22 Şubat 2010 Pazartesi

PKK Kürtlere Ne Kazandırdı?

PKK Ortadoğu’da sadece Kürt halkının kaderini değiştiren bir hareket olarak kalmadı. PKK, gerek bölgesel gerekse de uluslararası güçlerin Ortadoğu politikalarını yeniden tanımlamalarına neden olan bölgedeki en etkin siyasal yapılanmalardan biri oldu. Hiç şüphesiz 27 Kasım 1978 tarihinde doğan bu hareketin Kürt toplumu üzerinde yarattığı sosyal değişim çok yönlü ve derinlikli olmuştur.
PKK’nin öncü kadrolarından Mustafa Karasu da PKK’nin yarattığı bu değişim çizgisini, sonuçlarını ve Kürt halkına neler kazandığını değerlendirdi. Karasu’nun PKK’nin kuruluşunun 30. yılı vesilesiyle kaleme aldığı değerlendirmelerden bazı bölümler şöyle:
“PKK, Kürdistan tarihindeki en uzun süreli direniş ve özgürlük mücadelesi olduğundan sonuçları da bütün direnişlerden, isyanlardan çok farklı olmuştur. Özellikle Kürt halkını yok oluşun eşiğinden özgürlük mücadelesine sokan bir hareket olarak siyasal, sosyolojik ve kültürel açıdan bu 30 yılın yarattığı değerlerin çok kapsamlı irdelenmeye ihtiyacı vardır. Son 36 yılda Kürtlerin sosyal, siyasal, kültürel bütün yaşamını etkilediğinden, Kürtlerle ilgili bütün yaşam olgularını etkilediğinden PKK'nin yürüttüğü bu 30 yıllık mücadelenin Kürt halkına neler kazandırdığının ortaya konulması açısından böyle bir değerlendirme önemli olmaktadır.
PKK'nin 30 yıldır öncülük ettiği mücadele tabii ki bir özgürlük mücadelesidir, ulusal demokratik kurtuluş ve kuruluş mücadelesidir. Ancak sadece bununla sınırlı da kalmamıştır. Kürt toplumunun sadece siyasal yaşamını değil, sosyal, kültürel yaşamını, duygularını, reflekslerini, acılarını, sevinçlerini, değer yargılarını ve ölçülerini köklü bir biçimde değiştirmesi açısından da Kürdistan tarihi açısından çok önemli bir yere sahiptir. Bu 30 yıllık resmi tarih ve 36 yıllık PKK öncülüğündeki mücadele anlaşılmadan artık ne Kürtü ne Kürdistan'ı ne de Kürdistan tarihini doğru anlamak ve geleceğimizi doğru yönlendirmek mümkündür. Kürdistan'ın ve Kürt halkının geleceği esas olarak da bu 30 yıllık mücadelenin, 36 yıllık tarihin yarattığı değerler üzerinde şekillenecektir. Bu açıdan da bu değerlerin, bu birikimin neler olduğu ve nasıl yaratıldığının bilinmesinde fayda var. Kürt ve Kürdistan tarihinin belki de yaşadığı en büyük eksiklik, bu tarih içindeki siyasal, sosyal, kültürel olguların olumlu ve olumsuz yanlarını bilince çıkaramamasıdır. Kendi yaşadığı tarihi bilince çıkararak bunun imkanlarını ve sıkıntılarını doğru değerlendirip bunun üzerinde geleceğini belirleme iradesi, gücü ve yeteneği gösterememesidir. Bu açıdan Kürdistan tarihini el yordamıyla değil de doğru bir bilimsel yöntemle değerlendirip geleceği bu birikimler, deneyimler, değerlendirmeler üzerinden inşa etmek şarttır. Bir daha geçen yüzyıllardaki acılı tarihe dönmek istemiyorsak PKK'yi ve PKK'nin Kürdistan tarihindeki yerini doğru değerlendirmek, Kürt’ün gelecekteki yaşamı açısından olmazsa olmaz kabilinde bir öneme sahiptir.
Diriliş devriminin sadece bir siyasal devrim olmadığı açıktır. Demokratik devrimle bağlantılı olarak çok köklü bir sosyal devrim niteliğindedir. Geçmişte Kürt toplumunda ağaların, beylerin tarikat şeyhlerin etkisi vardır. Toplumsal yapı esas olarak ailecilik ve aşiretçilik üzerine şekillenmiştir. Bu demokratik devrimle birlikte sosyal yapı, sosyal ilişkilerde köklü değişiklikler ortaya çıkmıştır. Artık aile ve aşiret yapısı önemli oranda aşılmıştır. Ya da bireyler açısından tek sosyal değer olmaktan çıkmıştır. Serhıldana katılan kesim etrafında ulusal değerleri, bütün Kürt toplumunun dil, kimlik, kültürel değerlerini düşünen, bunun etrafında önceliklerini belirleme, bu değerlere sahiplenme ve geliştirme temelinde örgütlenen, duyguları da bu değerler etrafında şekillendiren yeni bir sosyal yaşam gerçeği ortaya çıkmıştır. Artık evlerin, oturulan her yerin sohbetleri, tarla ne kadar ürün verecek, şu işten ne kadar kazanacağız ya da kimin oğlunu kimin kızıyla evlendireceğiz gibi konular öncelik olmaktan çıkmış, onun yerine gerilla mücadelesi, sömürgeci baskılar, ulusal demokratik mücadelenin nasıl örgütlendirileceği, toplumun mücadelenin içinde nasıl yer alacağı biçimindeki tartışma ve değerlendirmeler, bu yönlü duygu ve düşünceler sohbetlerin esas gündemi olmuştur. Tabii diğer gündemler de yaşamın sorunlarıdır. O sorunlar da tabii sohbetlerin içinde yer almaktadır, ama esas birinci gündem Kürt özgürlük hareketinin yürüttüğü ulusal demokratik mücadelenin sorunları ve bunun sahiplenilmesi olmuştur. Bu mücadelenin getirdiği siyasi, sosyal, kültürel sonuçlar ve etkiler, yine inkarcı sömürgeciliğin bu mücadele karşısında uyguladığı özel savaş ve baskılar Kürt toplumunun sohbetlerinin değişmez gündemi olmuştur. Duygulardaki ve sohbetlerin gündemindeki bu değişim yeni Kürt bireyinin ve toplumunun şekillenmesini de beraberinde getirmiştir.
Gerilla mücadelesi ekseninde gelişen Kürt özgürlük mücadelesi Kürt toplumsal yaşamında ve kültüründe köklü değişiklere yol açmıştır. Eskiden köyde ya da kasabada olsun Kürt ailesinde kadınlar sohbetlerin ortağı olmazlar, kıyıya köşeye çekilerek kendi aralarında konuşurlarken, kadınların sosyal kültürel yaşamıyla erkeklerin sosyal kültürel yaşamı birbirinden kopuk sürerken, gerilla ile birlikte bu durum değişmiştir. Gerilla köylere uğradığında, evlere uğradığında, kasabalara uğradığında gerillanın etrafında erkek, kadın, genç, yaşlı ayırımı yapılmadan herkes toplanmıştır. Böylelikle kadınlar da ülkenin sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik yaşamın ve bu mücadelenin parçası olmuşlardır. Sosyal ve siyasal yaşamın içine girmeyle birlikte, kadınlar da bu konularda sorumluluk duydukları gibi, bu konularda düşünen, tartışan, tutum koyan duruma gelmişlerdir. Böylelikle Kürt kadını sadece yemek pişirip çocuk doğuran bir cins olmaktan çıkmış, ülkesinin siyasal, sosyal ve kültürel sorunlarıyla ilgilenen, bu konuları da düşünen, dolayısıyla duygularında, yaşam anlayışında köklü değişiklikle yaşayan bir cins konumuna ulaşmıştır. Kadınlar erkek gerillalar yanında onları dinlerken, diğer yandan kadın gerillaları da bütün erkekler, yaşlılar onları dinlemiştir. Böylelikle sadece erkeği dinleyen bir toplum yerine artık kadını da dinleyen ve değer veren bir yeni toplumsal zihniyet, yeni alışkanlıklar ve yeni kültür ortaya çıkmıştır.
Bilindiği gibi eskiden Kürt toplumunda kadının fazla sözü yoktur. Belki bazı yerlerde yaşlı, bilge niteliğindeki kadınların toplum ve aile üzerinde belirli bir ağırlığı ve itibarı olsa da bunlar genel bir durum değildir. Fakat Kürt kadınının gerillada yer alması ve kadın gerillaların bu mücadelede etkin bir hale gelmesiyle birlikte artık kadın gerilla şahsında Kürt kadınının itibarı yükselmiştir. Erkekler de yaşlılar da kadın, erkek herkes de kadın gerillayı dinleyen ve saygı duyan bir anlayış gelişmiştir. Bu durumun da Kürdistan'daki tüm sosyal yaşamda değişiklik yarattığı açıktır. Artık kadın ve erkeğin birbirinden çok koptuğu bir sosyal yaşam yerine, kadın ve erkeğin ortak sosyal yaşamı üretmede, yaratmada ve birlikte siyasal konulara ilgi duymada bir düzeyin ortaya çıktığı yeni bir sosyal gerçeklik gelişmiştir. Özellikle serhıldanlarda kadının en önde yer alması, genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk serhıldanlarda omuz omuza mücadele vermesi, PKK'nin öncülüğünde gelişen özgürlük hareketinin kırda ve şehirde yürüttüğü mücadelenin ve örgütlenme çabasının ortaya çıkardığı sonuçlardır.
Serhıldan bileşiminin bütün toplumsal kesimleri kapsaması, Kürt özgürlük hareketinin demokratik karakteriyle, sosyal karakteriyle bağlantılıdır. PKK'nin uluslaşmada egemen sınıflar öncülüğündeki iktidarcı devletçi bir uluslaşmaya değil de geniş bir toplumsal temele dayanan bir demokratik uluslaşmayı esas alan karakteri, özgürlükçü ideolojik ve teorik bakışı serhıldanların çok geniş bir toplumsal yelpazede gerçekleşmesini beraberinde getirmiştir. Bu serhıldanlar ilk önce gerilla sahalarına yakın alanlarda başlasa da sonrasında bütün Kürdistan coğrafyasını kapsadığı bilinmektedir. Serhattan Çukurova’ya, Dersim’den kuzey Kürdistan'ın en uç noktası olan Gever’e kadar her alanda serhıldanların geliştiği bilinmektedir. Aileci, aşiretçi yapının dağılması ve Kürt toplumunun aşiretçi feodal zihniyetten kurtulması, Kürt egemen sınıflarının otoritesinden kopmasıyla birlikte aslında tüm Kürtlerin duyguları da birleşmiştir. Bütün Kürtler aynı duyguları yaşayan demokratik bir uluslaşma kültürüyle sadece bir yerde mücadele yürüten değil de bütün alanlarda mücadele yürüten yeni bir ulusal demokratik devrim gerçeği, demokratik siyaset gerçeği, demokratik siyasal mücadele gerçeği ortaya çıkmıştır. Kürdistan tarihinde ilk defa serhıldanların ve mücadelenin böyle bütünlüklü geliştiği görülmüştür.
Artık herhangi bir yerle sınırlı olmayan, bütünü kapsayan bir ulusal demokratik mücadele gerçeği yaşanmıştır. Bunun da Kürt toplumunun duygusunda önemli değişikliler ortaya çıkardığı tartışmasızdır. Artık serhıldanlarla birlikte Amedli ile Dersimli, Urfalı ile Hakkarili daha yakın hale gelmiştir. Artık Türkiye'nin metropollerinde ya da başka bir yerde yan yana geldiklerinde beş-on yıl önceki duygularla birbirine yaklaşmamaktadırlar. Demokratik uluslaşmanın getirdiği etkiyle artık kendilerini bir ortak davranma karakteri, ortak refleks içinde gören bir sosyal ilişki içinde olmuşlardır. Bunun da Kürdistan'daki ulusal demokratik mücadeleye büyük bir güç kazandırdığı, düşman saldırıları karşısında bu demokratik uluslaşmanın her türlü saldırıyı boşa çıkarmada, yaraları sarmada, düşman saldırılarının daha az tahribatla sonuçlanmasında önemli bir işlev görmektedir. Kuzey Kürdistan'daki bu ulusal birlik duygusunun gelişimi bütün parçaları da etkilemiştir. Doğu, güney, güneybatı ve Avrupa’da da demokratik ulusal duyguları, ortak tepkileri, refleksleri geliştirmiştir.
Eskiden parçaların birbiriyle bu kadar bütünlüklü olması veyahut da diğer parçalardaki mücadeleye ilgi duyması söz konusu değildi. Hatta bir parça içinde belirli bölgeler birbirleriyle bu düzeyde birlik içinde değildi. Bu açıdan serhıldanların ve diriliş devriminin gerçekleşmesiyle birlikte sadece kuzey Kürdistan'da değil, bütün Kürdistan parçalarında demokratik uluslaşma gerçeğinde önemli adımlar atılmıştır.
Serhıldanlara dayanarak gelişen devrimler Kürt toplumsal yapısını önemli değişikliklere uğratmıştır. Artık aileler eski niteliğini kaybetmeye, aile içi ilişkiler yeni bir biçimde şekillenmeye başlamıştır. Erkeğin kadına, babanın çocuklarına, kardeşlerin birbirlerine yaklaşımında önemli değişiklikler ortaya çıkarmıştır. Aile içine demokratik ilişkiler girmesine, temel ölçülerde yurtseverlik önemli yurt tutmasına, dar aile sorunları yerine bütün toplumsal sorunlara ilginin arttığı bir düşünce değişiminin başlamasına tanık olmaktayız. Köylerde ve mahallerde komşuluk ilişkisi değişmiştir. İlişkilerde ölçü düzeyi yükselmiştir. Ortak bir amaç etrafında yürüdükleri için birbirlerine saygı ve sevgi artmıştır. Birbirlerinin eksiklerini gidermede, birbirlerine yardımcı olmada eskiden var olan dayanışma kültürü daha da artmıştır. Komşuyla komşunun, köyle köyün ilişkisi artarak demokratik uluslaşma yolumda önemli bir zemin ortaya çıkmıştır. Önderlik eskiden iki Kürt bir araya getirilemezdi derken, şimdi binlerce insan omuz omuza sokaklara dökülüp özlemlerini dile getirir olmuştur. Tabii bu değişim, Kürt toplumunun örgütlenmeye yatkın hale gelmesine ve bu temelde güçlü kurumlara ulaşmasına zemin teşkil etmiştir.
Gerçekleşen demokratik ve sosyal devrimin kültür yaşamı üzerinde de çok derin ve kapsamlı etkisi olmuştur. Yeni sosyal yaşam, yeni ilişkiler, yeni kültürel değerler demektir. Zaten gerillanın ve PKK'nin toplumla ilişkileri, yeni yaşam gerçeğini ortaya çıkarmıştı. Serhıldanlarla birlikte daha geniş bir toplumsal kesime yayılan bu yeni yaşam anlayışı ve bunun getirdiği yeni kültür giderek kültürel eserlerde kendini ifade etmiştir. 1990’lı yılların başındaki bu büyük diriliş devrimiyle birlikte Kürt kültürü de büyük bir canlanma içine girmiştir. Bir taraftan otantik kültürel değerleri gün yüzüne çıkarıp bunu tüm Kürt toplumuna taşırılması gerçekleştirilirken, diğer taraftan mücadelenin ortaya çıkardığı yeni kültürü çeşitli ürünlere dönüştüren kültür sanat faaliyeti artmıştır. Bu yeni kültür müziğiyle, tiyatrosuyla, şiiriyle, çeşitli edebi eserlerle ürünler haline gelirken, bu ürünler aynı zamanda mücadeleyi güçlendiren, mücadeleye güç veren bir rol oynamıştır. Kürt toplumunun yeni sosyal yaşam ve mücadele felsefesinin işlendiği direnişçi kültürün, ulusal demokratik değerlere sahiplenen bir toplumsal refleks ortaya çıkarması da toplumsal gelişmedeki çok önemli bir değişimdir. Kültür devriminin ne tür sonuçlara yol açtığı ulusal demokratik değerlerin gelişmesiyle de kanıtlanmıştır.
PKK'nin öncülüğünde gelişen Kürt özgürlük mücadelesi, sosyal ve demokratik devrimlere paralel ve onların bir parçası olarak büyük bir kültür devrimi de yarattığı tartışmasızdır. Serhıldanların yaygınlaşması ve ortaya çıkardığı devrimler toplumu aydınlatan, topluma yeni duygular ve yeni yaşam anlayışı geliştiren Kürt toplumuna Rönesans ve reformu yaşatmıştır. Bütün toplumlarda Rönesans ve reform ilk önce gelişir sosyal ve siyasal devrimler bunun üzerinde yükselirken, Kürt gerçeğinde ilk önce mücadele gelişmiş, Rönesans ve reform bunu takip etmiştir. Bu nedenle Kürt özgürlük hareketi ve Kürt gerillası baştan itibaren sadece bir siyasal devrim ve direniş geliştirmekten öte, yeni bir kültür ve sosyal yaşam hareketi olma rolünü de üstlenmiştir. Bu niteliğiyle sosyal ve kültürel devrimin önünü açan bir devrim niteliğinde gelmiştir. Kürt özgürlük hareketinin, Kürt toplumunda yaşattığı devrimlerin böyle bir karakterinin, böyle bir özelliğinin de bilinmesi gerekir. Bu gerçeklik PKK'nin öncülük ettiği mücadeleyi Kürt toplumu ve Kürt tarihi açısından daha da anlamlı ve büyük bir tarihsel öneme sahip bir mücadele haline getirmektedir.
Bu demokratik ve sosyal devrimin, demokratik ulusal siyasal hareketin Kürt toplumunda ölçüleri yükselttiği açıktır. Kürt toplumu artık eski geri yaşamı beğenmeyen yeni bir yaşam felsefesi ve kültürü edinmiştir. Kemal Pir’in “yaşamı uğruna ölecek kadar seviyoruz” sözü, aslında nasıl bir yaşamın sevilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bir yaşam sevilecekse uğruna ölünecek kadar güzel olması gerekmektedir. EğerkabulDiyarbakır zindanındayken ortaya koymuştur. uğruna ölünecek kadar değerli değilse, uğrunda büyük fedakarlık yapılacak kadar değerli olmayan bir yaşam gerçeği varsa, bunun edilmemesi gerektiğini, böyle kalitesiz bir yaşamın Kürt toplumuna layık olmadığını Kemal Pir daha
PKK ile birlikte artık Kürt halkı uğruna ölecek kadar güzel bir yaşam için mücadele vermektedir. Kürt halkının yaşam ve beğeni ölçüleri bu düzeyde yükselmiştir. Bu da sanat eserlerinin, kültür eserlerinin, edebiyatın, şiirin, romanın duygularının, ölçülerinin ve beğenilerinin çok yüksek olmasını beraberinde getirmiştir. Bu açıdan Kürt artık geri yaşamı ve geri ölçüleri kabul eden, her türlü yaşamı kabul eden bir toplum ve birey olmaktan çıkmış, diğer halklardan, uluslardan, insanlardan daha da yüksek ve daha da güzel bir yaşamı hedefleyen bir halk haline getirilmiştir. Bu yönüyle Kürdistan'daki diriliş devrimi dünyanın herhangi bir yerinde gerçekleşen bir siyasal devrim, onun getirdiği yeni sosyal yaşam ve kültürden öte özelliklere sahiptir. Bir nevi Kürt toplumunun neolitik çağla birlikte insanlık açısından en yüksek, en kaliteli yaşamı, ölçüleri ve beğenileri en yüksek yaşamı yaşarken, herkesten daha üst düzeyde bir sosyalleşmeyi, bir kültürleşmeyi, bir duygu düzeyini yaşarken ve böylelikle insanlığa öncülük yaparken, bugün de o köklerine dayanarak, o köklerine bağlı kalarak gerçekleştiği diriliş devrimiyle ortaya çıkardığı sosyal ve kültürel devrim, demokratik devrimle Kürt toplumunda beğeni ve yaşam ölçülerini yükseltip kalitelileştirerek bugün de diğer toplumlardan daha yüksek bir toplumsal refleks, özgür ve iradeli bireyden oluşan demokratik bir uluslaşma yaşamaktadır. Bunun da Kürt toplumu açısından kutsallık değerinde yeni gelişmeler olduğu açıktır. Böylece Kürt halkına artık köle ve geri bir yaşamı kabul ettirilemeyeceği bir yeni yaşam ve mücadele felsefesinin ortaya çıkarılmasını tarihsel değerde görmek ve en başta da bu nedenle önder Apo'ya, PKK'ye ve bu mücadeleyi yürüten özgürlük savaşçılarına ve şehitlerine büyük bağlanmak, büyük değer vermek gerekmektedir.
Bu kültürel gelişmenin MKM ve çeşitli kültür kurumlarıyla kendini ifade ettiği görülmüştür. Öyle ki artık her şehirde onlarca müzik grubu ortaya çıkmıştır. Kasabalarda da müzik grupları vardır. Artık Kürt’ün sosyal ve kültürel yaşamına Kürt diliyle, Kürt kültürüyle üretilen kültürel ve sanat eserleri damgasını vurmaktadır. Böylelikle Kürt’ün duyguları ve düşünceleri gerçekleşen bu devrimle yoğrulmaya, toplum ve birey böyle şekillenmeye gitmiştir. Zaten bir mücadelenin başarısı da ancak kendi kültürünü, kendi duygularını ve beğeni ölçülerini ortaya çıkardığında, bunu sadece bazı bireylerde değil, bütün topluma mal ettiğinde orada geleceğe umutla bakılabilir, orada özgür, demokratik yeni yaşamın yaratılmasının yolu döşenebilir ve önü açılabilir. Diriliş devrimi bu alanda önemli gelişmeler yaratarak Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesinin gelişmesine büyük bir temel hazırladığı gibi, Kürt halkının özgür ve demokratik geleceğinin garantiye alan bir yeni duygular dünyası, yeni beğeniler dünyası, her türlü geriliği reddeden özgür ve demokratik ölçülerde yaşamayı topluma ve bireye yediren yeni bir Kürt kültür gerçeği ortaya çıkmıştır. Tabii bu yeni Kürt kültür gerçeği otantik değerleri üzerinde zenginleşerek, yenileşerek, kendi köklerinden kopmadan, kendi o büyük ve güzel tarihini ve kültürünü güncelleştirerek yeniden Ortadoğu’nun özgür ve demokratik yaşamında öncü, demokratik ve özgürlükçü bir halk gerçeği olma konumuna doğru yürümeye başlamıştır.
Tüm bu gelişmeler Kürdistan'da basın-yayın faaliyetlerinde de önemli gelişmeler ortaya çıkarmıştır. İlk günlük gazeteler, kesintisiz yayın yapan haftalık Kürtçe gazetesi, aylık ideolojik dergiler, gençlik ve kadın dergileri, dinsel toplulukların çıkardığı dergiler ve daha birçok yayın 1990’lar sonrası çıkmaya ve giderek daha da gelişmeye başlamıştır. İlk Kürt televizyonu da PKK'nin geliştirdiği büyük devrim sonrası yayına başlamıştır. Daha sonra radyoların açılması, Kürt ajansının kurulması basın yayın faaliyetlerinin yetkinleşerek geliştiğinin kanıtıdır. Kürt basını başta Avrupa olmak üzere Rusya ve Kürdistan'ın tüm parçalarında da önemli kurumlaşmalara kavuşmuştur. Kürtçe edebiyata ilgi arttığı gibi, Kürtçe kitap basımı artarak hem Kürt dili edebiyatına hem de Kürt yaşamına etkilerde bulunmaya başlamıştır.
Yaşanan bu büyük devrimsel gelişmeler Kürt toplumunda ret ve kabul ölçülerinde netleşme ortaya çıkarmıştır. Eskiden kötü olan bir şey iyi gözükürken, iyi olan bir şey de kötü gözükebiliyordu. Diriliş devrimi bu konuda büyük bir düzeltme yapmıştır. Bilindiği gibi inkarcı sömürgeciliğin yüz yıllar boyu Kürdistan'da yürüttüğü despotik egemenlik sonucu Kürtlerde işbirlikçilik bir genel karakter olmuştu, hatta giderek normalleşmeye başlamıştı. Öyle ki bir devlet yetkilisiyle ya da devletin herhangi bir idari mülki amiriyle ilişkide olmak, hatta bir şehirde, bir yerde Türk ordusunun bir generali ya da bir subayıyla ilişkide olmak bile artık ayıplanmayacak bir durum haline gelmişti. Hatta kendi ilişkisini yürüten, bu yönüyle akıllı, işbilir insanlar olarak görülmeye başlanmıştı. Diriliş devrimiyle birlikte bütün insanların ölçüsü, itibarı iyi bir kişi mi olduğu, kötü bir kişi mi olduğu, iyi bir iş mi yaptığı, kötü bir iş mi yaptığı artık Kürt halkının özgürlük mücadelesine destek verip vermemesiyle bağlantılı hale gelmiştir. O güne kadar herhangi bir mülki amirle, devletin herhangi bir yetkilisiyle ilişki kuran insanlara artık kötü gözüyle bakılmıştır. Bırakalım onların itibar görmesini, toplum içinde hain, işbirlikçi, uşak gözüyle bakılmıştır. Değer yargılarındaki bu yönlü değişimler Kürt toplumundaki özgürlük ve demokrasi açısından kendi iradesi ve kimliğiyle yaşama kararlılığı açısından önemli bir gelişmeyi ifade etmektedir. Kürt özgürlük hareketine katkı vermek toplum tarafından onure edilirken, inkarcı sömürgeci karakterdeki devlet yetkilileriyle ilişkilenmek artık lanetlenmektedir. Böylelikle geçmişte tehlikeli ve riskli görülen, çok istenemeyen, devlete karşı bir duruş, devlete karşı bir isyan hali, devletten uzaklaşma ise onurlu ve iyi bir durum olarak toplumsal değer yargıları içine yerleşmiştir.
Eskiden kadının siyasal yaşama, toplumsal yaşama, kültürel yaşama katılımı doğru görülmezken, bu konuda kadın evin dışına çıkmazken, kadın erkeğin namusu olarak görülürken, bu konuda da önemli değişmeler ortaya çıkmıştır. Artık esas namus Kürt halkının vatanının özgürlüğü, halkın demokratik yaşamı ve özgürlüğü olarak görülmüştür. Erkeğin ne kadar namuslu olduğu, kadının ne kadar namuslu olduğu, ne kadar değerli ve saygı gören bir kişi olduğu artık esas olarak da Kürt halkının özgürlüğünü hedefleyen, siyasal ve toplumsal mücadele içine katılmasıyla, bu konuda gösterdiği tutumla belirlenmeye başlanmıştır. Eskiden sokağa çıkamayan kadın artık mitinglere gitmektedir, derneklere gitmektedir, yurtsever demokratik partiye gitmektedir, hatta eylemler için şehir şehir dolaşmaktadır. Bunlar tabii ki Kürt kadınının sosyal yaşamında, duygusunda ret ve kabul ölçülerinde önemli bir gelişme ortaya çıkarmıştır. Eğer Kürt kadını özgürlüğü ve demokrasisi için, ülkesine ve halkına sahiplenmek için, gerillasına sahiplenmek için, zindandaki tutsağına sahiplenmek için evden dışarı çıkıyorsa bu artık engellenememiştir. Kadın bu tür amaçları ve faaliyetleri açısından artık belirli bir özgürleşmeyi, geri anlayıştan ve ilişkilerden kopmayı yaşamıştır. Öyle ki önceden kapısından adım atamayan, kafasını dışarı çıkaramayan kadın, özgürlük mücadelesinin değerlerine sahiplenmek, özgürlük mücadelesinin bir parçası olmak için sokağa çıktığında bırakalım engellenmeyi artık toplum içinde itibar gören, değer gören bir tutum olarak ele alınmıştır. Kadının mücadelenin birçok yerinde yer alması kadın erkek ilişkilerinde de değişimi yaratmış, kadını erkek karşısında güçlendirmiştir.
Zaten kadın gerillalar artık Kürt toplumunun kutsal tanrıçaları olarak görülmeye başlanmıştır. Özellikle genç kızların rüyalarını süsleyen bu kadın gerillanın yaşamı olmuştur. Onlara karşı duyulan sevgi bütün sevginin üstüne çıkmıştır. Bu yönüyle Kürt kadını ve kızında kendisine güven artmıştır. Kürt kadın gerillalarının mücadelesi ve yürüttüğü savaşı aynı zamanda kendilerinin savaşı olarak görmüşlerdir. Onların şahsında kendileri irade ve güç kazanmışlardır. Artık toplumda sadece erkeklerin değil, kadınların da özgürlük ve demokrasi mücadelesine güç verdiği, ülkelerine sahiplendiği gerçeğini duruşlarıyla, tutumlarıyla erkeklere hatırlatmışlardır.
Bu yönüyle Kürt kadını özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yer almanın gururunu yaşamıştır. Kadın gerillanın şahsında kendini güçlendiren kadın, kendini erkek karşısında yeni biçimde konumlandıran kadın, bu mücadeleden aldığı güçle bir taraftan dağlara doğru koşarken, diğer taraftan serhıldanlarda ve bütün kurumlarda yerini alarak, mücadeleye koşarak gerçekten de yurtseverliğin en güzel yanını temsil ettiğini, Kürt toplumunda özgürlüğe ve demokrasiye en bağlı, bunun için en fazla fedakarlık verecek bir toplumsal kesimi, bir cinsi temsil ettiğini her günkü pratiği ve fedakarlığıyla ortaya koymuştur. Bu da tabii Kürt toplumunda kadının itibarını giderek yükselmesini beraberinde getirmiştir. Kadın bu yönüyle kendi itibarını, kendi gücünü, kendi iradesini kendi mücadelesi ve fedakarlığını ortaya çıkararak siyasal mücadele başta olmak üzere bütün toplumsal ve kültürel yaşam içinde yer almanın gücünü göstermiştir.
PKK, bir gençlik hareketi olarak siyasal mücadeleye başlamıştır. Kürt halkının özgürlük mücadelesini verme iddiasıyla ortaya çıktığında en yaşlısı önder Apo olan bir gençlik hareketi niteliğindedir. Hem gençlik hareketidir hem de Kürt yoksullarının çocuklarından oluşmuş bir harekettir. Bu nedenle her zaman gençliğin duygularını taşıyan, gençlik mücadelesinde ortaya çıkan bir güç olarak gençliğin duygularını kavrayabilen, etkileyebilen bir karaktere sahip olmuştur. Bu gençlik ruhunu her zamanda korumuştur. Bu açıdan PKK her zaman gençlere yakın olmuştur. Gençler de her zaman kendini PKK'ye yakın hissetmiştir. Özellikle serhıldanların gelişmesiyle birlikte bu serhıldanlarda en fazla yerini alan gençlik ister kadın olsun ister erkek olsun gerillaya akın akın koşmuştur. Önceleri geleceğine umutsuz olarak bakan, bir yerde bir emekçi olarak çalışıp karnını doyurmak isteyen gençleri sadece emeğini satabilen, emeğini satma dışında bir hedefi olmayan Kürt gençliği, PKK'nin geliştirdiği özgürlük mücadelesiyle birlikte umuda sahip olmuştur. Artık gençlik için bir umut kapısı vardır. Umut bir kutup yıldızı gibi gençliğin karşısında durmaktadır. PKK bu yönüyle gençliğin kutup yıldızı olmuştur. Geleceğine güvensiz ve çaresiz olarak gençlik, PKK'de özgür geleceğini, demokratik geleceğini, iradeli bir güç olma gerçeğin görmüştür. Serhıldanlardan sonra onlarca, yüzlerce, binlerce genç gerilla saflarına koşma, PKK saflarına koşmanın yolunu aramıştır. Gerçekten de yolunu bulanlar gerilla saflarına koşmuştur. Daha fazla katılamamışsa yol bulamamıştır ya da birçoğu gerillaya ulaşmak isterken yakalanmıştır. Hatta gerilla saflarımıza katılmaya giderken yollarda şehit düşen gençler olmuştur. 1990’lı yıllar gençlik için böyledir. Gençlik artık ideolojik ve siyasal karakter kazanan bir toplumsal kesim olmuştur. Tabii yoksul kesimlerin de üniversitelerde giderek daha fazla okumasıyla birlikte gençliğin işsiz ya da okuyamayan gençlerle bütünleşmesi daha da kolay olmuştur.
PKK'nin Kürdistan tarihine getirdiği en büyük değişimlerden biri de gençliğin toplumun en önemli gücü haline getirilmesidir. Eskiden gençlik toplumun, yaşlıların, orta yaşlıların etkisinde, sadece onların istediği doğrultuda hareket eden bir kesim iken, PKK ile birlikte özgür iradesi olan, kendi ayakları üzerinde duran, hatta bütün toplumun siyasal, sosyal ve kültürel yaşamına öncülük yapacak bir özgüveni kazanmıştır. Bu açıdan PKK gençlik açısından gençliğe özgüven kazandıran, ülkenin ve halkın gerçek sözcüsü haline getiren, ülkenin ve halkın gerçek geleceği olarak kendisini görmeyi sağlayan yeni bir zihniyet kazandırmıştır. Diğer siyasal hareketler daha çok gençliği kendi siyaseti için değerlendirmek isterken, PKK'de ise gençlik bizzat özgürlük ve demokrasi siyasetinin esas sahibi, esas gücü olmuşlardır. Tabii bunu PKK'nin çıkışındaki karakter özelliklere bağlamak gerekir. PKK çıkışından itibaren bizzat bütün gücünü, bütün zeminini, bütün tabanını kendisi yaratmıştır. Herhangi bir gücün, şunun bunun etkisinde olan, onun etkisinde gelişen bir gençlik hareketi olmamıştır ya da herhangi bir siyasal güce sempati duyan bir gençlik hareketi olarak olmamıştır. Bizzat gençlik olarak ideolojik, teorik, siyasal, örgütsel bütün değerleri kendisi üretmiştir, kendisi geliştirmiştir. Bu açıdan PKK'nin bu gerçeği nedeniyle gençliğin rolü ve itibarı toplumda öne çıkmıştır. Nitekim birçok örgüt olmasına rağmen Kürt ya da Türk sol grupları bulunmasına rağmen, halk sadece PKK’lilere talebeler demiştir. PKK'nin toplumdaki diğer bir adı da talebeler olmuştur, yani gençler olmuştur. PKK bu özelliğiyle de daha baştan itibaren toplum içinde, gençliğin itibarını yükselten, gençliğe itibar kazandıran, saygınlık kazandıran bir hareket olmuştur. Bugün gençliğin Kürdistan toplumunda belirli bir saygınlığı varsa, gençlik bir yere gittiğinde etkili olabiliyorsa, bunu PKK'nin gençliğe verdiği rol, gençlik hareketi olarak başlaması ve hala da bir gençlik hareketi olarak bu mücadeleyi sürdürmesidir, karakterinin böyle olmasından dolayıdır.

Gençlik artık Kürt toplumu ve Kürt insanı gözünde cahil, hayta, kendini bilmez, kafasında kavak yelleri esen bir toplumsal kesim değildir. Tabii gençlik yine dinamiktir, yine yaşlılara göre daha tecrübesizdir, daha coşkuludur, ama günümüzde Kürt gençliği Kürt özgürlük mücadelesinin hala temel dinamik gücü olarak Kürt özgürlük hareketinin mücadelesinin birikimini kazanmaya yönelen ve birikimleri kendinde somutlaştırarak geleceğe taşımak isteyen bir gençlik durumundadır. Artık Kürt gençlerine hedefi olan, yaratılan toplumsal değerlere bir bağı ve sorumluluğu olan genç gözüyle bakılmaktadır. Toplum artık bu gençlerden beklentilidir. Kürt özgürlük mücadelesine ve yarattığı değerlere sahiplenmesi, bunu koruması, bunu geleceğe taşırması gibi bir yükümlülük altındadır. Bu açıdan da gençliğe Kürt toplumundaki bakış ve verilen değer köklü bir değişime uğramıştır.
Ortaya çıkan bu gençlik düzeyi ve önderliğimizin öncülük ederek, destek vererek ortaya çıkardığı kadın gerçeği bugün Kürdistan özgürlük mücadelesinin öncü güçleri durumundadırlar. Artık PKK'nin mücadelesine asıl sahiplenen ve yürütenler kadın ve gençliktir. Bu yönüyle PKK bir gençlik ve kadın hareketi olurken, kadın ve gençlik de PKK'nin en temel kadro gücü, mücadele gücüdür. Bu mücadele gücüyle bütün toplumsal kesimleri Kürt özgürlük mücadelesi altına toplamakta ve başarıya götürmek için en büyük fedakarlığı göstermektedir. Önderliğimizin kadını ve genci Kürt özgürlük mücadelesinin öncü konumunda görmesi, gençlik ve kadının bu role layık olarak büyük fedakarlıklarla mücadeleye katılması kadının ve gencin itibarını daha da yükseltmiştir. Artık bütün diğer toplumsal kesimler gençliğin ve kadının peşinden gitmeyi ve onun öncülüğünde mücadeleye katılmayı bir onur gibi görmektedirler. Bu yönüyle PKK'nin yürüttüğü özgürlük mücadelesini, yarattığı en büyük değişimlerden biri de gençliği ve kadını bu pozisyona getirmesidir. Kadını ve gençliği Kürt toplumunun, Kürt özgürlük hareketinin en dinamik gücü yapmasıdır. Bunların tabii başlı başına büyük devrimler olduğunu, Kürt toplumunun yeni karakterini, yeni niteliğini, yeni özelliğini, yeni değerlerini ortaya koyması açısından da tabii ki çok değerlidir ve çarpıcıdır.
Bugün PKK Kürt toplumunda büyük değişim ve dönüşümü yarattığı gibi, kendisi de sadece Kürt halkını değil, insanlığı ve Ortadoğu’yu da değiştirecek bir ideolojik ve teorik düzeye, birikime ulaşmıştır. Kendisini reel sosyalizmin olumsuz etkilerinden kurtararak, insanlığın neolitik toplumdaki komünal demokratik değerlerine dayanarak iktidarı ve devleti dışlayan, halkın ve toplumsal tabanın güç olmasına dayanan demokratik sosyalist bir anlayışa ulaşmıştır. Bu ideolojik ve teorik düzeyiyle daha büyük kazanımlar elde etmenin imkanına kavuşmuştur. Bugün PKK'nin yarattığı özgürlüğe sevdalı demokratik duruşlu büyük bir halk gerçekliği vardır. Böylece PKK 30 yıl önce çıkışında söz verdiği ve hedeflediği en temel amaca ulaşmıştır. PKK her şeyden önce de inkarcı sömürgecilik altında iradesi kırılan, kendine özgüveni olmayan, özgücüne güvenmeyen Kürt halkını büyük bir zihniyet değişikliğine uğratarak özgücü ve özgüveni yüksek hale gelmiş, özgür ve demokratik yaşamı için örgütlü ve kararlı bir halk gerçekliği ortaya çıkarmıştır. Önemli olan zaten böyle bir halk gerçekliği ortaya çıkarmaktır. Bunu ortaya çıkardıktan sonra özgürlüğün ve demokrasinin kazanılması artık bir örgütlenme ve mücadele işidir. Ama PKK bu mücadeleye başladığında var olan halk gerçekliği kendi özgür ve demokratik yaşamını kazanacak özgücüne inanan bir özgüvene sahip değildir. Bu konuda sömürgeci baskı altında geleceğe güvensiz ve umutsuz bakmaktadır. Bugün böyle bir halk gerçekliği yerine gerçekten her türlü baskıya ve zora karşı zor koşullarda kazanmanın devrimi olan Kürdistan devriminin halk gerçekliği haline gelerek, PKK'nin çıkışında hedeflediği halk gerçekliği bugünkü duruşunda gerçekliğe kavuşmuştur. Bu yönüyle PKK 30 yıllık tarihinde büyük bir başarı elde etmiştir.
PKK’nin yürüttüğü özgürlük mücadelesi bütün parçalardaki özgürlük ve demokrasi eğilimini güçlendirmiştir. Sadece kendi bölgesiyle, yereliyle sınırlı, kendi şehrini, kendi bölgesini düşünen anlayışları ortadan kaldırmıştır. Bugün artık hiçbir siyasal güç, hiç kimse Kürdistan’ın diğer parçalarındaki özgürlük mücadelesini kendi dar çıkarlarına feda edemez. Hiçbir parçadaki mücadele küçüktür, zayıftır diye diğer sömürgeci güçler tarafından bastırılamaz. PKK’nin otuz yıllık mücadelesiyle Kürdistan’ın parçaları arasında böylesi bir bağ ve dayanışma ortaya çıkarılmıştır. Aslında bütün parçalar arasında Kürdistan demokratik konfederalizmi fiili olarak oluşturulmuştur. Bugün ekonomik, sosyal ve kültürel olarak birbirini destekleyecek güce kavuşturulmuştur. Önder Apo’nun ideolojik ve teorik önderliğinde PKK’nin öncülük ettiği Kürt özgürlük hareketinin Kürdistan’da yarattığı en büyük değişimlerden, kazançlardan biri de budur. Bu gerçekliği hiç kimse inkar edemez. Bugün eğer her hangi bir sömürgeci gücün, devletin kendi egemenliği altındaki Kürdistan parçasında özgürlük mücadelesini bastırma gücü kalmamışsa, inkarcı sömürgeci güçlerin kendi Kürtlerini ezme imkanı ellerinden alınmışsa, bunda PKK’nin yürütmüş olduğu özgürlük mücadelesinin payı büyüktür. 36 yıllık mücadelesiyle her gün Kürt’ün özgür ve demokratik yaşama bilincini, yaşamını, anlayışını kişiliğini yeniden yaratmıştır. Yeni bir ulusal kişilik, yeni bir toplumsal kişilik ve duygu ortaya çıkarmıştır. Bu da büyük bir özgürlük enerjisi, demokrasi enerjisi, direniş gücü olarak Ortadoğu siyasetindeki, dünya tarihindeki yerini almıştır.
Bugün Kürt halkı Ortadoğu’da siyasi bir güçtür. Siyasi dengeler içinde önemli bir yer tutmaktadır. Bunu ortaya çıkaran ise Kürt halkının onlarca yıldır verdiği mücadele sonucu başta Kuzey Kürdistan olmak üzere bütün parçalarda gelişen örgütlenme ve bunun getirdiği siyasi güç düzeyidir. Artık Ortadoğu’da siyaset yapan bütün güçler bu gerçekliği dikkate almak zorundadır. NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip olan Türkiye’nin bütün uluslar arası desteğe rağmen Kürt özgürlük hareketini bastıramaması, eski cumhurbaşkanı Demirel’in deyimiyle “Türkiye’nin başına bin yıl içinde gelmiş en büyük bela” olması tabi ki Kürtlerin örgütlülük ve siyasi güzcünü ortaya koyuyor. Tabii ki Kürtler bela değildir. Kürtler Ortadoğu’nun özgürlük ve demokrasi gücüdür. Kürtlerin köleliği kötülük tanrılarının Ortadoğu’ya verdiği bir ceza gibidir. Kürtlerin üzerinde kurulan inkarcı sömürgecilik sadece Kürtlere değil bütün Ortadoğu halklarına zarar vermektedir. Kürtlerin köleliği, Ortadoğu halklarının ayağındaki pranga gibidir. Kürdistan’ın bölünmüşlüğü ve Kürtlerin özgürlükten mahrum bırakılması, uluslar arası güçlerin Ortadoğu halklarını birbirine düşürme, güçsüz bırakma politikasının bir parçası haline getirilmiştir. Bu nedenle Kürtlerin özgürlük mücadelesi, özgür ve demokratik yaşamı uluslar arası güçler tarafından engellemektedir. Kürtlerle Ortadoğu halklarının birlikte yaşamasını esas engelleyen sadece inkarcı sömürgeci güçler değildir, uluslar arası güçler de Kürt halkıyla bölge halklarının özgür ve demokratik temelde birlikte yaşamalarını engellemektedirler. Eğer uluslar arası güçler ve çeşitli çıkar çevreleri çomak sokmasalar, Kürt halkının on yıllardır yürüttüğü özgürlük mücadelesi özgürlüğü ve demokrasiyi kazanacak düzeydedir. Özgürlüklerini kazanmak için Kürtler az mücadele vermemişlerdir. Latin Amerika’da, Afrika’da ya d Asya’daki birçok halktan daha fazla özgürlük mücadelesi vermiştir. Ama uluslar arası güçlerin ekonomik ve siyasi çıkarları gereği, Kürt halkının özgürlük mücadelesi görmezden gelinmekte ya da ekonomik ve siyasi çıkarlara feda edilmektedir.
Ancak Kürt halkının özgürlük mücadelesi artık görmeyen gözlerin, sağır kulakların bile dikkatte almak zorunda bırakacak bir güce ulaşmıştır. Bu yönüyle Kürtler tarihlerinde hiç olmayacak kadar tüm parçalarda özgür ve demokratik yaşama yakın hale gelmişlerdir. Kürtleri ulaştıkları özgürlük ve demokrasi bilinciyle eski inkarcı sömürgeci sistem içinde tutmak mümkün değildir. İnkarcı sömürgeci güçler bu gericilikte direnerek aslında en fazla kendi halklarına ve ülkelerine zarar vermektedirler.
PKK öncülüğünde Kürt halkının kararlı ve ısrarlı bir biçimde özgürlük mücadelesi bu gerici inadı yakın bir zamanda kıracaktır. Kürt halkı kendisiyle birlikte bölge halklarını da özgür ve demokratik bir yaşama kavuşturacaktır. Kürt halkının özgür ve demokratik yaşamı aynı zamanda bölge halklarının özgür ve demokratik yaşamı olacaktır. Çünkü bölgede gericiliğin ve anti demokratik tutumların ortaya çıkmasının nedeni Kürt halkını egemenlik altında tutma anlayışıdır. Daha doğrusu Kürt halkı üzerindeki egemenliği sürdürmek için gerici ve demokratik bir siyasal anlayışı, sosyal ve kültürel anlayışı sürdürmektedirler. Kürt halkının demokratik ve özgür yaşamı gerçekleştiğinde, bunun kaçınılmazlığı görüldüğünde bölge ülkelerinde de anti demokratik gerici siyasi anlayışları sürdürmeyi gerektirecek hiçbir neden kalmayacaktır. Bu da Ortadoğu'da demokratikleşmenin önün açılması anlamına gelecektir. PKK’nin büyük mücadelesinin yakında böyle bir bölgesel sonuçlar yaratacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.''

Hiç yorum yok: