6 Mart 2010 Cumartesi

Roj TV ye Operasyon;1 Milyon 200 Bin Euroluk Zarar Verdi

Med ve Medya televizyonlarının ardından tehdit altındaki bir dilin şarkısını söyleyen Roj TV de susturulmak isteniyor.
 
Kürt basın camiasında en köklü televizyonculuk geleneğine sahip olan Roj TV’nin yayınları dün durdu. Roj TV için program hazırlayan RojNV stüdyolarına Belçika polisi tarafından düzenlenen baskının ardından televizyon yayınları kesildi. Avrupa’da Kürt basın yayın kurumlarına yönelik baskılar, kapatmalar Kürtler için yeni bir durum değil. Dünyadaki ilk Kürt televizyonu Med TV ve Medya TV de daha önce yayın lisanslarının iptal edilmesi yoluyla kapatılmıştı.

İlk Kürt televizyonu Med TV

30 Mart 1995 tarihinde ilk Kürt televizyonu İngiliz Bağımsız Televizyon Kurumu’ndan alınan lisansla yayına başladı. Dünyada ilk kez yasaklı bir dilde sinyaller gönderiliyordu alıcılara: Rojbaş Temaşevanên Hêja! Kürt halkının her türlü savaş hukukun ayaklar altına alındığı bir kirli savaşla imha edilmeye çalışıldığı bir dönemde Med TV bağımsız bir haber kaynağı olarak psikolojik harekatın aşılmasında önemli bir rol oynadı. Kürtçenin dört lehçesi, Türkçe, Arapça, Asuri dillerinde yayın yapan televizyon Kürdistan coğrafyasının tüm renklerini içinde barındırıyordu.

Med TV’ye yönelik ilk baskın 1997 yılında Belçika’nın Sputnik operasyonu çerçevesinde Denderleeuw’daki stüdyolara karşı gerçekleştirildi. Bu baskın sırasında da Med TV’nin yayınlarını durdu. Operasyon çerçevesinde açılan soruşturma yıllarca sürdükten sonra Med TV lehine sonuçlandı. Alanındaki ilk kanal olan Med TV, kuruluşundan yaklaşık dört buçuk yıl sonra 17 Kasım 1999’da kapatıldı. Med TV’yi kapatma kararı alan kurum, İngiltere’nin RTÜK’ü niteliğindeki Bağımsız Televizyon Komisyonu oldu. Komisyon kapatma kararında gerekçe olarak KCK Önderi Abdullah Öcalan’ın yakalanmasının ardından Avrupa’nın dört bir yanında protesto gösterilerinin patlak vermesi sırasında kanalın ‘tarafsız yayıncılık ilkelerine uymayıp, tahrik edici yayın yapması’nı gösterdi. 15 Şubat komplosunun ardından Med TV’nin kapatılması Kürtler arasında büyük öfke uyandırmıştı. Birçok uluslararası kurum ve kuruluş da Med TV’ye yönelik baskıları kınadı.

Bu süreçte Almanya’nın Kassel şehrinde Orhan Aykan adlı bir Kürt genci, Med TV’nin kapatılmasını protesto etmek ve KCK önderi Öcalan’a yönelik komployu kınamak için bedenini ateşe verdi. Aykan 26 Mart 1999 tarihinde kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

Medya TV bayrağı devraldı

Med TV henüz yayında iken Medya TV yayına başlamıştı. 29 Temmuz 1999’de uydudan Fransa üzerinden yayına giren televizyonun kapatılması için Türkiye bir kez daha düğmeye bastı. Girişimler beş yıl sürdü. Şubat 2004’te Fransa’nın RTÜK’ü olan ‘Fransız Lisans Kuruluşu’ Medya TV’nin yayın lisansını iptal etti. Bu kararın alınmasında gerekçe olarak ‘Medya TV’nin Med TV’nin devamı olması’ gösterildi.

Roj TV 

Roj TV ise 1 Mart 2004 yayın hayatına başladı. Avrupa’dan Ortadoğu’ya kadar birçok bölgede izlenebilen Roj TV, Kürtçe’nin bütün lehçelerinin yanı sıra Türkçe, Arapça ve Süryanice dillerinde de yayın yapıyor. Roj TV’nin yayın lisansı Danimarka’dan. Ağırlıklı olarak Denderleeuw’da bulunan RojNV stüdyolarında hazırlanan programların yayınlandığı RojTV’nin de yayınları stüdyo merkezine düzenlenen baskının ardından kesildi.

Roj TV, dil üzerindeki yasak ve kısıtlamalar nedeniyle, Kürt dili ve kültürünün korunmasında önemli bir rol oynayan bir televizyon konumu. Kürtleri ilgilendiren her türlü haber, aktüalitenin yanısıra, kültür-sanat programları yayın akışının ağırlıklı bölümünü oluşturuyor. Roj TV, dört farklı ülkede yaşayan Kürtlerle, Kafkasya ve Avrupa’da yaşayan Kürtlerin sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal yaşamını, güncel sorunlarını ele alan bir yayın politikasına sahip. Kürtlerin yaşadıkları topraklar Asya’dan Avrupa’ya dünyanın birçok yerini (Avustralya, Arap ülkeleri, İsrail, Amerika ve Japonya’da göç edilen yerler arasındadır) içine alabilecek kadar genişti. Roj TV, uydu yayınları aracılığıyla tüm bu alanlara yayın yapmaktaydı.

Merkez stüdyoları Belçika’da olan Roj TV’nin temel sloganı „Barışın ve Özgürlüğün Sesi“. Roj TV’nin tanıtım metninde ise şunlar yeralıyor: „Bütün dillerin en güzel kelimesi ‘Güneş’. Güneş kelimesinin Kürtçe’deki karşılığı ‘Roj’. Roj kelimesinin diğer anlamı ise ‘gün’. Kürtlerin yaşamında ‘Roj’ üçüncü bir anlam taşıyor: Yasaklanmış; eğitim ve yayın hakkı olmayan ve gün geçtikçe eriyerek yok olma tehditi altındaki bir dilin şarkısını söylüyor Roj TV.“

Roj TV’nın yayınları uzun bir süreden bu yana Kürt basınını içerden ağır baskılar altında tutan Türk devleti tarafından engellenmek isteniyordu. Uluslararası alanda diplomatik girişimlerde bulunan Türkiye, Kürt illerinde de sinyal terörüyle Roj TV’nin halka ulaşmasını engellemeye çalışıyordu. 
Türk devleti ve AKP hükümeti 2005 yılından bu yana Roj TV’nin yayınlarının engellenmesi için bir çok girişimde bulundu. Danimarka makamlarına Roj TV’nin yayınlarının engellenmesi için sayısız başvuruda bulundu. Roj TV’nın kapatılmasına karşı çıkan 54 Kürt Belediye Belediye Başkanı hakkında hapis istemiyle açılan dava ceza ile sonuçlandı.

Danimarka Medya Sekreterliği Mayıs 2008’de Roj TV yayınlarının yasalara uygun olduğunu tescil etmişti. Geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapan Roj TV yönetimi kapatma girişimleri konusunda şunları kaydetmişti: „Hukuki ve diplomatik yollarla sonuç alamayan Türk devleti, şimdi gerici ve yasakçı İran rejimiyle birlikte 3 Şubat’tan bu yana yayınlarımızı korsan, kanun ve etik dışı bir şekilde engellemek istenmektedir. Yayınlarımız İran’ın başkenti Tahran yakınlarından gönderilen sinyallerle engellenmektedir. Yayınlarımıza atılan sinyallerin bir TV yayınını engellenmekten çok daha öte bir amaç taşıdığı açık bir gerçektir. Türkiye’deki Kürt halkı, seçilmişleri, kurumlarına karşı başlatılan operasyonlar, Güney Kürdistan’a İran ve Türk ordusunun askeri saldırılarını artırdığı bir dönemde bölgeden tek ve doğru haber veren Roj TV ve NEWROZ TV’nin engelenmesi dikkat çekicidir. İran ve Türk devleti Kürdistan’da geniş çaplı askeri bir operasyon öncesi Kürt halkının dünyaya açılan penceresini sinyal terörü ile kapatmak istiyorlar.”


Belçika polislerince dün stüdyolarına baskın yapılan Roj Tv, baskında 1 milyon 200 bin Euro tutarında teknik zarar verildiğini söyleyerek, “Yayınlarımız sabote edilerek engellenmek istenmiştir” dedi.


Roj Tv yetkilileri polis baskınına maruz kaldıkları stüdyolarında basın toplantısı düzenledi. Belçika basınının yoğun ilgi gösterdiği toplantıda, Roj Tv Yayın Koordinatörü Amed Dicle basın toplantısında şu bilgileri verdi:

“Dün Roj Tv'ye yapılan baskın her hangi sıradan bir kuruma yapılmış bir operasyon değildi. Bu operasyon korsanvari bir şekilde Belçika hukukuna ve Avrupa hukukuna karşı yapıldı. Biz burada şirket olarak yayınımızı yapıyoruz ve kapılarımız sürekli açıktır. Belçikalı şirketler nasıl ki Belçika kanunlarına göre çalışmalarını yürütüyorsa, biz de öyle çalışıyoruz. Avrupalı şirketler yada farklı halkların şirketleri bir kere kontrol ediliyorsa, bizimki on defa kontrol ediliyor. Şimdiye kadar olan çalışmalarımız, mali ve bürokratik olarak Belçika hukukuna ve prosedürüne göre yürütülmüştür.

‘TERÖRİST OPERASYON’

Biz de Belçika yetkilileri de, bu operasyonun hukuki ve kanuni olmadığını, siyasi bir operasyon olduğunu biliyoruz. Burada yapılanlar, Türkiye'de Türk devleti tarafından Kürt halkına ve Kürt kurumlarına karşı yapılan terörün aynısıdır. Belçika polisi ve aralarında Türk polislerin de olduğu operasyonda çalışanlarımıza ve burada bulunan izleyicilerimize karşı aynı terör uygulandı. Operasyonu ‘teröre karşı operasyon’ olarak adlandırıyorlar ancak bu operasyon kendisi terörist bir operasyondur.

‘7 ARKADAŞIMIZ YARALANDI’

Bu operasyon terörizme karşı değil, Kürt medyasına ve Kürt kurumlarına karşı yapılmış bir operasyondur. Herhangi bir televizyona karşı yapılan operasyonlarda ve yapılan incelemelerde yedi kişi yaralanamaz. Ama Belçika ve Türk polisin saldırısı sonucunda 7 arkadaşımız yaralandı ve doktor raporu aldılar. Yaralanan insanlar terörist değil gazetecidirler. Bu gazetecilere karşı saldırı gerçekleştirenler terör uygulamışlardır.

Polisler ve müfetişler her zaman gelip stüdyomuzda incelemelerde bulunabilirler. Yayın ve maili konularda incelemek istiyorlarsa kapımız sürekli açıktır. Ama bunu yaparken usula göre ve bu ülkenin kanunlarına göre yapmalılar. Biz burada tüm çalışmalarımızla kanunlara göre çalışıyoruz. Ama bize karşı yapılanlar kanunlara göre değildi. Polisin dün burada bulunan insanlara karşı uyguladığı şiddet ancak Suriye'de, Türkiye'de ve İran'da yapılır ama Avrupa ülkelerinde böyle şeyler yaşanmaması gerekiyor.

‘1 MİLYON 200 BİN EURO ZARAR’

Önceki gün sabah saat 05.00'de başlayan ve saat 17.00'e kadar süren operasyonda 200 bilgisayar, yazı yazdığımız sistemi, abone olduğumuz Reuters haber ajansına ait bilgisayar ve cihazlar, görüntü ve ses enfekt makineleri, 20'e aşkın diz üstü bilgisayar, özel eşyalar, çalışanların elbiseleri ve yiyeceklere el konulmuştur. Burada bulunan çay ve kahve makinelerini bozmuşlar. Şimdiye kadar tespit etiğimiz kadarıyla teknik açıdan 1 milyon 200 bin Euro zarar vermişler. Götüremediklerini de bozmuşlar ve tüm kabloları koparmışlar. Burada anladığımız, yayınımızı sabote ederek engellemek istemişler.

Belçika hükümetine sesleniyoruz; Çalışmalarımızı devam edebilmemiz için götürdükleri cihaz ve teknik malzemelerimizi en kısa bir zamanda geri vermelidirler. Gelip burayı kontrol edebilirler ama teknik eşyalarımız götürmeye, kırmaya hakları yoktur. Bu terörizmdir. Biz burada kalemimiz ve bilgisayarlarımızla çalışıyoruz. Silahımız bunlardır. Bu bizim onurumuzdur ve kola kolay kimseye bırakmayız. Malzemelerimizi geri vermeleri için tüm hukuki yollara başvuracağız.

BELÇİKA HÜKÜMETİ ÖZÜR DİLESİN

Belçika polisleri Türk polisleriyle birlikte operasyon yaparak arkadaşlarımıza karşı şiddet kullandılar. Biz Belçika hükümetine sesleniyoruz: Nasıl oluyor da başka bir ülkenin polisleri gelip sizin topraklarınızda bir şirkete karşı operasyon yapabiliyor? Belçika'nın kanunları nerde, onuru nerede. Burada ellerimize takılan kelepçeleri biz Türkiye'de ve Kürdistan'da tanıyoruz. Çünkü bu kelepçeleri Kürtlerin ellerine ve Kürtlerin seçilmişlerin ellerine vuruyorlar. Ama bu kelepçeler dün Türk ve Belçikalı polisler tarafından Kürt gazetecilerin ellerine takıldı. Belçika hükümeti televizyonumuzdan, izleyicilerimizden ve Kürt halkından özür dilemeli. Biz şimdiye kadar nasıl Belçika kanunlarına göre hareket ettiysek, bundan sonrada da kanunlara göre hareket edeceğiz.

‘5 DİLDE YAYIN YAPIYORUZ’

Roj Tv Kürt halkını ve Ortadoğu'nun sesidir. Biz burada beş dilden yayın yapıyoruz. Bizim amacımız halkımızı ve izleyicilerimizi objektif bir şekilde haber sunmaktır. Çünkü biz gerçeğin sesiyiz, çünkü biz Türk devletinin Kürt halkına karşı inkar ve imha siyasetini deşifre ediyoruz. Bu nedenle Türk devleti her fırsatta sessimizi kısmak istemiş. Şimdiye kadar defalarca yayınımıza ilişkin soruşturmalar yapılmıştır ama suç teşkil edecek bir şey bulunmamıştır. Çünkü biz basın ölçülerine ve kanunlara göre yayın yapmaktayız. Türk devletinin niyetini ve hedefini biliyoruz ama Avrupa ülkelerine sesleniyoruz; Türk devletinin niyetlerine ve hedeflerine ortak olmayın, Kürt halkının özgürlük taleplerine saygılı olun. Niye Kürtler söz konusu olunca Avrupa sessimizi kısmak istiyor. Avrupa basın-yayın kuruluşlarını televizyonumuz Roj TV'ye karşı yapılanlara karşı sessiz kalmamaya çağırıyoruz.”

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: