını İncirlik’te, 8 adet F-16 uçağını da Bandırma’da hazır tutan Türkiye, NATO’nun burada oluşturduğu yaklaşık 42 bin kişilik güce de bir mekanize piyade taburuyla katıldı. Aynı şekilde Makedonya operasyonuna da katıldı.

ABD’nin 11 Eylül saldırılarını bahane ederek Afganistan’ı işgal etmesinin ardından, yaptığı yardım çağrısına koşarak ilk yanıt veren devletlerden biri Türkiye oldu. 2002 yılı ortalarında Afganistan’a gönderilen 276 asker, daha sonraki yıllarda 1300’e kadar çıktı. Gelinen aşamada birçok Batılı devlet, askerlerini buradan çekerken, Türkiye, ABD’nin ısrarlı ek asker istemini kabul etmese de, asker çekmeyi düşünmüyor.

Türkiye, 2006 yılında NATO’nun isteği üzerine, Sudan için bir C-130 uçağı, Kongo Demokratik Cumhuriyeti için bir C-130 uçağı ve 17 asker gönderdi. Aynı yıl, 4 adet F-16 uçağı yaklaşık 80 personeliyle Letonya, Litvanya ve Estonya’nın hava polisliğinde görev alan Türkiye, yine NATO’nun talebini karşılıyordu. Bu arada, Bosna-Hersek’ten Doğu Timor’a kadar 6 bölgede BM adına askeri gözlem misyonunda yer alan Türkiye’den bir tabur asker, 2006 yılı Ağustos ayından bu yana, İsrail-Lübnan sınırında bulunuyor. Büyük bir istekle NATO’ya üye olup, oradan çıkmayı kesinlikle düşünmeyen Türkiye’nin son 60 yılında sorumluluk alan hükümetler, ülkenin çıkarlarını zerre kadar ilgilendirmese de, Afrika’dan Balkanlara, Ortadoğu’dan Afganistan’a dek asker gönderip, ABD ve Avrupa’lı devletlerin gönlünü hoş tutuyor. Bugünlerde Lübnan görevi ve İncirlik üssü izni yine uzatılıyor. “Başkası adına, başkasının yararına savaşanlara taşeron güç denir” diyorsunuz galiba. Valla ben öyle demedim ama sizin düşüncenize karışamam yani...

aykol267@gmail.com

Okunma: 292

Hiç yorum yok: