19 Mart 2010 Cuma

Newroz’un tarihi kökenleri




Pro-Kürt olarak kabul edilen Hurrilerin ilk bahar tanrısının ismi Ninuraş’tır. Newroz sözcüğünün etimolojik kökeni buradan geliyor olsa gerek. „Ninuraş“ sözcüğünün zamanla newroz sözcüğü haline gelmesi Kürtçe’nin yapısına da uymaktadır.
Kürtçe bükümlü bir dil olduğundan sözcükler sürekli yoğunlaşarak akışkan bir hal almaktadır. Newroz Bayramı M.Ö. 2300 yıllarında pro-Kürt Guti kabilelerinde kutlandığı araştırmalarda da ortaya çıkmıştır. Demek ki bu kadim gelenek beş bin yıla yakındır Kürt halkı tarafından yaşatılmaktadır.

Pro-Kürt Gutiler döneminde, Newroz Bayramı’nın adı Zagmuk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu deyimin Newroz sözcüğü ile aynı anlamı taşıdığı belirtilir. Zagmuk (yeni gün) Bayramı gece ve gündüzün eşit olduğu 21 Mart günü kutlanmaktaydı. „Za“ eski Kürtçe’de de yeni doğan demektir. Bu sözcük bugün de Kürtçe’de aynı anlamı korumakta ve yeni doğan anlamına gelmektedir.

Gutiler tarafından tanrıların baş tanrısı Marduk için yaptırdıkları Eşağil mabedinde kutlanan Zagmuk’la aynıdır. Çünkü hem bereketin hem de yeni yılın başlangıcı sayılıyordu. Zira 21 Mart’tan itibaren tohumlar yeşermeye başlıyor; ağaçlar, çiçekler açıyordu. O dönemlerde yeni yılın bolluk ve bereketle donanması çok önemliydi. Bu amaçla kral kendi halkı ile tanrılar arasında aracı rolünü oynamaktaydı.

Bulunan belgelerde Guti kralı, Eşağil mabedindeki Marduk heykelinin elini tutar, ateşler yakılır ve kutlu günün ihtişamı pekiştirmek için tanrıya bir araba verilir. Baştanrı Marduk’un önünde ve etrafında diğer tanrılar ayakta durur, saygıyla eğilir ve onu mahcup bakışlarla karşılarlar. Tanrı da bu kutlu ve muhteşem bayramı, yeni günü yani Zagmuk’u kralın ülkesine sunardı.

Bu kadim gelenek her ne kadar Demirci Kawa efsanesiyle sembolize edilse de böylesi büyük bir tarihsel geçmişi de vardır. Demirci Kawa efsanesiyle daha da gerçek anlamına kavuşturulmuştur. Demirci Kawa efsanesi çok söylenip bilindiği için onu anlatmaktan ziyade sembolize ettiği zafere değinmeyi daha uygun görüyorum. Medler, M.Ö. 900 yıllarında ilk defa yerleşik oldukları Hazar Denizi’nin güney ve güneybatı bölgesinde Asur İmparatorluğu’nun saldırılarıyla karşılaştılar. Asur Kralı Şemsi Adad (MÖ 823-810) Medlere karşı yaptığı saldırı sonucu yaşanan savaşta Medlerin Ekbatan şehrini almıştır. Asur Kralı III. Adad Nirarı (MÖ 772-754) Medlerin ülkesine çok kapsamlı bir sefer düzenledi. Asur Kralı Tugalanaser (Mö 722-705) Medlere karşı düzenlediği savaşı kazanarak Med ülkesinin büyük bir kısmını Asurlara bağımlı hale getirdi.

Asur İmparatorluğu’nun bu zulmüne karşı sürekli birlik arayışı içinde olan Medler ilk fırsatta tekrar direnişi başlattılar. Bu Med Kürtlerinin Asur’un işgal, istila ve soykırım seferlerine karşı özgürlük için başlatmış oldukları direniştir. Normalde Medler, Ahura Mazda, Mitra, Vaym, Zervan ve Samaş gibi farklı ideolojik kimlik ve inançlara mensup olduklarından bir araya gelişleri kolay değildi.

Ancak Asur’un işgal ve istilaları karşısında özgürlük talepleri onların birliğini kaçınılmaz kıldı. Bunun yanı sıra yeni birliğin oluşumunda Zerdüşt inancı harç rolünü oynadı. Zira birliğin lideri Kayaksar Zerdüşt ideolojisiyle donatılmıştı. Kayaksar oluşturduğu birlik ve kazandığı özgürlük mücadelesiyle Asur İmparatorluğu’nun sonunu getirdi. İşte Demirci Kawa efsanesi, bu büyük zaferi sembolize eder. Bu zaferin günümüzdeki takipçisi de Özgürlük Hareketi’dir...

* Tekirdağ 2 nolu Cezaevi

Hiç yorum yok: