7 Mart 2010 Pazar

Aleviliğin tanımı!..

'Sorma behey gafil mezhebimizi,
Biz mezhep bilmeyiz, Yolumuz vardır.
Çağırma meclis-i riyaya bizi,
Biz şerbet içmeyiz, dolumuz vardır.'
(Nesimi)

AKP hükümeti yaklaşık bir yıl önce 'Alevi açılımı' politikasını başlattı. Güya AKP 'Türkiye'de kimlik, kültür ve inanç sorunlarına çoğulcu bakıyordu.' Bunun bir gereği olarak 'sorunlar çözülecekti!' 'Çözümün yolu da 'açılım yapmaktan' geçiyordu.'

Hemen başlangıçta söylemeliyim ki; AKP'nin, Türkiye'de yaşanan kimlik, kültür ve inançsal sorunları çözecek sivil, demokratik bir siyasal anlayışı yoktur. Zira AKP tekçi devlet anlayışından gelen ve Türkiye'nin çoğul yapısına 'Türk, İslam sentezinden' bakan bir partidir. Başbakan bu politikalarını defalarca dile getirmiştir. Kaldı ki, AKP hükümetinin mevcut uygulamaları bu konuda kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortadadır.

AKP hükümeti, 28.01.2010 (dün) başlayan ve 30.01.2010 tarihinde sona erecek olan 'son Alevi çalıştayını' yapacaktır. '1. çalıştay' 3 haziran 2009'da yapılmıştı. Bu 'çalıştayda' 35 Alevi örgütünün temsilcileri şu temel taleplerde ortaklaşarak hükümete ortak irade beyanında bulunmuşlardı;


  • Cem evlerimiz yasal güvenceye kavuşturulmalıdır.

  • Madımak Otel'i müze olmalıdır.

  • Alevi köylerine cami yapma, Sünni imam atama politikalarından vazgeçilmelidir. Atanmış imamlar geri çekilmelidir.

  • Zorunlu Din Dersleri, içeriği de değiştirilerek seçmeli hale getirilmelidir.

  • Başta Hacıbektaş Dergahı olmak üzere, el konulmuş olan dergahlarımız biz Alevi-Bektaşilere iade edilmelidir.

    Ancak AKP hükümeti adına 'Alevi açılımını' yürüten Devlet Bakanı Faruk Çelik bu durumu görmezden gelmiş, 'Aleviler bir araya gelemiyor' safsatasına devam etmiştir.

    Varsayalım ki 'Aleviler bir araya gelemiyorlar.' Bu durumda dahi devlet ve hükümet olmanın gereği Alevilerin yaşadığı sorunları çözmektir.

    Ayrıca 1. çalıştaya katılan Alevi örgüt temsilcilerinin çok doğal olarak 'Çalıştaylar sürecini izlemek ve gelişmeler hakkında bilgi sahibi olmak istiyoruz' talebi de Devlet Bakanlığı tarafından reddedilmiştir.

    1. çalıştaydan sonra yapılan çalıştaylara davet edilen ilahiyatçıların niye davet edildiklerinin tartışılması bir yana, tüm çalıştaylar adeta kapalı kapılar ardında yürütülmüş ve çalıştaylar süreci Diyanet yetkilileri ile ilahiyatçıların düşüncelerine göre şekillendirilmiştir.

    Şimdi, son çalıştayın gündemine bir göz atalım;

    1. Alevilik çerçevelendirme sorunları. (Katılımcılar ve AKP Aleviliği tanımlayacak!!!)

    2. Kimlik ve beyan sorunları. (Ne demekse?!)

    3. Diyanet İşleri Başkanlığı (Zinhar, 'dokunulmaz ve devletin bekası için gereklidir' denileceği veya varlığının pekiştirilerek yürütüleceği konusunda kuşkumuz yoktur!)

    4. Zorunlu Din Dersleri. (AİHM'in, Danıştay'ın ve yerel mahkemelerin kararlarına karşın 'devam kararı' alınacak veya 'içeriğine AKP ve devlet Aleviliği serpiştirilecek.'

    5. Madımak Oteli'nin düzenlenmesi. ('Anı evi' yapma kararı alınacak. Oysa biz 17 yıldır 'Madımak Oteli, orada yakılan canlarımızın anılarının sergilendiği bir müze olmalı, müze kararı devlet tarafından alınmalı ve devlet bu katliamdaki sorum(suz)luluğunu kabul etmelidir.' diyoruz.)

    6. İnanç rehberleri (dedelik). (Alevi dedeleri yüzlerce yıldır Yolu inancın bir gereği olarak karşılık beklemeden 'Yol Aşkı'na yürütürler. Ama AKP 'Alevi dedelerine maaş vermeyi' planlıyor olabilir.)

    AKP'nin 'son çalıştay' için hazırladığı gündem maddeleri böyle...

    Görülüyor ki, AKP ve çalıştaya katılanlar 'Aleviliği tanımlayacaklar.'

    Peki, Aleviliğin yeni bir tanıma ihtiyacı var mıdır? AKP ve çalıştay katılımcılarının Alevilik tanımı ne olacaktır?

    AKP'nin Alevilik tanımı sır değil. Diyanet İşleri Başkanlığı, AKP ve devlet için bir tanım yapmıştı zaten.

    Ne devlet, ne AKP, ne de DİB Aleviliği tanımamış ki, tanımlasın! Aleviliği bir otel odasında 'üç günlük bir çalıştayda tanımlamak' kimsenin haddine değildir.

    Alevilik tanımsız da değildir. Aleviliği, Alevi Yol Uluları canları pahasına tanımlamıştır. Bugün Aleviliği 'tanımlamaya' kalkanlar önce kendilerini tanımlamalıdır. Rüştünüz, ehliyetiniz, ilminiz, irfanınız nedir, efendiler?

    Aleviliği Baba İshak tanımladı, Selçuklu onu astı! Şeyh Bedrettin ve Pir Sultan Abdal tanımladı onları da Osmanlı astı! Hallacı Mansur 'Enel Hak' diyerek tanımladı, ona yapılanlar biliniyor! Nesimi tanımladı, derisi yüzüldü!

    Koçgiri halkı tanımladı, katledildiler! Seyit Rıza tanımladı!.. Dersim'de katliam yapıldı, Pir Seyit Rıza asıldı!

    Madımak Oteli'nde yakılan canlarımız Aleviliği tanımladı!.. Yakıldılar.

    Şimdi AKP, o bildik devlet tavrı ile 'Alevilik de tanımlanacaksa onu biz tanımlarız' demek istiyor.

    Ama şu bilinmeli ki, Aleviler Aleviliği kendi Yol Ulularının tanımlamasına göre yaşayacaklar. Aleviler devletin, Diyanet'in ve AKP'nin Alevisi olmayacaklar. Son çalıştaya gidip 'Aleviliği tanımlamaya çalışanlar' ise Alevi olamayacaklar.

    Alevilik, Aleviliktir. Alevilik doğduğu, yaşayıp geliştiği coğrafyanın kültürel, inançsal özelliklerinden dolayı birçok inanç ve kültürle etkileşim içine girmiş, etkilemiş ve etkilenmiştir. Bu durum doğaldır. Ancak Alevilik 'İslamiyet'in Türk yorumu değildir.' Hele 'İslamiyet'in bir mezhebi' hiç değildir.

    Her inanç 'kutsal öğesi' ve kutsalın kendine göre tanımlanması üzerine kurulur. Aleviliğin kutsalı insan, yaşam ve yaşamın içinde var olduğu evrendir. Bu gerçek Alevi gülbang ve deyişlerinde açıkça görülebilir.

    Aleviler İslam'a, İslam Peygamberi'ne, Ehlibeyt'e, İmam Ali'ye, tüm imamlara saygı, sevgi, muhabbet ve kamil insan aşkı ile bakarlar. Bu Alevilerin Alevi olduğu gerçeğini değiştirmez. Ve Aleviler Hıristiyan dinine ve onun Peygamberi Hz. İsa'ya, Musevilik ve Peygamberi Hz. Musa'ya da aynı nazarla bakarlar.

    Bu gerçeği bir başka yazıda delilleri ve gerekçeleri ile anlatmak gerekiyor.

    Ama, devlet yetkililerine, AKP hükümetine ve varlığı, laikliği ihlal eden ve kaldırılması gereken DİB'e bir diyeceğim var:

    Aleviliği tanımlamaya ilminiz yetmez! Eğer yetseydi, tanımlamaya kalkmaz, tanır ve tanımanın gereği olarak Alevi toplumunun ve Alevi kurumlarının demokratik taleplerini tartışmazdınız...

  • Hiç yorum yok: