4 Nisan 2010 Pazar

Kapitalizmin Haiti'yle bitmeyen hesabı

Sömürgeci zihniyetin tarihi, beyaz adamla batıdan başladı ve onunla dünyaya yayıldı.

Kapitalizmin sömürgecilik tarihi, beyaz adamın dünyayı işgal tarihiydi.

Yerkürenin kaynaklarını, insan topluluklarının emeklerini ve birikimlerini yutarak palazlanan sömürücü sisteme ilk başkaldırı ise Haiti'den gelecekti...

Kapitalist sömürgeciliğin 'şeytanı' olmaya kararlı Haitili köle siyahlar, beyaz adamı ve onun kurduğu 'yamyam kölelik düzenini' yere yıktılar.

Kapitalizmin bilincinde, Haitililer 'kara büyücülerdi' artık.

Dünyanın köle deposu Haiti adasından kafasını uzatan Karayip kaplanları, ilk köle isyanını 1791'de gerçekleştirdiler.

Kanlarını ve canlarını şeker plantasyonlarında sermaye birikimine çeviren Fransız sömürgecilere 'özgürlüğün' ne olduğunu gösterdiler.

Fransız devriminin 'eşitlik, kardeşlik ve özgürlük' mottosunun gerçek sahipleri Haitili kölelerdi...

ABD'den sonra kıtanın ilk bağımsızlığını ilan eden siyahların ülkesi Haiti, oldu Karayipler'e ve Amerika'ya sıçrayan köle ayaklanmalarının vatanı olarak dünyada da 'köleliğin kaldırılmasını' sağladı.

Bedava emeğini kaybederek kapitalist birikimi zayıflayan beyaz adam ise Haiti'yi lanetleyerek tarih boyunca intikam alacaktı.

Haiti tam 125 yıl boyunca Fransa'ya tonlarca altın ödemekle cezalandırıldı, ama kapitalizmin Haiti'ye olan hıncı dinmedi.

ABD hegemonik militer elini 1904'lerden beri Haiti'nin üzerinden çekmedi, ülkeyi darbeler üssü haline getirerek akabinde bütün soğuk savaş dönemini işbirlikçi faşist diktalarla idare etti.

Papa- Doc ve Baby-Doc Duvalier'in zalim kukla yönetimleri özgürlükçü halk hareketlerini sindirdi.

Böylece Haiti sömürgecilik tarihinin tüm formlarının beslendiği plantasyona çevrilecekti.

30 küsur darbe, kanlı katliamlarla Haiti'deki kapitalizmin ayak izi derinleşti.

1990'ların Neo-liberalizminin Haiti'deki hedefi, 'Yoksulların Papazı', namı diğer başkan Aristide olacaktı.

IMF ve DB'nın Haiti taarruzuna razı gelmeyen Aristide önce derdest edilip haddi bildirilince, küresel vampirler Haiti'ye yerleşebildi.

IMF, DB, tarım ülkesi Haiti'yi tarım endüstrisiyle işgal edip halkı topraksızlaştırarak şehirlere tehcirini gerçekleştirdi.

Neo-liberal ekonominin pençelerini geçirdiği ülke yalnızca 'yoksulluk ve açlık' üretimine katıldı.

Tarım ülkesiyken gıda ithalatına yani açlığa zorlanan az gelişmiş Asya ve Afrika ülkeleri listesinin en altlarına Haiti yerleşti.

Ülke zenginliğinin %85'inin nüfusun %5'inin sahip olduğu dünyanın en yoksul ülkesi.

Deprem felaketiyle yıkılan Haiti görüntülerinde sadece felaket sonrasını değil 21. yüzyılın yoksulluğunun ve açlığının yakın resmini de görüyoruz..

Yok edilmiş devlet ve kamu kurumları, özelleştirilmiş tarım, varoşlara tıkıştırılmış halk ve simsarların tükettiği ülke zenginliğinin ardından gelen depremle ellerinde palalarla dolaşan Haitililer gıda için birbirlerini kırıyorlar.Bir ülkenin çürütülmesine yaşam mekanları, kurumları kadar toplumu da dahil...

İnsanlık yakın geleceğini ve içinde olduğu 'insanlık krizini' Haiti'den seyredebilir. Biliyoruz ki yoksulluk ve ölümün adresi şimdilik Haiti!

Halbuki Haiti'nin biraz ilerisindeki Küba'da tek bir aç çocuk bile yok.

Neoliberalizmin bereketli vasatı olan kriz, doğal felaket ve kaos hazır Haiti'de.

El değiştirecek kaynaklar ve mülkiyetler için bulunmaz fırsat ve beyaz adam tüm lojistiğiyle şimdi de yardım bahanesiyle istila ediyor.

Kapitalizm, kendi 'şeytanını' görüp ödünün patladığı Haiti'ye bitiremediği hesabı için yine geri dönüyor.



Hiç yorum yok: