9 Şubat 2010 Salı

Güvercinler, Türkler ve İnsanlar




Güvercinler, Türkler ve İnsanlar

Demir Küçükaydın kullanıcısının resmi

Demir Küçükaydın tarafından Pzt, 01/18/2010 - 12:39


Hrant Dink "Ruh halimin Güvercin Tedirginliği" başlıklı yazısının son satırlarında umudunu ve güvenini şu sözlerle dile getiriyordu:
"Evet, kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz.
Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler.
Evet, biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce."
Ama bu satırların Dink'in son satırlarından biri olması, aynı zamanda bu umudun ve güvenin hiçbir dayanağı olmadığını da kanıtlamış bulunuyor.
Niçin böyle?
Çünkü Hrant'ın unuttuğu bir şey vardı, biyolojik bir kavram olarak insan ile (yani küçük harflerle insan olmakla), sosyolojik olarak İnsan (büyük harflerle İnsan olmak) arasındaki farkı göremiyordu.
Yani unuttuğu "bu ülkede" İnsanların değil Türklerin yaşadığı idi.
Elbette Türkler de, tıpkı Hitler gibi biyolojik olarak birer insandırlar. Ama o insanlar (büyük harfle) İnsan değildirler.
Dink'in anlamadığı, bir demokrat olduğu için göremediği veya iyi niyetle görmek istemediği Türklerin İnsan olmadığıydı.
Dink'in zikrettiği, bir zamanlar, aralarında güvercinlerin yaşamasına müsaade eden ve "bu ülkede" yaşayan insanlar, Türk değil Müslüman'dılar.
Yani Türkiye Cumhuriyeti'nin yasalarına değil, Allah'ın yasalarına göre düşünüp davranmaya çalışırlardı. O insanlar, en zararlı bilinen böceği bile, o da Allah yaratığıdır diye öldürmekten çekinirlerdi. Onlarda Allah korkusu, yani tüm insanlara hatta canlılara karşı ayrımcılık yapmış olma korkusu olurdu.
Ama Türklerde Allah korkusu yoktur, onlarda Türk Devleti korkusu vardır. Devlet güvercinlerin kafasını koparın dediğinden, güvercinlerin kafasını koparırlar.
O Müslümanlar Allah korkusunu bırakıp Devlet korkusunu onun yerine geçirip bu ülkedeki milyonlarca Ermeni'yi katlettiklerinde, onların mallarına konduklarında sonra kolektif olarak bu suçlarını unutmaya ve unutturmaya çalıştıklarında Müslüman olmaktan çıktılar ve birer Türk'e dönüştüler.
Türkler Allah'tan korkmaz, devletten korkar; Türklük öncesinin Müslüman'ı kadar bile İnsan'a yakın değildirler.
Türklük, tüm inanç ve soydan insanları eşit kılan Aydınlanma'nın İnsanı kavramının yerine, bir eşitsizliği, baskıyı, egemenliği getirmenin bir aracıdır. Türklük ancak İnsan'ın ve Müslim'in öldürülmesi ile var olabilir ve olabilmiştir.
Dink'in anlamadığı, eskiden insanların Türk olmadığıydı. Onlar Allah'tan korkan Müslümanlardı. Türkiye Cumhuriyeti ve İttihat Terakki, bu insanları Türk haline dönüştürdü.
Bu gün kendine Müslüman diyenleri Türklük öncesinin Müslümanlarıyla karıştırmamalı. Bu günün Müslümanları Müslüman değildirler: Allah için değil, Türklük için, devlet ve Türk milleti için yaşarlar. Allah'ın kanunlarına değil, Türk devletinin kanunlarına uyarlar. Onlar Türklerin ezilenlerini yanıltmak için kendilerine Müslüman diyen Türklerdir.
Müslümanlar Allah için yaşarlar, Allah için ölürler, Allah'tan korkarlar, her işlerini Allah için yaparlardı.
Türkler Türk Devleti ve Türklük için yaşarlar, Türklük ve Türk devleti için ölürler, Sadece Türk devletinden korkarlar ve her işlerini Türklük için yaparlar.
Sosyolojik olarak İnsan olan Türk ya da Müslüman olamaz.
Nasıl bir Türk, Müslüman olamazsa ve bir Müslüman da Türk olamazsa öyle.
Türk, ancak Türklerin eşit olabileceğini kabul edendir.
Müslüman Allah'ın birliğini ve tekliğini kabul edenlerin eşitliğini kabul edendir.
Müslüman isen Türk, Türk isen Müslüman olamazsın.
Ya Allahın ya da Türkiye Cumhuriyeti denen devletin kanunlarına uyacaksın.
Benim dinim İslam; Milletim Türk diyenler, tam da Türklerin Ulus ve Din tanımlarına uygun davrandıklarından, kendilerine Müslüman diyen Türklerdir ama Müslüman değildirler.
Bunlar İnsan'ların birer dinleri ve milletleri olduğunu söylerler. Bu en büyük yalandır.
Bu en büyük yalandır. Çünkü millet de bir dindir: Ama din Milliyetçilerin ve Milletlerin din dediği yani sadece kişisel bir şey değildir. Din insanların tüm yaşamını örgütler. Millet denen din de, insanların tüm yaşamlarını örgütler.
Bu nedenle din ve millet, farklı kategorilerden değil, aynı kategoriden oluşumlardır. Dolayısıyla bir insanın bir dini veya bir milleti olabileceği, din ve milletin farklı kategorilerden oluşumlar olduğu milletlerin ve milliyetçilerin bir yalanıdır.
Nasıl bir İnsan hem putlara hem Allah'a tapamaz, toplumsal hayat hem bir puta hem Allah'a göre düzenlenemezse, anı şekilde insan hem Türk hem Müslüman olamaz.
Aynı şekilde, insan (burada biyolojik bir varlık olarak insandan söz ediyoruz) hem İnsan (Sosyolojik olarak insan) ve hem de Türk, Müslüman veya Putperest vs. olamaz.
İnsan (Burada sosyolojik olarak), insanların (Burada biyolojik olarak) dili, dini, etnisi, soyu, sopu, ırkı, ne olursa olsun eşit olduğuna inanan ve bu inanca göre yaşamak için mücadele edendir.
Diğer bir ifadeyle, insanların dili, dini soyu sopu ne olursa olsun eşit olduğunu kabul etmeyen insanlar sosyolojik olarak İnsan değildirler ve olamazlar.
Bu inanca göre yaşamak ise, bir ulustan olmakla, bir dinden olmakla bağdaşmaz.
Bütün insanlar eşitse, niye birileri şu veya bu soy, tarih, dil vs. (yani örneğin Türk, Kürt, Ermeni, Fransız) denerek bu eşitliğin dışında tutulmaktadır?
Bu iddianın kendisiyle çeliştiği açık değil midir?
İnsan olmak her şeyden önce, ulusal olanın, tıpkı din gibi, politik olmaktan çıkarılması kişisel bir sorun olarak ele alınması ile mümkün olabilir.
İnsanlar devletin her hangi bir ulusla tanımlanmasını reddeden bir toplumda var olabilir ve bu günkü ulus devletler içinde bunun için mücadele ederler.
Yani İnsan olmak için her şeyden önce, politik olanın ulusal olanla tanımlanmasına, uluslara karşı mücadele etmek gerekir.
Uluslar, içinde mücadele edilen tarafsız ortamlar değil, kendilerine karşı mücadele edilmesi gereken, her şeyden önce, siyasi birimler ve üstyapılardır.
İnsanlar, Türklüğün, şimdi tıpkı dinin olması gerektiği gibi, tamamıyla kişisel bir sorun, özel bir sorun olması için mücadele edenlerdir.
Diğer bir ifadeyle politik bir kimlik olarak Türklüğü reddeden ve Türk devletini yıkıp, ulusa göre değil, dili, dini, etnisi, soyu, cinsi ne olursa olsun tüm insanların eşit olarak yaşayacağı bir toplum için mücadele edenlerdir İnsanlar.
Bu gün sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın, sosyalistlere değil, İnsan'lara ihtiyacı var.
Sosyalizm için değil, öncelikle İnsan'lık için mücadele etmek, yani her biri uluslara göre tanımlanmış devletleri (ki bunların her biri de ulusları farklı ölçütlerle tanımlamaktadır) yıkma mücadelesine girmek gerekiyor.
Sosyalist olabilmek için de her şeyden önce İnsan olmak; Türk, Kürt, Ermeni, Fransız, Amerikalı, Avrupalı olmaktan çıkmak ve bunlara karşı mücadele etmek gerekiyor.
Sosyalistlerin hedefi, ulusların kaderini tayin hakkı değildir ve olamaz.
Sosyalistlerin hedefi, ulusal olanın da politik olmaktan çıkarılması ve özele ilişkin olması olabilir.
Sosyalistler, ancak, böyle, asgari olarak biçimsel eşitlik sağlandıktan sonra gerçek bir eşitliği, yani ekonomik eşitliği isteyebilir ve gerçekleştirebilirler.
Sosyalistlerin hedefi: ulusların kaderini tayin hakkı değil; isteyen üç kişinin bir araya gelip, istediği ulusu kurma, girme, çıkma ve ulussuz olma hakkı olmalıdır.
Bu günün ulusal devletlerle kaplı dünyasında, insanların ulussuz olma hakkı, dolayısıyla İnsan olma hakkı yoktur.
Sosyalistler ise, her şeyden önce İnsan olma hakkı, yani ulussuz olma hakkı için mücadele etmelidirler.
Ulussuz olma hakkının ilk koşulu da politik olanı ulusal olana göre tanımlayan ulusal devletlerin yıkılmasıdır. Politik olanın ulusal olanla çakışması ilkesine dayanan ulusçuluğun reddidir.
Hrant Dink, aslında böyle net ifade edememiş olsa da, böyle bir dünya için mücadele ediyordu.
O bir sosyalist olarak, en azından ulusun bir dille, bir dinle, bir soyla tanımlanmasına karşı çıkıyordu. Yani sosyalizmin kökenindeki demokratizme sahipti. Onun o kapsayıcılığının ardında bu vardı.
Bilince çıkmamış, programatik ifadesini bulamamış olsa da bu demokratizmi tüm uluslara karşı bir mücadelenin tohumunu, yani İnsan olmanın tohumunu içinde taşıyordu.
Bu insanlık tohumunun serpilip yeşermemesi için Türkler tarafından öldürüldü.
Çünkü her ulus gibi, Türklük de İnsan'lığın düşmanıdır.
İnsanın olduğu yerde Türk, Türk'ün olduğu yerde de İnsan var olamaz.
20 Ocak 2007 Cumartesi


¡Nuevo MSN Entretenimiento! Todos los trailers, series de tv y videoclips, los mejores juegos online y lo último sobre tus estrellas favoritas.

Navega con el navegador más seguro de todos. ¡Descárgatelo ya!

Hiç yorum yok: