22 Şubat 2010 Pazartesi

Keşfedilmeyi Bekleyen ‘31 Ölüm Tarlası’ Var


Önce Silopi’de sonra Cizre’de ve Diyarbakır’da faili meçhul cinayetlerin izlerine rastlandı. Ancak bu gelişme bölgede yaşananların çok küçük bölümünü oluşturuyor. Çünkü '31 ölüm tarlası' daha keşfedilmeyi bekliyor.
Günlerdir faili meçhul cinayetlerin yaşanmış olduğu Kürdistan'da kazılar yapılıyor. Önce Silopi’de kuyular açıldı. Kuyularda onlarca kemik parçaları ve giysiler bulundu. Sonra Cizre'nin Kuştepe köyündeki bir arazide kazılar gerçekleştirildi. Arazide 20 kemik parçası tespit edildi. Diyarbakır’da ise yüzlerce kemik bulundu. 25 yıllık savaş sürecinin acı hatıraları olarak hafızalara nakşeden bu görüntüler kamuoyunda yeterince yankı uyandırmadı, çünkü Türkiye bu karanlık geçmişle yüzleşmeye henüz hazır değil. Kazılarda çıkarılan kemikler Kürdistan’da yaşanan olayların çok küçük bölümünü oluşturuyor. Çünkü daha ‘31 ölüm tarlası’ daha keşfedilmeyi bekliyor.

İLK TOPLU MEZAR 1989’DA BULUNDU

Toplu mezarlar gerçeği, 1984-1999 tarihleri arasında yoğun çatışmalara sahne olan Türkiye'nin gündemine ilk kez 1989'da girdi. Siirt'e bağlı Newala Qasaba'da (Kasaplar Deresi) çok sayıda ceset bulununca Türkiye toplu mezarlar gerçeği ile tanışmış oldu. 5 Temmuz 2002 tarihinde ise, Türkiye toplu mezarlar gerçeğiyle bir kez daha sarsıldı. Batman'ın Sason İlçesi'ne bağlı Tanze (Heybeli) Köyü Nawala Çarge Mezrası'nda bulunan toplu mezar, çatışmalar döneminin karanlıkta kalan gerçeğini gün ışığına çıkardı.

2004 VE 2005’TE TOPLU MEZARLAR FIŞKIRDI

2004 ve 2005 yılları ise, "toplu mezarların fışkırdığı" tarihler oldu. Bingöl, Batman, Van, Diyarbakır, Şırnak'ta onlarca toplu mezar yöre sakinleri ve sivil toplum örgütleri tarafından gün ışığına çıkarıldı. Toplu mezar gerçeğinin bir ahtapotun kolları gibi bölgeyi sardığı ortaya çıkınca sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, yazarlar ve aydınlar, "Gerçeğimi ve Mezarımı İstiyorum" adıyla imza kampanyası başlattı, Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi. 5 Şubat 2005'te ise Anti Militaristler Beşiktaş’ta yaklaşık 25 kişinin katılımıyla toplu mezar araması yaptı.

GENELKURMAY İNKAR ETTİ

Toplu mezarlarla ilgili düzenlenen etkinlik ve kampanyaların çığ gibi büyümesi üzerine 27 Ocak 2005'te Genelkurmay'dan zehir zemberek açıklama geldi. Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı'nda aylık bilgilendirme toplantısı düzenledi. Belgelerle kanıtlanmış ve yargıya intikal eden yargısız infaz, toplu mezar ve köy yakma gibi olaylara adı karışan güvenlik görevlilerine sahip çıkarak, toplu mezarlarla ilgili kin ve intikam hırsıyla tahrik edici bir kampanya başlatıldığını savundu, "Bölücü örgüt ve onun paralelinde hareket edenler toplu mezar, yargısız infaz gibi olaylarla güvenlik görevlilerini ismen teşhir ederek yargısız infaz yapmaya devam etmektedirler. Kin ve intikam hırsıyla tırmandırılan bu haksız ve tahrik edici kampanyaya karşı bütün kesimleri uyanık olmaya, üzerlerine düşen görevi yapmaya bir defa daha davet ediyoruz" dedi.

21’İ BULUNDU 10’U KEŞFEDİLMEYİ BEKLİYOR

Sivil toplum örgütleri ve yöre sakinlerinin çabaları sonucu bugüne kadar 21 toplu mezar tespit edildi, HPG ve İHD’nin iddialarına göre 10 yeni toplu mezar daha bulunuyor. Türkiye, 31 toplu mezardan sadece Kulp ve Tatvan'daki toplu mezarlarla ilgili hukuki süreç başlattı. Kulp'taki toplu mezarın öldürülen 11 köylüye ait olduğu DNA tespitiyle gün ışığına çıktı. Tatvan'da PKK gerillalarına ait toplu mezarla ilgili Adli Tıp'taki DNA tespit çalışmasından aradan 2 yılı aşkın süre geçmesine rağmen şuana kadar herhangi bir sonuç çıkmadı. Tespit edilen toplu mezarlar şöyle:

KULP TOPLU MEZARI

Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde 11 Ekim 1993'te 11 köylü, PKK'ye yiyecek sağladıkları iddiasıyla gözaltına alındı. Bu kişiler daha sonra kayboldu. O dönemde, kayıp yakınları savcılığa başvurdu ama bir yanıt alamadı. 1997 yılında konu Diyarbakır DGM tarafından ele alındı. DGM kayıp yakınlarına, "Bizim yapacağımız bir şey yok" dedi.
Olay Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşındı. AİHM, Türkiye'yi 1 trilyon lira tazminat ödemeye mahkum etti. Ocak 2003 tarihinde, köylüler Kulp ilçesi Alaca köyü mezrasında toplu mezar buldu. Mezardan, kafatasları olmayan kemik parçaları çıkarıldı.
Diyarbakır İnsan Hakları Derneği üyelerinden oluşan bir ekibin 2 Kasım 2004'te köylülerin yardımıyla toplu mezarı yerini ortaya çıkarmasından sonra, insan hakları örgütleri harekete geçti. Olaydan Bolu Jandarma Tugayı'nın sorumlu tutulmaması gerektiğini belirten İHD İstanbul Şubesi, 29 Aralık 2004'te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a mektup göndererek, emrin kimler tarafından verildiğinin ortaya çıkarılmasını istedi.
Konu 11 Kasım 2005'te ise Meclis gündemine taşındı. TBMM İnsan Hakları Komisyonu yaptığı incelemeleri bir raporda sonuçlandırdı. 23 aralık 2005'de yayınlanan raporda, gözaltına alınan köylüleri Bolu Dağ Komando Taburu'nun kaybettiği, olayda Yavuz Ertürk'ün sorumluluğu bulunduğu kaydedildi.
Dönemin Kulp Cumhuriyet Savcısı hakkında da suç duyurusunda bulunan TBMM İnsan Hakları Komisyonu, ayrıca 11 köylünün gözaltına alınması olayının Bolu'dan bölgeye sevk edilen General Yavuz Ertürk komutasındaki Bolu Komando Dağ Taburu'nun operasyonu sırasında gerçekleştiğini duyurdu, Genelkurmay Başkanlığı'ndan olayla ve generalle ilgili bir işlem yapılıp yapılmadığının sorulmasını istedi. Köyde ilk incelemeyi yapan Kulp Cumhuriyet Savcısı Hakan Ali Erkan, iddiaların asılsız olduğunu açıkladı, ancak kemik ve elbiselerin kayıp olan köylülere ait olup olmadığının yapılacak DNA testi ile kesinleşmesi için kemik ve elbise örneklerini Adli Tıp Kurumu'na gönderdi. Savcılığın gönderdiği örnekleri inceleyen Adli Tıp Kurumu, Şubat 2006'da kemikleri kayıp yakınlarından alınan DNA örnekleri ile kıyaslanması sonucu, kemiklerin kayıplara ait olduğunu tespit etti.

KULP TOPLU MEZARI 2

Kürtçe yayın yapan haftalık Azadiya Welat gazetesi, Eylül 2005'te Türk ordusunun 1998 yılında düzenlediği operasyon esnasında yaşamını yitiren 12 PKK gerillasından 9'unun cesedini toplu olarak Kulp'ta gömdüğünü duyurdu. Gazetenin cenazeleri gören bir tanığın anlatımlarına dayanarak verdiği haberde, söz konusu olayda hayatını kaybeden 12 kişiden 6'sının ismi de açıklandı.
Gazete toplu mezarın Kulp İlçesi'ne bağlı Demir Köyü ve Kamışlo Köyü arasındaki bir derede olduğunu bildirdi. Habere göre, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 1998 yılında PKK gerillalarına yönelik attığı pusu sırasında öldürülen 12 PKK gerillasından 9'unun cenazesinin toplu olarak gömüldü. Gazeteye konuşan Dılşa İldeniz isimli bir tanık, TSK'nın yürüttüğü operasyondan sonra cenazeleri toplu mezara konulmadan önce gördüğünü anlattı. Gazete öldürülen 12 PKK'liden 6'sının isimlerin şunlar olduğunu yazdı: Piling - Bölge Komutanı Diyarbakır - Hazro, Xwendewan - Manga Komutanı Diyarbakır- Bismil, Zinar - Mehmet Şirin İnatçı Diyarbakır - Silvan, Dijwar - Mehmet Bozan Diyarbakır - Bismil, Sidar - Mehmet Özdemir Adıyaman, Hawar - Güneybatı Kürdistan uyruklu.
Haber sonrası bölgeye giden askerlerin, mezarı açarak kemikleri aldıkları iddia edildi. DİHA'nın 24 Eylül 2005'te servise koyduğu habere göre, Bölgede çiftçilik yapan ve ismini açıklamak istemeyen bir köylü, çok sayıda askerin mezarın bulunduğu söylenen yere giderek keşif yaptıktan sonra geri döndüklerini belirtti. İkinci gün ise yüzlerce askerin bulunduğu bir askeri konvoyun mezarın bulunduğu Kulp İlçesi'ne bağlı Demir Köyü ve Qamişlo Köyü arasındaki dereye giderek mezarı açtıklarını ileri sürdü. Olaya tanıklık eden köylü gördüklerini şöyle anlattı: "Bir sonraki gün söz konusu yere yüzlerce asker geldi. Yine etrafta olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. Uzaktan gördüğümüz kadarı ile toplu mezarı açtılar ve kemiklerin tümünü veya bir kısmını bir kamyona yüklediler."

ŞIRNAK TOPLU MEZARI

26 Mart 1994'te Gabar Dağı'nda PKK'ye karşı yapılan operasyonlarda Koçağılı Köyü'nde ölen 13 köylü otopsiyle defnedildi. Kuşkonar'da ölen 25 kişi ise can güvenlikleri olmadığı için yakınlarınca bir çukura topluca gömüldü, sonra köy boşaltıldı. Köylülerin toplu mezarı gündeme getirmesi üzerine Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı, 38 köylünün ölümüyle ilgili iddialar için 10 yıl sonra Şırnak'ta keşif yapılmasını istedi. Ölümlere dair dosya, tutanaklara göre köylüler PKK saldırısında öldüğü için 10 yıldır faili meçhul dosya olarak bekliyordu. Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Haki Çeliker ise 24 Ekim 2004'te görevsizlik kararı verip dosyayı Şırnak Cumhuriyet Savcılığı'na gönderdi ve ileride Türkiye'nin karşısına sorun olarak çıkmaması için, iddiaların 'ivedilikle' açıklığa kavuşturulmasını istedi.

BİNGÖL TOPLU MEZAR

2000 yılında Bingöl Yedisu Jandarma Karakolu'nda görev yapan Mustafa Bayram isimli bir askerin, karakolun bahçesinde toplu mezar olduğu yönünde basına yansıyan iddiaları üzerine HPG de bir açıklama yaparak, 4 gerillanın o bölgede kaybolduğunu bildirdi. HPG açıklamasında, kaybolan gerillalardan birinin de Serxwebun Azad kod adlı Hulusi Yıldız olduğu belirtildi. Bunun üzerine Hulusi Yıldız'ın babası Mahmut Yıldız, İnsan Hakları Derneği (İHD) Muş Şubesi'ne başvurdu. Yıldız, toplu mezarın açılarak oğluna ait cenazenin kendisine verilmesi için yetkililerin girişim başlatmalarını istedi, 'Kemiğini o mezarda bırakmayacağım' dedi. İHD Muş Şube yetkilileri, İHD Bingöl Şubesi ile işbirliği içinde çalışma yürüteceklerini belirterek, başvuru dilekçesini işleme koydu.

BİTLİS'TE 8 TOPLU MEZAR

Toplu mezarlarla ilgili dehşet gelişmelerin ortaya çıktığı illerin başında Bitlis geldi. Bitlis'te ortaya çıkarılan bulgular, kentin toplu mezarlara çevrildiğini gözler önüne serdi. Toplu mezar sayısı o kadar fazlaydı ki, topraktan adete toplu mezarlar fışkırdı. Toplu mezarlarla ilgili ilk gelişme 2004 tarihinde meydana geldi. DİHA, Ağustos 2004 ayında "Bitlis yakınlarında toplu mezarlar bulunduğu" yolunda haber servise koydu. Haberde, Tatvan ilçesindeki Kender Dağı yamacındaki toplu mezarda 14, Bindaki dağındaki toplu mezara ise 19 PKK militanının gömüldüğünü duyurdu. Haberde ayrıca, toplu mezar olduğu belirtilen yerlerde insan kemikleri ve PKK militanlarının kullandığı cinsten giysilerin bulunduğunu açıkladı. Haberde ayrıca, bir köylünün de, 1994 yılında 30 kadar yakın sivilin öldürüldüğü yönünde anlatımlarına yer verildi. Bitlis’teki toplu mezarlarla ilgili yeni gelişmeler HPG'nin açıklamalarıyla sürdü.
ANF’nin haberine göre HPG, bölgede 1994 yılında çıkan bir çatışmada öldürülen 34 PKK militanının askerler tarafından iki toplu mezara gömüldüğünü duyurdu, gömülenlerden 20'sinin kod adı ve doğum yerlerini bildirdi. HPG açıklamasında ayrıca, Tatvan çevresinde 100'e yakın militanın gömüldüğü altı toplu mezar daha bulunduğunu, 12 Mayıs 1997 tarihinde Bitlis yakınlarındaki "Dûav" yaylasında çıkan bir çatışmada öldürülen 28 PKK militanının Bitlis Belediyesi'ne ait kepçe ile kent çöplüğüne toplu halde gömüldüklerini kaydetti. HPG, 1996 yılında Bitlis'in Cengiz köyü yakınlarındaki vadide öldürülen 18 PKK militanının da olay yerinde toplu olarak gömüldüğünü, bu kişilerden Abdullah Tepe'nin adını, beş militanının da kod adını açıkladı. HPG tarih vermeden Bitlis ile Baykan ilçesi arasındaki yolun yakınlarında öldürülen 32 PKK militanın da toplu mezara gömüldüğünü bildirdi.

TATVAN TOPLU MEZARI
Bitlis'in Tatvan İlçesi Kender kırsalında 3 Haziran 1995 yılında PKK gerillaları ile Türk ordusu arasında çıkan çatışmada yaşamını yitiren 34 gerilla toplu olarak iki yerde toplu mezara gömüldü. İddianın 2005'de Ülkede Özgür Gündem gazetesinde yayınlanmasının ardından, İHD Van Şube Başkanı Av. Zeki Yüksel, 8 Ağustos 2004 tarihinde Bitlis Cumhuriyet Savcılığı'na başvurdu. Başvuruyu değerlendiren Bitlis Cumhuriyet Savcılığı, hazırlık soruşturması başlattı. Soruşturma kapsamında 15 Ekim 2004 tarihinde Bitlis'in merkez Kokarsu Köyü Sütlü Mezrası Kenco tepe arasında kalan iki ayrı bölgede, olay yeri inceleme ve keşif işlemi yaptırdı.
Savcılık tarafından yapılan inceleme sonucunda, 2 Haziran 1995 tarihinde PKK gerillaları ile TSK güçleri arasında çıkan çatışma sonucunda kolluk görevlilerinden Nuri Güzelsoy ve Ömer Öncü'nün yaralandıkları, Bitlis Merkez Kokarsu Köyü Çayır Mezrası Kenco tepe arasında bulunan mevkide 2'si kadın 14 gerillanın, Sütlü Mezrası Kenco tepe arasındaki bölgede ise 6'sı kadın 13 gerillanın cesedi bulunduğu, ancak olay yerinin "güvenli" olmaması nedeniyle otopsi işleminin yapılmadığı ve cesetlerin olay yerine terk edildiği belirtildi.
Olayın, 3 Haziran 1995 tarihinde kolluk tutanağına kaydedildiği ve olay yerinde 1 adet kanas, 7 adet kaleşnikof marka tüfek ve mermilerinin ele geçirildiği belirtildi. Savcılık, inceleme sonucu bulunan kemik parçaları ve elbise parçaları ile boş kovanları, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'na göndererek, DNA tespitinin yapılmasını istedi. Toplu mezar iddiasının söylentiden ibaret olduğunu kaydeden savcılık, kamu adına kovuşturmaya gerek olmadığına karar verdi. Aileler karara itiraz etti. Aileler 8 temmuz 2005'te İHD Genel Merkezi'nde bir araya gelerek, toplu mezarda bulunan cenazelerin kimliklerinin açıklanması istediler.

YEDİSU TOPLU MEZARI

7 mart 2005 tarihinde ise, Bingöl Yedisu İlçe Jandarma Karakol'u bahçesinde 'toplu mezar' olduğu iddiaları üzerine toplu mezarda bulunduğu belirtilen Muş Varto doğumlu HPG gerillası Hulusi Yıldız'ın ailesi İHD Muş Şubesi'ne başvuruda bulundu. HPG Anakarargah Komutanlığı ise 2 mart 2005'te, 4 gerillanın askerlerce kurşuna dizilip Yedisu Jandarma Komando Karakolu'nun bahçesine gömüldüğü iddialarının doğru olduğunu açıkladı. HPG tarafından yapılan açıklamada, "Bahsedilen zaman ve mekanda gerilla birliğinden beş kişilik bir arkadaş grubu kopmuş ve bir daha bilgi alınamamıştır" denildi. HPG'nin verdiği bilgilere göre, 24 Eylül 2000 tarihinde Bingöl'ün Yedisu İlçesi Goma kotan mezrasında yaşamını yitiren gerillaların kimlikleri şöyle: Kod adı: Cigerxwun Şexmus Gerçek ismi: Fahrettin Cem Doğum yeri ve tarihi: Şanlıurfa - 1970 Anne adı: Sultan Baba adı: Şeyhmus. Kod adı: Haki Bitlis Gerçek ismi: Tahir Saknut Doğum yeri ve tarihi: Bitlis/Güroymak- 1979 Anne adı: Lalihan. Baba adı: Sadrettin. Kod adı: Serxwebun Azad Gerçek ismi: Hulusi Yıldız Doğum yeri ve tarihi: Muş/Varto/Yeşilpınar Köyü - 1976 Anne adı: Rahime. Baba adı: Mehmet Agit Erzincan ve Agiri Malazgirt kod adlı gerillalar.

BAŞKALE TOPLU MEZARI

21 Eylül 2005 tarihinde bir toplu mezar da Van'ın Başkale İlçesi'nde bulundu. Van'ın Başkale İlçesi'ne bağlı Sewqan (Akçalı) kırsalında 1997 yılı Kasım ayında gerillalar ile asker ve özel harekat timleri arasında çatışma çıktı. Yaklaşık 3 saat süren çatışmada biri kadın 7 gerilla yaşamını yitirdi. Bir gün operasyon bölgesinde bekletilen cenazeler daha sonra asker ve özel harekat timleri tarafından alınarak İlçe Jandarma Komutanlığı'na götürüldü.
İddialara göre, gerilla cenazeleri asker ve özel harekat timleri tarafından panzerlerle ezildi ve ardından Çavkan Mahallesi'nde bir çukura toplu olarak gömüldü. Uzun bir süre yasak bölge ilan edilen çukurda bulunan gerilla cenazeleri, üzerindeki toprak bir süre sonra aşınınca köpekler tarafından dışarı çıkartılarak parçalandı. Mahalle sakinleri, gece geç saatlerde gizlice bölgeye girerek, cesetleri tekrar aynı çukura daha derin bir şekilde gömdü. Olayın etkisini üzerinden atamadıklarını belirten mahalle sakinleri, mezarın bulunduğu toprağın üzerinden artık geçmek istemediklerini vurgulayarak, mezarın açılıp cenazelerin ailesine teslim edilmesini istedi.

İsmet Kayhan –ANF

Hiç yorum yok: