30 Nisan 2010 Cuma

İşte 'Dersim 38 Katliami'nin 'kıyım' belgesi


İSTANBUL - “...Hüseyin Altıntaş’ın nüfus hane kayıtlarında adı yazan Hüseyin karısı Humar ve Hüseyin evlatları Humar’dan doğma Elif, Mehmet, Hadice, Ahmedi, Suzan, Alicemal, Hetip, Emine’nin 1938 harekâtında imha edildiği ve aile reisi Hüseyin Altıntaş’ın da 952 yılında öldüğü, haneden yalnız Ali Akgün’ün sağ kaldığı...”
Tunceli Valiliği, 27 Ağustos 1955’te toplandığında, ‘haneden sağ kalan’ Ali Akgün’ün, sürgün olduğu Kütahya’dan Tunceli’ye dönüşünü bu zabıtla karara bağlamıştı. Ancak o gün geri dönüş için yazılan bu ifadeler, bugün ‘Dersim Katliamı’nın ilk resmi itiraflarından biri oldu. Ali Akgün, bu zaptı kanıt gösterip 10 yakınını yitirdiği kıyımı 72 yıl sonra yargıya taşıdı. Dönemin jandarma erleri ve yetkilileri hakkında ‘insanlık karşı suç işlendiği’ iddiasıyla suç duyurusu yaptı.
Tunceli’de yaşayan emekli memur Hüseyin Aygün, geçen 22 Nisan’da avukatı Hüseyin Aygün aracılığıyla Nazimiye Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Bu dilekçenin şüpheliler hanesinde, ‘Dersim Harekâtı’na katılan jandarma birlikleri ve yetkilileri’ yazıyor. ‘Suç’ hanesinde ise ‘Plan dahilinde siyasi, felsefi veya dini saiklerle bir toplumsal grubun tamamen veya kısmen yok edilmesi amacıyla 10 kadın ve çocuğun öldürülmesi’ ifadesi bulunuyor. Hüseyin Akgün, kendi iddiasıyla, ‘Dersim 38’de yitirdiği 10 akrabasının hesabını tam 72 yıl sonra soruyor.

Zeynel Çavuş’un hikâyesi
72 yıl önce ne mi oldu?
Nazımiyeli Nahiye Müdürü Zeynel Çavuş’un ailesi, iddiaya göre, jandarma birliklerince Çamurek Köyü Avlosen Deresi’nde kurşuna dizildi. Zeynel Çavuş ile birlikte öldürülenler arasında 36 yaşındaki gelini Humar ve Humar’ın çocukları olan; 20 yaşındaki Elif, 14 yaşındaki Mehmet, 11 yaşındaki Hadice, altı yaşındaki Ahmedi, beş yaşındaki ikizler Suzan ile Alicemal, üç yaşındaki Hetip ve iki yaşındaki Emine vardı.
Zeynel Çavuş’un oğlu ve Humar’ın eşi olan Hüseyin ile kardeşi Ali ise dağlara kaçtı. Kıyımdan sonra Kütahya’nın Altuntaş köyünde zorunlu iskâna tabi tutuldular. Bu karar 1947’de kalktı. Bakanlar Kurulu kararıyla memleketlerine döndüler. Ağabey Hüseyin 1952 yılında öldü. Geriye sadece Ali Akgün kaldı. Akgün’le ilgili kesin karar, 27 Ağustos 1955’te, Tunceli Valiliği’ndeki o toplantıda çıktı. Toplantıya vali yardımcısı, defterdar vekili, ziraat müdürü, tapu sicil muhafızı, toprak ve iskan müdürü katılmıştı. Alınan karar, kıyımın belgesi niteliğindeydi:
“...Hüseyin Altıntaş’ın nüfus hane kayıtlarında adı yazan Hüseyin karısı Humar ve Hüseyin evlatları Humar’dan doğma Elif, Mehmet, Hadice, Ahmedi, Suzan, Alicemal, Hetip, Emine’nin 1938 harekatında imha edildiği ve aile reisi Hüseyin Altıntaş’ın da 952 yılında öldüğü, haneden yalnız Ali Akgün’ün sağ kaldığı...”

İddia: İnsanlığa karşı suç
Ali Akgün’ün oğlu Hüseyin Akgün, şimdi bu zabıt tutanağını suç duyurusuna ekleyip geçen 22 Nisan’da Nazımiye Savcılığı’nda şikâyetçi oldu. Bu aynı zamanda ‘Dersim 38’ ile ilgili açılan ilk dava anlamına geliyor. Avukatı Hüseyin Aygün, ‘Dersim 38’in ‘insanlığa karşı işlenen suçlar’ kategorisine girdiğini, dolayısıyla zamanaşımının bu davada işlemeyeceğini söylüyor. Avukat Hüseyin Aygün, davanın ‘Dersim 38’ ile yüzleşebilmek için iyi bir fırsat olduğunu da düşünüyor:
“Dersim dosyası hukukçularca yürütülebilir. Buna uluslararası hukuk ve soykırımla ilgili sözleşme fırsat veriyor. Türkiye’de geçmişteki acı olayları hatırlama dalgası var. Dilerim, bu dosya bu yüzleşmeye hizmet eder.”

Ölüm tarihi: 0/0/1938
‘Dersim Katliamı’yla ilgili ikinci suç duyurusu dilekçesi de yine avukat Hüseyin Aygün tarafından 86 yaşındaki müvekkili Efo Bozkurt adına bugün Hozat Cumhuriyet Savcılığı’na veriliyor. Dilekçede yer verilen iddiaya göre Bozkurt Ailesi, ‘Dersim 38’i Hozat’ın Çaytaşı köyünde karşılamıştı. Kıyımda Efo Bozkurt’un Kurtuluş Savaşı gazisi olan 43 yaşındaki babası Keko, annesi Kuhari, ablaları 16 yaşındaki Havi, 12 yaşındaki Eyti, altı yaşındaki Besi, erkek kardeşleri dört yaşındaki Mehmet, iki yaşındaki Niyazi jandarmalarca kurşuna dizildi. Efo Bozkurt, kıyımdan kaçarak ve yaralı halde kurtuldu. Bozkurt’un üç kardeşinin ve Altıntaş Ailesi’nin altı çocuğunun ölüm tarihi olarak, nüfus kütüklerinde, ‘0/0/1938’ yazıyor.

Hiç yorum yok: