27 Şubat 2010 Cumartesi

F Tipi Statüsü İmralı'da Uygulanmıyor

Öcalan’ın konulduğu yüksek güvenlikli F tipi cezaevi ile aynı statüdeki diğer cezaevleri arasında uygulama farkları olduğu ortaya çıktı. Tüm cezaevlerinde tutuklular televizyon


Öcalan’ın konulduğu yüksek güvenlikli F tipi cezaevi ile aynı statüdeki diğer cezaevleri arasında uygulama farkları olduğu ortaya çıktı. Tüm cezaevlerinde tutuklular televizyon ve telefondan yararlandırılırken Öcalan bu haktan yararlandırılmıyor. Yine diğer cezaevlerinde tutuklular birbirleriyle 10 saat görüşürken bu süre İmralı’da üç saatle sınırlı. Diğer cezaevlerinde tutuklular havalandırmaya üçer kişi çıkarken İmralı’da her tutuklu yalnız çıkıyor. Tüm tutuklular açık görüşe çıkarken Öcalan açık görüşe çıkamıyor. Diğer cezaevlerinde avukat-müvekkil görüşmesi kayıtsız yapılırken İmralı’da kayıt altında gerçekleştiriliyor.

PKK lideri Abdullah Öcalan, 17 Kasım 2009 tarihinde yaklaşık 11 yıl tutulduğu İmralı Tek Kişilik Merkez Kapalı Cezaevi’nden İmralı Adası Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’ne taşındı. Aynı cezaevine Öcalan’la birlikte 5 siyasi tutuklu daha sevk edildi. Ancak 11 yıl tek kişilik hücrede tutulan, en katı izolasyona maruz bırakılan Öcalan için yeni cezaevine taşınması sorunlarının bitmesi anlamına gelmedi. Öcalan, 25 Kasım 2009 tarihinde avukatlarına 'Havalandırma sisteminden dolayı nefes almakta oldukça zorluk çekmeye başladım' dedi. Bunun üzerine Adalet Bakanlığı hücre kapısının üzerine yeni bir pencere daha açtı. Bakanlık kamuoyuna ise Öcalan’ın şartlarının gözetildiği ve iyileştirildiği, koşullarında diğer cezaevleri ile fark olmadığı duyurusu yaptı. Ama bu açıklama yüzlerde acı bir tebessüme yol açtı. Çünkü İmralı F Tipi Cezaevi ile diğer aynı statüdeki cezaevleri arasında büyük uygulama farkları var.

GÖZLER YENİ CEZAEVİNDEYDİ
Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye genelinde yüksek güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevleri toplam 50 bin metre kare üzerine kurulmuş bulunuyor. Bu cezaevlerinde üç kişilik odalar 103, tek kişilik odalar ise toplam 59 adet. Ancak Türkiye’nin diğer yüksek güvenlikli cezaevleri ile İmralı yüksek güvenlikli cezaevi arasında büyük farklar var. Bu farklardan en önde geleni hükümlülerin temas hakkı. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun (CGTİK) 25/c bendi gereğince ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlülerinin aynı cezaevinde kalan hükümlülerle temasta bulunma hakkı var. Ne var ki bu temas hakkında bariz bir ayrımcılık söz konusu.

TEMAS SÜRELERİ FARKLI
Öcalan, yeni cezaevine ilk nakledildiğinde diğer beş siyasi tutuklu ile görüşebilme olanağı haftada bir gün ve bir saatle sınırlıydı. Daha sonra görüşme süresi üç saate kadar çıkarıldı. Ancak diğer yüksek güvenlikli F tipi cezaevlerinde bu süre tam 10 saat. Yani İmralı ile diğer F tipi cezaevleri arasında tam yedi saat görüş hakkı farkı var.

HAVALANDIRMA KRİTERLERİ DE AYRI
İmralı ile diğer F tipi yüksek güvenlikli cezaevleri arasındaki bir diğer ayrım da havalandırma hakkı. Yine infaz yasasına göre yüksek güvenlikli F Tipi cezaevlerinde ağırlaştırılmış müebbet cezası hükümlüsü 3 mahpus gün içinde ortak havalandırmaya çıkabiliyor. Ancak İmralı’da bu hak gasp edilmiş durumda. İmralı’da her siyasi tutukluya ancak tek başına çıkabileceği lokal havalandırma yapılmış. Yani F tiplerinden farklı olarak İmralı'daki siyasi tutuklular gün içinde kimseyle görüşemiyor.

TV HAKKINA AYRIMCILIK
İmralı ile aynı statüdeki cezaevleri arasındaki bir diğer farklılık da televizyon hakkı. Yüksek güvenlikli cezaevlerine ilişkin televizyon hakkı CGTİK’in 67. maddesinde düzenlenmiş. İlgili kanun hükmü doğrultusunda Türkiye'deki tüm mahpuslara oda-koğuşlarda TV bulundurma-izleme hakkı tanınmış. Ancak bu kural İmralı’da geçerli değil. Öcalan yeni cezaevine nakledildiği günden bu yana tüm başvurulara ve CPT'nin de bu yönlü somut tavsiyesine karşın henüz daha televizyona kavuşabilmiş değil. Diğer F tipi cezaevlerindeki tüm mahpuslara yaklaşık 20 kanallı birer TV edinme olanağı sunuluyor. İmralı'ya nakledilen diğer beş mahpusa da 5 kanallı ( TRT kanalları) birer televizyon verilmiş. Ancak Öcalan’ın televizyon başvurusu ret edildi. Ret gerekçesi olarak; almış olduğu disiplin cezaları ve disiplin cezasından itibaren bir yıl süreyle 'iyi halli' sayılamayacağı gösterildi. Oysa başka hiçbir örnekte disiplin cezası sonrası TV izleme hakkı elinden alınan mahpus örneğine rastlanmadı.

TELEFON KULLANDIRTMAYAN TEK CEZAEVİ
Aynı şekilde Öcalan, diğer cezaevlerinin aksine telefon ve haberleşme hakkından da yararlanamıyor. Tutuluların telefon ile haberleşme hakkı CGTİK’in 66. maddesinde düzenlenmiş. Bu konuda da başvurulara ve CPT tavsiyelerine karşın, İmralı F Tipi Cezaevinde telefon hakkının kullanılmasına izin verilmiyor. İmralı dışındaki tüm F tipi cezaevlerinde kullandırılan bu hakkın İmralı'da uygulanmaması da diğer bir 'ayrımcılık yasağı' ihlali. Bu hakkın kullanım talebi de, TV izleme hakkında olduğu gibi, disiplin cezaları nedeniyle 'iyi halli' olmama gerekçesine dayandırılıyor. Bu gerekçeyle telefon hakkının kullandırılmaması açısından da İmralı Cezaevi tek örnek.

3 KİŞİLİK GÖRÜŞ HAKKI GASP EDİLİYOR
İmralı ile emsal cezaevleri arasındaki bir diğer ayrımcılık üç kişi ile görüşme hakkı. CGTİK 83. madde uyarınca tutukluların akrabaları dışında üç kişiyle haftada bir ziyaret edilebilme hakkı istisna ve kısıtlama içermeyen bir düzenleme olarak yer almakta. Bu hak tüm cezaevlerinde istisnasız olarak uygulanıyor. Buna karşın İmralı Cezaevinde bu hakkın kullanılması engelleniyor.

BİR TEK O AÇIK GÖRÜŞE ÇIKAMIYOR
CGTİK 83/3 fıkrası ve Adalet Bakanlığı'nın 'Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında' yönetmeliğin 5/c bendi gereğince tüm mahpusların ayda bir kez 'açık görüş' yapma hakkı düzenlenmiş. Bu da istisna içermeyen bir hak. Bu hak doğrultusunda ayda iki ziyaret hakkı bulunan ağırlaştırılmış müebbet hükümlüleri ay içerisinde bir kapalı, bir açık görüş yapabiliyor. Genel ve emredici hükme rağmen 10 yıl süreyle İmralı Cezaevinde hiçbir açık görüş yapılmadı. Yapılacağına dair de herhangi bir emare yok.

İSTİSNA GENELLEŞTİRİLİYOR
Söz konusu olan İmralı F Tipi Cezaevi olunca hak gaspları bitmek bilmiyor. Avukat görüşmelerinin gizliliği ulusal ve uluslararası hukukta savunma hakkının en önemli ilkelerinden biri. Buna karşın İmralı Cezaevi söz konusu olduğunda bu kritik ilke de kolaylıkla ihlal edilebiliyor. 2005 yılında Türkiye Hükümeti, kamuoyunca 'Öcalan yasaları' olarak bilinen ve kişiye özel niteliği nedeniyle hukuka aykırı olan bir dizi yasal düzenleme yaptı. Bu düzenlemelerden biri olan CGTİK madde 59'a eklenen 4. fıkra hükmü, avukat-müvekkil görüşmelerinde üçüncü bir kişinin bulundurulması ve görüşme tutanaklarına el konulması hususunu içeriyor. Esasen istisna hüküm olarak düzenlenen bu kısıtlama hükmü Öcalan’ın 2005 yılından bu yana yaptığı tüm avukat görüşmelerinde sürekli uygulanıyor. Her görüşmeye bir Adalet Bakanlığı görevlisi katılmakta ve görüşme boyunca avukatların tuttuğu notların tamamına el konulmakta. İlgili yasa hükmünün kişiye özel ve ayrımcı karakterinin önemli bir kanıtı da, bu uygulamanın İmralı dışındaki cezaevlerinde rastlanan bir örneğinin bulunmaması. Bir diğer hukuksuzluk da, İmralı'daki tüm vekil-müvekkil görüşmelerinin yasadışı olarak kayıt altına alınması.

KİTAPLAR DA DAHİ AYRIMCILIK YAPILIYOR
Türkiye'deki tüm cezaevlerinde mahpusların diledikleri kitabı yanlarında bulundurabilme hakları var. 2005 yılı öncesinde F tipi cezaevlerinde mahpusların yanlarında sadece üç kitap bulundurabileceklerine dair Adalet Bakanlığı genelgesi 2005 yılında yürürlüğe giren CGTİK ile hükümsüz kaldı. Bu doğrultuda tüm mahpusların odalarında diledikleri sayıda kitap bulundurmalarına izin verilirken, sadece İmralı Cezaevinde eski genelge hükmü uygulanmaya devam etmekte, Öcalan’ın odasında üçten fazla kitap bulundurmasına izin verilmemekte.

NE KONUŞUYORLAR TAKİBİ
İmralı ile diğer emsal cezaevleri arasındaki bir diğer ayrımcılık temas hakkı sırasında yaşanıyor. Öcalan, haftada üç kez toplam üç saat diğer tutuklularla kapalı ortamda görüşebiliyor. Ancak tam bu sırada cezaevi görevlileri görüş yapanların önünde ve arkasında saf tutuyor. Böylece tutukluların ne konuştukları dinleniyor. Bu uygulamaya gerekçe olarak Öcalan’ın güvenliği gösteriliyor. Ancak Öcalan avukatlarına bu uygulamadan rahatsızlık duyduğunu belirtti.

STATÜSÜ F TİPİ DEĞİLDİR
Hukukçular, 17 Kasım 2009 tarihinden sonra mevcut cezaevine ek olarak yapılan yeni cezaevinin F-Tipi statüsünde olduğunu iddia etmenin olanaksız olduğuna dikkat çekiyorlar. Hukukçular şu hususlara dikkat çekiyorlar: “Cezaevi dış duvarları ile ek olarak yapılan bina ve ana binanın tamamı beton bir duvarla yaklaşık beş bucuk altı metre yüksekliğinde çevrelenmiştir. Bu duvarla binaların arası yaklaşık 10 metre kadardır. Bu haliyle mevcut cezaevi zaten beton bir bariyerle adadan yalıtılmaktadır. Ayrıca hücrenin kullanım alanı da işlevsel değil, kişide boğulma ve daralma hissiyatı oluşturmaktadır. İç görüşmeler kapalı bir mekanda kameralı ve çıplak gözle izlenen bir ortamda yapılmaktadır. Yeni cezaevi haliyle f-tipi statüsünde bir cezaevi niteliği taşımamaktadır.”- ANF

Hiç yorum yok: