18 Haziran 2010 Cuma

4. Stratejik Hamlede Emekçilerin Rolü

Kürt halkı ve emekçileri içinden geçtiğimiz bugünler de yakıcı ve kritik bir süreçten geçmektedir. Kürt Özgürlük Hareketi ve emek cephesi

Kürt halkı ve emekçileri içinden geçtiğimiz bugünler de yakıcı ve kritik bir süreçten geçmektedir. Kürt Özgürlük Hareketi ve emek cephesi içinden geçtiğimiz bugünlerde 15 Şubat uluslar arası komplosunu çağrıştıran perde arkası kirli bölgesel ve uluslar arası ittifaklarla tasfiyenin gündemde olduğu ciddi bir saldırı hamlesiyle karşı karşıyadır.
Her fırsatta “Kürt sorunu benim sorunumdur” diyen, fakat Kürt cephesinden gelen samimi barış çağrılarını görmezden gelen kurnaz, ucuz demokrat ve ikiyüzlü bir AKP hükümetiyle karşı karşıyayız. Tek hedefi, demokratik modernite paradigmasıyla, Kürt demokratik ve emek hareketinin tarihi doğal topluma yürüyüş akışını durdurmak, destansı mücadelenin eseri olan muazzam değerleri tasfiye ederek tarihe gömmektir.  Kürt demokratik ve emek hareketini içte ve dışta askeri, siyasi, ahlaki, kültürel ve diplomatik kısacası dört bir koldan taarruz ve soykırım hareketiyle boğmayı hedeflemektedir. Bu anlamda saldırı furyası başta Kürt ve emek hareketi olmak üzere toplumun tüm direnen muhalif seslerini kapsamına alarak her alandaki birikimi yozlaştırarak bitirmek istiyor.
Bu noktada bir özel savaş hükümeti olan AKP’ nin ulusal ve toplumsal bazda başlatıp yürüttüğü imha konseptine Kürt ve Türkiye demokratik emek cephesi, öyle anlaşılıyor ki geçit vermeyecektir. İçinden geçtiğimiz tarihi dönemeçte saldırılar ağırlıkta demokrasinin bu iki stratejik motor gücüne dönük olacaksa, kuşkusuz en anlamlı duruş ve yanıtta bu politik cephelerden gelişecektir, verilecektir. Öyle ki, Türkiye ve Kürdistan; yani stratejik iki ana merkezin demokratik unsurlarının bir çatı altında buluşması, Ankara’yı ve kemikleşmiş 90 yıllık siyasetini değiştirip Türkiye’yi gerçek anlamda demokratikleştirerek her çiçeğin özgürce açılıp serpildiği, her kültür ve dilin kendini bahar tadında özgürce ifade ettiği tarihi bir sürecin kapısını aralayacaktır. 
AKP hükümetinin bugün Kürt Özgürlük Hareketi şahsında Türkiye’nin demokratik, sosyalist, emek ve özgürlükten yana tüm güçlerine dayattığı sinsi planına Kürt cephesi 4. stratejik hamleyle yanıt verdi. Tıkanan sürecin düğümünü çözmek ve bunu halkların ortak özlemi olan bir sürece dönüştürmek amacıyla yeni bir atılım sürecini başlatmıştır. Yeni süreçte AKP hükümetinin parçalayarak yedeğine almak istediği güçlerden biri de hiç kuşkusuz demokratik emek hareketidir. Bu anlamda 4. stratejik hamlede emek cephesini tarihi bir görev ve sorumluluk beklemektedir. 
Türkiye’yi demokratikleştirecek ana güç Kürt demokratik hareketinin yanı sıra Türkiye sol ve emek bloğudur. Kürt cephesi yeni süreçte tavrını örgütlü bir biçimde en üst noktada ortaya koyarken, emek cephesi ise; kendi içindeki parçalı duruş, yine sistemden köklü kopuşu sağlayıp kendi öz örgütlülüğünü yeterince geliştirip Kürt özgürlük dinamiğiyle birleştiremediğinden sistemin milliyetçiliği hortlatarak halkları birbirine kırdırtma, halklar arası tarihi kardeşlik köprüsünün zedelenmesinin önü alınamamıştır. Bu ciddi bir tehlikedir. Böyle kritik bir süreçte halklar ve emekçiler adına yola çıktığını iddia edenler şayet dayatılan tarihi riski görüp buna karşı irade gösterip elini taşın altına koyma yerine seyirci kalmayı yeğlerse olacaklardan en az sistem kadar bunlarda sorumlu olacak ve tarih karşısında hesap vermekten kurtulamayacaktır. Bu anlamda dayatılan özel savaş konseptine karşı Türkiye emek cephesinin Kürt dinamiğiyle birleşmesi hayati bir önem taşımanın yanında stratejik bir önemde arz eder. Bu tarihin biz emekçilere kesin ve tartışmasız emridir. 
Sonuç olarak, miadını dolduran ve uzatmalara oynayan AKP sisteminin tüm vahşetiyle halklar ve emekçilere dayattığı imha planına en anlamlı yanıt, emek bilinciyle yarattığı değerleri sahiplenme, gittikçe bunu kurumlaştırarak Kürt özgürlük dinamiğiyle ittifaklar çerçevesinde birleştirerek harekete geçirmektir.
Deniz Karer

Hiç yorum yok: