1 Ocak 2010 Cuma

Noşîrwan Mistefa Kimdir?

Temmuz 2009 Güney Kürdistan parlamento seçimlerinde “Goran – Değişim” listesiyle 27 sandalye kazanarak büyük bir başarı elde eden, şu an dışındaymış gibi göründüğü YNK’nin kurucularından ve genel sekreter eski yardımcısı. 1944 yılında Süleymaniye’de doğdu. Bağdat üniversitesinde Siyasal Bilimler bölümünü okudu. Mezun olduktan sonra Süleymaniye’ye dönerek haftalık “Rizgarî” dergisinde çalıştı.  Bu dönemde birkaç arkadaşıyla birlikte “Komeley Rencderanî Kurdistan – Kürdistan Emekçiler Cemiyeti” adını taşıyan örgütün oluşumuna gitti. Örgüt Marksist – Leninist bir çizgiyi amaçlıyordu. Fakat bir süre sonra ülke dışına çıkmak zorunda kalır ve Avusturya’nın başkenti Viyana’ya gider. Orada “Uluslar arası Hukuk” bölümünü okur. 1975 yılında, Celal Talabani ile birlikte daha önce başlattıkları partileşme çalışmalarını sonuçlandırarak Yekîtî Niştimanî Kurdistan (YNK)’yi kurarlar. Bu oluşumun iç işleri sorumluluğuna Noşîrwan Mistefa getirilir. Noşîrwan Mistefa 1970’li yıllar ile 1991 yılında peşmerge komutanlığı yaptı. 2005 ve 2006 yıllarında YNK içerisinde Celal Talabani karşıtı muhalefetin başını çekti. Etrafına bir grup toplayarak örgütlenmeye başladı. 2006 yılı sonunda YNK içindeki görevlerinden istifa etti. Bundan sonra “Wişe” şirketini kurdu ve basın alanında hızla örgütlülüğünü geliştirdi. Rojname gazetesi, Sibey sitesi. KNN TV (Kurdish News Network Channel) Noşîrwan Mistefa grubunun yayın organları arasındadır. Mistefa, Kürdistan siyasi ve basın tarihi konularında birkaç kitap da yazdı. Noşîrwan Mistefa – YNK ilişkilerinde irdelenmesi gereken farklı boyutlar da vardır. Mistefa bizzat yaptığı bir açıklamada Celal Talabani’nin, kendi şirketi Wişe’ye 10 milyon dolar verdiğini ifade etmiştir. Diğer taraftan birçok siyasi gözlemci Mistefa’nın gerçekte YNK ile yollarını ayırmadığını, Celal Talabani’nin çizdiği genel strateji dahilinde hareket ettiğini ve YNK’nin parçalanmasını engellemek için çıkan rahatsızlık ve muhalefeti söz konusu şirket ve medya organları aracılığıyla barajlayıp emdiğini ifade ediyorlar. Nitekim Noşirwan Mistefa’nın kendisi de 2009 seçimlerinde,  “biz YNK’liyiz, bizim asıl mücadelemiz bugün kendisini YNK’li olarak tanıtan sahte YNK’lilere karşıdır. Bu mücadelemizle amacımız YNK’yi eski çizgisine yani herkesin çekindiği ve korktuğu mücadeleci çizgiye çekmektir” demiştir. Bununla bağlantılı bir diğer görüş ise Noşîrwan’ın son “Goran” çıkışının özünde, YNK’nin KDP’ye karşı izlediği stratejinin önemli bir parçası olduğu biçimindedir. Böylece YNK, hem KDP ile oluşturduğu ortak listeden parlamenter çıkaracak hem de bağımsız bir görünüm ve “değişim” sloganıyla seçimlere giren “Goran” listesinden de önemli sayıda sandalye kazanacak. Nitekim birçok siyasi gözlemci Goran parlamenterlerinin ya zamanı geldiğinde YNK’ye dönüş yapacaklarını ya da parlamentoda YNK ile zımni bir ittifak içerisinde olacaklarını belirtiyorlar. Goran çıkışının önemli bir boyutu da Güney Kürdistan’da “statükocu” duruşlarıyla “küresel” ve liberal politikalar önünde engel teşkil eden ya da zorluk çıkaran kesim, kişi ve duruşlara karşı  “Sorosvari bir değişim dalgası” niteliği taşımasıdır. Nitekim Noşirwan demeçlerinde hep “Batılılışma”ya vurgu yapıp liberal tonda açıklamalar yaptı. Gençliğe hitap ederek “Batı modernizmi”ni getirme vaatlerinde bulundu. Seçimlerde AKP ampulünü çağrıştıran “mum” sembolünü kullanması ve Fetullah cemaatinin de derinlerden harıl harıl kendisini desteklemesi meseleyi daha da anlaşılır kılıyor. Yine seçimlerin hemen ertesi dünyanın başlıca küresel medya organları Güney Kürdistan seçimlerinde en fazla “Goran’ın başarısı”nı öne çıkardı. Fotoğrafı tamamlayan önemli bir boyut da Noşîrwan Mistefa’nın PÇDK ve Hîwa listesine karşı takındığı olumsuz tutumdur. Değişim - demokrasi sloganı ve iddiasıyla ortaya çıkan birinin, en hassas olması gereken konuların başında, Güney Kürdistan’daki tüm siyasi güçlerin seçimlere katılımı ve özgür - adil bir ortamın oluşturulması yönünde göstereceği tavır, irade ve kararlılıktı. Mistefa, Hîwa listesinin yasaklanması kararı karşısında en ufak bir tepki göstermediği gibi yaptığı açıklamalarla da dolaylı olarak karara destek çıkmıştır. Bu da malum küresel güçlerin Kürdistan Özgürlük Hareketi’ne yönelik ortak konseptinin Güney Kürdistan ayağında, bölge yönetiminde söz sahibi olan partiler kadar, “değişim” iddiasıyla ortaya çıkanların da yer aldığını ortaya koymaktadır. Goran listesi tecrübesi münasebetiyle bir kez daha şu temel ilkeyi vurgulamak gerekir: Değişim ve demokrasi, dıştan getirilen olgular değildir, getirilse değişim ve demokrasi değildir. Olsa olsa statükonun ve dışsal çıkarların bu sloganlar altında yeniden organizasyonudur. Gerçek demokrasi ve değişimin iradi gücü ve kaynağı toplumsal dinamiklerin kendisidir. Bu da toplumsal mücadeleyle sağlanır.   

Hiç yorum yok: