10 Mart 2010 Çarşamba

Irak Seçimleri mi, Ortadoğu Bölgesel Seçimleri mi?

Bomba yüklü araçlarla yapılan saldırılar gölgesinde 7 Martta gerçekleştirilecek Irak genel seçimlerinde yarışan partiler birbirinden ilginç taktiklerle seçimi karşılayacak.


Bomba yüklü araçlarla yapılan saldırılar gölgesinde 7 Martta gerçekleştirilecek Irak genel seçimlerinde yarışan partiler birbirinden ilginç taktiklerle seçimi karşılayacak. İç dinamikler kadar, dış dinamiklerin de yoğun bir şekilde müdahil olduğu seçimlerden ilginç sonuçlar çıkacağa benziyor. Bu durum kıyasıya bir rekabeti ortaya çıkarmış durumda. Ortaya çıkan bu durum Irak’la sınırlı seçim sürecini aşarak, adeta bölgesel güçlerin güç gösterisine dönüşen bir sürece dönüştü.
İktidar gücünü ele geçirmek ve Irak üzerinde söz sahibi olmak isteyen devletler bu amaçlarına ulaşmak için her yolu denemeyi mübah gören politik bir çizgi izliyorlar. İrili ufaklı 165 liste bünyesinde 6172 adayın yarışacağı seçimlerde, birbirine ters gibi gözüken partilerin tek listede ittifaka girmesi bunun sonucudur.
Seçim Kanunu Kürtler Aleyhine Düzenlendi
Seçimlerin belki de en önemli yönü, seçimlerden önce yapılan değişiklik ile Kürtleri Bağdat’ta etkisizleştirilmeye dönük geliştirilen düzenlemedir. Türkiye ve İran’ın dayatması yanında Şii ve Sünni Arapların ortaklığıyla parlamentodan geçirilen yeni seçim yasasından önce 275 olan parlamenter sayısı yapılan düzenleme ile 325’e çıkarıldı. Yeni düzenlemede Kürt illerinin parlamenter sayısı artırılmadı, bu hile ile Federal Kürdistanlılara böylece ilk darbe vuruldu.

İkinci darbe ise daha önceki seçim yasasında seçimlere katılan listeler, Irak genelinde aldıkları oy oranına göre sandalye kazanırlarken, yapılan son düzenleme ile bunun da önüne geçildi. Böylece listelerin Irak genelinde aldıkları oylara göre değil, şehir sınırlarında aldıkları oylara göre parlamenter çıkarılması kararlaştırıldı. Yeni düzenleme ile Hewler, Süleymaniye ve Duhok dışında kalan bölgelerde Kürtlerin ciddi sayıda parlamenter çıkarma şansı zora girdi. Musul, Kerkük, Diyala vb bölgelerde Kürtlerin istedikleri sayıda parlamenter çıkarması zor görünüyor.

Bu seçim 2005 seçimlerini mumla aratıyor
7 Martta yapılacak seçimler, yapılan yeni düzenleme ve Kürtlere karşı ulaşılan mutabakat nedeniyle 15 Aralık 2005 seçimlerini şimdiden mumla aratmaya başladı. 15 Aralık 2005’te yapılan seçimlerde 12 liste parlamentoya girerken, görece daha demokratik bir işleyişi esas alıyordu. O seçimlerde Şii ittifakı geçerli oyların yüzde 41.2’ini alarak birinci çıkarken, Kürdistan listesi yüzde 21.7 ile ikinci, Sünni ittifakı ise yüzde 15.1 ile üçüncü oldu. 15 milyon kayıtlı seçmenden 12.396.631 kişinin oy kullandığı seçimlere katılım oranı yüzde 79.9 olarak kayıtlara geçti.
Yapılan yeni düzenleme Kürlerin parlamenter sayısını azaltacak gibi görünüyor. 2005 seçimlerinde kazandıkları 58 parlamenter sayısına bu nedenle ulaşmaları düşünülmüyor.
Seçim Sistemi Demokratik, Ama…
Irak seçim kanunu Kürtler aleyhinde yeniden düzenlenmesine rağmen, bu seçim kanununu yine de Ortadoğu ülkelerindeki en demokratik seçim kanunu olarak ön plana çıkıyor. Farklı partilere bir liste bünyesinde ittifak yapma koşulunu sağlaması ve seçmene liste içerisinde güven duyduğu adaya oy verme tercihi tanıması açısından demokratik değeri yüksektir. Böylece seçmen alternatifi bol tercihlerden anlayışına uyana oy verebiliyor. Seçilme sınırı oranı üzerinden oy alan adayın fazla kalan diğer oyları aynı listeden bir sonraki adaya devredilmesi oyların heba olmamasına yol açıyor.
165 listenin yarışacağı seçimlerde 12 liste ittifaklardan oluşuyor. Bu seçimlerin önemli özelliği ise homojen bir listenin bulunmamasıdır. Şii ağırlıklı ittifak listelerde Sünnileri, Şii mezhebinden olan Feyli Kürtleri, Asurileri, Keldanileri ve bazı bölgelerde Türkmenleri görmek mümkünken, Sünni ittifak listelerinde ise solcu Şiileri, bir kısım Asurileri, Süryanileri, Keldanileri ve bazı bölgelerde Türkmenleri görmek mümkündür.
Her ne kadar seçimlere 12’si ittifak toplam 165 liste ile girilse de, esas olarak 6 liste belirleyici rol oynayacak gibi görünüyor.
Seçimlerin Favorisi Nuri Maliki Başkanlığındaki Şii İttifakıdır
Irak seçimlerinin favorisi olarak Nuri Maliki başkanlığındaki Kanuni Devlet listesi gösteriliyor. Hizbul Dava Partisi etrafında ve Şiilere dayanan bu liste geniş bir ittifaktan oluşuyor. Bu listede Hizbi Dava yanında, Şii aşiretler birliği, Şii teknokratlar, Sünni solcular, Bağdat’taki Şii mezhebine mensup Feyli Kürtler, Keldani ve Süryaniler yanında kendilerini bağımsız gösteren aydın-akademisyenler de bulunuyor. Kerkük bölgesinde ise Türkmen Cephesi bir koluyla destek veriyor.
Seçimlerde ikinci sırayı alacağı düşünülen Irak Vatan İttifakı listesi Şiilerin ağırlık teşkil ettiği ayrı bir listedir. Bu liste güçlü bir koalisyondan oluşuyor. Başlıca bileşenleri İslami Yüksek Encümenler Birliği, Mukteda El Sadır Hareketi, Fazilet Partisi, İbrahim Caferi Hareketi, bazı Sünni güçler, Feyli Kürtlerden bir bölüm, Ahmet Çelebi, Muvaffak Rubaihi ve Hıristiyan olan Keldani, Asuri, Süryanilerin bir kısmıdır. Kerkük’te Türkmen Cephesi de ayrı bir koluyla bu listeye destek veriyor. Bu liste Nuri Maliki’nin listesine en büyük rakip olarak gösteriliyor.
Kürdistan Listesi Üçüncülükle Yetinecek Gibi
Bağdat parlamentosunda üçüncü güç olarak Kürdistan listesinin yer alacağı tahmin ediliyor. Kürdistan listesi 13 partinin ittifakından oluşuyor. KDP ve YNK’nin başını çektiği listede, Zehmetkeşlerin iki ayrı kolu, Kürdistan Komünist Partisi, Kürdistan Sosyalist Demokrat Partisi, Hareketi İslamiya Kürdistan ve diğer birkaç küçük parti bulunuyor.
Dördüncü sırada Sünni listesi Irak İttifak Cephesine şans tanınıyor. Bu liste İslam Partisi ve Sünni aşiret liderlerinin koalisyonundan oluşuyor. Mevcut listeleri 2005 seçimlerine giren listenin aynısıdır, ufak tefek değişiklikler dışında yeni bir farklılık göze çarpmıyor. Listenin en tanınan şahsiyeti Dr. Eyad Samerai’dir,Samerai aynı zamanda liste başkanıdır. Türkmen cephesi de bazı yerlerde bu listeye destek veriyor. Sünnilerin en önemli listesi olarak değerlendiriliyor.
Seçimlerde beşinci sırada kendine şans tanınan liste, Irak Ulusal Diyalog Grubu listesidir. Liste Şii solcular ve Sünnilerden oluşuyor. En tanınmış simaları Eyad Allawi, Tarık Haşimi (Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin yardımcısı), Usama Nucefi, Rafih Hisawi, Salih Mutlag ve cemaatinden –ki Baas’ın en etkili kadrolarındandır- oluşuyor. Bazı bölgelerde Türkmen Cephesi de bu listeye destek veriyor. Programında Arap ulusal bütünlüğünü savunan tez ön plana çıkıyor.
7 Mart seçimlerinde altıncı sırayı alacağı tahmin edilen İtilafi Yekitiya Irak listesi yer alıyor. Irak İçişleri Bakanı Cevad Bolani’nin liderliğini yaptığı liste, Ahmet El Fahir Semırahi, Ahmet Ebu Rişa -Ambar ilinde güçlüdür- ile farklı Şii ve Sünni şahsiyetlerden oluşuyor. Bu liste Irak ulusalcılığını ön plana çıkarıyor.
Belirtilen 6 liste dışında geriye kalan listelerin ciddi bir varlık göstermesi mümkün görünmüyor, onlara ciddi bir şans da tanınmıyor. Parlamentoda kilit role soyunacak kürsüye ulaşma başarısı göstermeleri beklenmiyor.
Farklı Hesaplar, Farklı Oyunlar…
4 ayrı liste halinde seçimlere katılacak Kürtlerin oyları önemli oranda bölünecektir. KDP, YNK öncülüğündeki Kürdistan listesi, Kürtlerin en güçlü ve iddialı listesidir.
Ayrı bir liste ile seçimlere giren Goran listesinin bu seçimde ne yapacağı, nasıl bir sürpriz gerçekleştireceği merakla bekleniyor. Mevcut durumda Federal Kürdistan’da yaşanan her olumsuzluk Goran’ı daha da güçlendiriyor.
Halkın değişime duyduğu yoğun ihtiyaç Goran’ı çekim merkezi yapıyor. Daha tutarlı, demokrat, halkçı bir alternatif gelişmediği için, değişim yanlıları kendilerini Goran listesi ile ifade etme dışında bir seçenek sahibi değildir. Goran’ın en büyük avantajı, Federal Kürdistan sisteminin bulaştığı yolsuzluk, rant, halktan kopukluk ve şeffaf olmayan yönetim biçimidir.
Federal Kürdistan’ın AKP’si olarak değerlendirilen Yekgirtiye İslami Partisi kendi listesiyle seçimlere giriyor. 2005 seçimlerinde amaçları halk tarafından tam anlaşılmadığı için 5 parlamenter çıkarmıştı. Ancak bu seçimlerde aynı başarıyı göstermesi pek olanaklı görünmüyor. Tüccar bir zihniyete sahip olması kadar, AKP’ye yakın politik çizgi izlemesi tabanında temel rahatsızlık konusudur. Bu açıdan ciddi bir varlık göstermesi beklenmiyor.
Komalen İslam listesi de seçimlere tek başına giren partilerdendir. Liste, ismini Komelen İslam Partisinden alıyor. Ulusal birliği istemeleri olumlanırken, İran’ın etkisinde olmaları temel eksiklikleridir.
Türkmen Cephesi Kerkük’e Yoğunlaşıyor
En kurnaz taktiklerle seçimlere hazırlanan Türkmen Cephesi listesidir. Türkiye ve Kürt kamuoyu Türkmen cephesine yabancı değil. Federal Kürdistan’da yaşanan birçok karanlık olayın ardında Türkmen cephesinin ismi anılıyor. Türkiye ile çok yakın ilişkiler içerinde bulunması, hatta politikası ve örgütlenmesine Ankara’dan yön verildiğine dair olan inanç bu kanıyı güçlendiriyor.
Türkmen cephesinin en büyük yoğunlaşma alanı Kerkük’tür. 2005 seçimlerinde en iddialı olduğu ve tüm gücüyle yöneldiği Kerkük’te sadece 1 parlamenter çıkarabildi. Aradan geçen 5 yılda Türkiye ile birlikte hazırladığı yeni girişimlerle örgütlenmesini geliştirmek için her türlü gizli kapaklı oyunu oynamaktan geri durmadı. Bu seçimlere Kerkük’te daha farklı bir taktikle giriyor. Kerkük’te dört ayrı liste ile anlaşma yaparak, 4 parlamenter çıkarmayı esas alıyor. Kerkük’teki Türkmenleri 4 ayrı bölgeye bölüp, her bir bölgenin oylarını başka listelerden belirlenen ortak adaylara verme perspektifini esas alıyor.
Bu yöntemin ne kadar sonuç alıp almayacağı merakla beklenirken, Türkmen ve Arap ittifakıyla seçilecek parlamenterlerin Kürt karşıtlığı yaparak, Kerkük’ün en az 10 yıl boyunca statüsüz bırakılmasına dönük politikalar izleyecekleri kesin gibidir.
Sandalye Sayısı İllere Göre Adaletli Dağıtılmadı
Yeni seçim kanununun düzenlenmesi ile 50 parlamenter sayısının artırıldığı ülkede dağılım illere göre eşit yapılmadı. Artırılan 50 sandalyeden 15’inin kontenjandan azınlıklara verilmesi kararlaştırılırken, geriye kalan 35 parlamenter Arap illeri arasında dağıtıldı.
Parlamenter sayısı olarak Bağdat 68 parlamenterle birinci sırada yer alırken, Musul 31 parlamenterle ikinci sırada, Basra 24 parlamenterle üçüncü sırada yer alıyor.
Kürt illerinden Süleymaniye çıkaracağı 17 parlamenter sayısı ile beşinci, Hewler 14 parlamenter ile sekizinci, Diyala 13 parlamenterle dokuzuncu, Kerkük 12 parlamenterle onuncu, Duhok ise 10 parlamenterle on altıncı sırada bulunuyor.
Boykot Yok, Manipülasyon Var
Mevcut durumda Araplar başta olmak üzere Irak’ta yaşayan tüm etnik gruplar, seçimlerin sahip olduğu önemin farkındadırlar. İktidar ve gücün parlamentodan geçtiğini gören tüm etnik gruplar bu nedenle tüm güçleriyle seçimlere yükleniyorlar. Irak gibi ancak güç haline gelmekle yaşamın garanti altına alındığı bir ülkede, dışarıda kalmak ölümle eşdeğerde görülmesi rekabeti artıran en önemli etkendir.
Irak’ta hala aşiret sisteminin çok güçlü yaşaması bunun en önemli göstergesidir. Yine farklı inanç ve etnik grupların dayanışma içinde bulunması bu nedenledir.
Tablo bu şekilde olunca, yaklaşım da ona göre belirleniyor. Bu açıdan seçimleri boykot etme kararı alan belirgin bir grup yoktur. Küçük, etkisiz, marjinal ve halktan kopmuş bazı küçük grupların seçimi boykot ediyoruz türünden ortaya attıkları söylemler, manipülasyondan öte bir yaklaşım değildir.
Seçim yaklaştıkça birbirine rakip olan listeler, karşıtının moralini bozmak ve kuşku uyandırmak için seçim boykotu söylemini dillendirebilir. Hilenin diğer bir biçimi olarak karşımıza çıkan bu durum gerçekleri karşılamaktan uzak bir girişimden başka bir şey değildir.
Baasçılar Yeniden Devrede
Bu seçimlerin flaş gelişmelerinden biri Baasçıların siyaset sahnesine çıkmaları önündeki engellerin kaldırılmasıdır. ABD müdahalesinden bu yana, bombalı saldırılarla adlarını gündemde tutan bu çevreleri sisteme yeniden entegre etme çabaları sürekli gündemde tutuldu.
ABD, dıştalamanın Baasçıları eylemlere yönlendirdiği düşüncesiyle uzun süreden beri orta bir yol üzerinde çalışmalarını sürdürüyordu. ABD’nin bu çıkmazını gören  Baasçılar, istediklerini koparmak için girişimlerini birçok çevre üzerinden yoğunlaştırarak, yeniden sistem içerisinde güç olma politikaları izlemeye başladı.
Baasçıları sisteme yeniden entegre etme çalışmaları esas olarak Türkiye üzerinde yoğunlaştı. Türkiye’nin girişim ve direktifleriyle Irak Cumhurbaşkanı yardımcısı Tarık Haşimi, Baasçıların siyaset yasağının kalkması için ABD nezdindeki görüşmelerini sıklaştırdı. Bu kapsamda Haşimi’nin 2 Ocak tarihinde gerçekleştirdiği ABD ziyaretinde Obama ile yaptığı görüşme bir dönüm noktası oldu. Haşimi Baasçı oldukları için Irak seçimlerine girmelerine izin verilmeyen 517 kişinin haksız yere seçimlere katılmalarının engellendiğini belirterek, Sorgulama ve Adalet Komisyonunun yasal olmadığını, heyet üyelerinin parlamentonun onayından geçmediğini, bu nedenle heyetin almış olduğu kararların geçersiz olmasını gerektiği söylemesi işin rengini değiştirdi. Bu görüşmeler ardından yasaklanan Baasçıların  seçimlere katılması önünde bir engel kalmadı.
Bu gelişme üzerine Irak Soruşturma ve Adalet Komisyonu kendilerine verilen emir üzerine söz konusu 517 Baasçının seçim yasağını yeniden görüşmeye açtı. Aynı zamanda kamuoyunun tepkilerinin de ne olabileceğini kestirmek amacıyla önceden yanlış ve doğru bilgiler karıştırılarak bilgi kirliliği yaratıldı. Irak Soruşturma ve Adalet Komisyonunun 517 kişi hakkında açılan yeni soruşturma sonucunda 160 kişinin seçim yasağına devam denilirken, 357 Baasçının ise seçim yasağı kaldırıldı.
Kürt ve Şiilerden bu karara tepki gecikmedi, kararın adaletsiz ve tehlikeli olduğunun belirtilmesi, Baasçıların siyasete dönmesini isteyen ABD, Türkiye gibi güçleri yeni yol arayışlarına itti. Bir ABD projesi olması nedeniyle bu durum Kürtler arasında cılız tepkilerle geçiştirilince, Şiiler daha aktif devreye girdi. Bundan sonraki süreçte esas pazarlık Şii ve Sünni Araplar arasında yapıldı ve her iki cephe ortak mutabakata vardı. Ulaşılan mutabakat gereği Irak Soruşturma ve Adalet Komisyonunun ulaştığı kararın uygulanması bazı sorunlara ve yeni gerginliklere yol açabileceği endişesiyle 357 Baasçının bizzat kendileri değil de, bunların belirleyeceği kişilerin parlamenter adayı yapılması kararlaştırıldı.
Bulunan bu yeni formülle seçim yasaklı Baasçılardan söz etmek artık mümkün değildir. Baasçı bireyler isim düzeyinde yasaklı olsalar da, bizzat kendileri tarafından belirlenen adayların parlamentoda yer alacak olması bu durumu doğruluyor. Bu gelişme yapılan planlamanın eksiksiz yürüğünü göstermeye yetiyor.
Eylemcilerin Yoğun Olduğu Yerler de Seçimi Önemsiyor
7 Martta yapılacak seçimler Irak’ın bütün toplumsal dinamikleri tarafından önemseniyor. Çünkü gelinen aşamada güç olmanın yolu seçimlerden başarılı çıkmaya bağlıdır. Irak’taki tüm toplumsal dinamiklerin bu durumun farkında olması, seçimlere yüklenen anlamı büyütüyor.
Bağdat, Necef ve Kerbela’da yoğun eylemlerin olması zaten farklı yollardan güç olma ve iradesini diğerine kabul ettirmenin ayrı bir yöntemi olarak anlam kazanıyor. Sünni ve Şiiler arasında bu biçimde karşılık yapılan saldırılar bunun göstergesidir.
Tabi bu durum dış dinamikler olarak değerlendirilen komşu ülkelerin Irak’ta istikrar istediği ya da eylemlerin arkasında olmadığını göstermiyor. Tersine siyasi hesapların yoğun yapıldığı bir saha olması nedeniyle toplu katliamlara yol açan eylemlerin durmaması için ellerinden gelen her türlü çabayı göstermeden duramıyorlar. İrade ve güç olma isteminin açığa çıkardığı çözümsüzlük ve komşu bazı devletlerin Şii-Sünni güç dengesi çelişkisini kullanması olayları körüklemede ve tetiklemede önemli rol oynuyor.
Yapılan bu girişimlerin halkın sandık başına gidişini ne kadar etkileyeceğine dair şimdiden bir şey söylemek için zaman erken ama 19 milyon kayıtlı seçmenin büyük çoğunluğu seçim öneminin farkında olduğunu belirtmek yerinde bir yaklaşım olacaktır.
Şahan Dicle

Hiç yorum yok: